Bir şeyler ters gidiyorsa ve siz de içten içe bunun farkındaysanız, ne yapardınız? Muhtemelen ilk önce zihninizde bu durumu değiştirebilmek için planlar kurar fakat hiçbirini yürürlüğe koyamazdınız. Sonrasında gidişatın gittikçe boka sardığını, fiziken bir şeyler yapmanız gerektiğini düşünürdünüz. Çünkü artık bu yolunda gitmeyen şeyler içten içe sizi esir almaya ve muhtemelen hayatı size zindan etmeye başlamıştır.
Peki, değiştirmek için gerçekten ne yaptınız? Ben size söyleyeyim, dile getirmeyi denediniz. Duyan olmadı. Kendiniz değiştirmeye çalıştınız. Yapamadınız. Ortalığı kasıp kavurdunuz. Sizden başka kimseye zarar vermedi...
Maalesef ki işlerin bu şekilde yürümediğini yaşayarak öğrendim. Babamla olan işlerin yolunda gitmediğini ve bundan rahatsız olduğumu seneler öncesinden anlamıştım. Önce babamı karşıma oturtup hislerimi ona anlatmaya çalıştım. Dediğim gibi, babam beni duymadı bile. Kavga etmeye, bağırıp çağırmaya başladım; ergenliğin getirisi olan isyanlardan dolayı bunları yapıyorum sandı. Ve belki de seneler sonrasında, içimde yılların biriktirdiği kin ve öfke dışarı taşmışken; benden beklenen patlama haddinden fazla büyük oldu.
Ve şimdi bir şeyleri yoluna koymuş olmamızla beraber, başta babama olan inancımın artık yıkıldığından mıdır bilinmez, işlerin yoluna girmiş olduğuna inanmakta zorluk çekiyordum. Her an o talimlerin yeniden başlayacağını, canımın yeniden fazlasıyla yanacağını düşünüyordum ve sanırım bu düşünce artık işlerin yolunda gittiğini bir müddet boyunca görmeden değişmeyecekti. Sanırım babama olan inancımın geri yerine gelebilmesi için çok büyük bir adım bekliyordum ve şu an bana attığı bu adım yeterli değildi. Benden giden birçok şeyin karşılığında, bu yeterli değildi.
"İyi miyiz?" İşte bu sorunun cevabını bu yüzden veremiyordum. Çünkü babamın bu tavrı belki de ömrüm boyunca ilk defa karşılaştığım bir tavırdı ve sanırım bu yüzden gerçekçi gelmiyordu.
Ben de rol yapmayı seçtim. İyi hissedene kadar ilerleyeceğim tek yol buydu.
"Sanırım öyleyiz ve bu alışık olmadığım bir durum." Babam ondan beklemediğim mahcup bir gülümsemeyle bana bakarken, oturduğu yerde hafifçe kıpırdanarak daha rahat bir pozisyona geçti.
"Zamanla alışacağını düşünüyorum." Derin bir nefes alırken aklımda dönüp duran temel problemlerden birini dile getirdim.
"Madem iyiyiz birkaç sorunu şimdi çözmek istiyorum." Kaşlarını kaldırıp devam etmemi beklediği sırada ben de benden beklediğini yapıp devam ettim.
"Ben artık ufak bir çocuk değilim. Her gün beni okuldan almana ya da aldırmana gerek yok." Ufak bir an kaşları çatılsa da hızlıca kendini toparladı.
"Haklısın. 2 senedir yalnızsın bunu devam ettirmem senin açından doğru değil. İstemediğin müddetçe seni almaya gelmeyeceğim artık." Göğsüme büyük bir rahatlık çökerken memnuniyetle başımı salladım.
Babam derin bir nefes alarak ayağa kalktığında, dikkatle gözlerime bakarak mırıldandı. Bu konuşmanın bittiğine işaretti.
"Söylemek istediğin başka bir şey var mı?" Gözlerinin içine bakarken, bir an Calum'ı söyleyip söyleyemeyeceğimi tarttım. Fakat şu an için babamın bunu kaldırabileceğini düşünmüyordum.
"Şu an için bu kadar." Babam başını salladı ve kapıya doğru bir adım attığı sırada birden hızlıca konuştu.
"Erkek arkadaşının benimle tanışmak için aceleci davranmasını bekliyorum, bunu biliyorsun, değil mi? Ben fikrimi değiştirmeden önce buraya gelse iyi olur."