20

3K 104 83
                                    

Yemek sırasında, Ariel neredeyse gerginlikten ağlamak üzereydi. Yanımda oturuyordu ve bir bacağı dikkatimi çekecek kadar çok sallanıp duruyordu ve ellerinin titrediğini görmemek için kör olmak gerekirdi. Annem onu görür görmez hayalet görmüşe dönmüştü ve Ariel'in gerginliği tam o anda başlamıştı işte. Hâlâ titriyordu ve yemeğin ortasında olmamıza rağmen onun bu gerginliğini nasıl geçireceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ayrıca onun bu gerginliğini azaltabilmek adına hiçbir şey yapamamak da beni geriyordu.

Tabaktaki eti nefesimi vererek ağzıma götürdüğüm sırada çoktan kopmuş olduğum sohbeti ucundan yakaladığımda, sohbetin ne ara bunlara geldiğini anlayamadan kaşlarım kalkık bir şekilde konuşan anneme baktım.

"Ah, tatlım. Babanın asker olduğunu bilmiyordum. Bu sizin için oldukça zor bir durum olmalı. Çok uzun aralıklarla babanı görmen ve göremediğin zamanlarda ne durumda olduğunu bilmemen canını çok sıkıyordur." Sonra derin bir nefes alıp devam etti.

"Küçükken babanla aran bu kadar iyiyken sonrasında onu bir nevi kaybetmiş sayılmışsın. Gerçekten zor bir durum." Ariel'ın gözleri annemdeyken, bir an sonra sıkıntıyla yutkundu ve başını usulca sallayarak gözlerini yemeyi bıraktığı yemeğine indirdi. Çenesinin titrediğini gördüğüm anda sinirim tepeme çıktı ve geri anneme baktım.

Annem benimle göz teması kurmuyorken, bakışlarımı Mali'ye çevirdim. Genelde bir şey demeden ne yapmak istediğimi anlardı ve şu an için de anlamasını umdum. Gözleri Ariel'da dolanırken, onu gözlerimle esir aldığımı fark ettiği anda bakışlarını bana çevirdi ve tek kaşını kaldırdı. Ona bakmaya devam edip gözlerimle Ariel'ı ve hemen sonrasında başımla da mutfağı gösterdim. Geri Ariel'a kısa bir bakış attıktan hemen sonra oturduğu yerden hızlıca kalktı.

"Ah, tatlı için daha fazla dayanamayacağım. Ariel, tatlıyı getirmemde bana yardımcı olur musun?" Ariel bir şey demeden yeniden başını salladı ve ayağa kalkıp Mali'yi takip etti. Onlar odadan çıkar çıkmaz masaya yaklaşarak tısladım.

"Konuyu uzattıkça uzatıyorsun, görmüyor musun babasının konusu açılınca nasıl da kötü oluyor? Neden üzerine gidiyorsun ki?" Annem başını kaldırıp şaşkınca bana baktı. Onun bir şey demesine izin vermeden devam ettim.

"Babası konusunda hassas işte, irdelemesen olmuyor mu?" Annem önce babama sonra da bana baktı ve kısık bir sesle konuştu.

"Onu bu kadar etkileyeceğini bilmiyordum ki." Sinirle nefesimi verdim.

"Geri geldiğinde daha normal konulardan konuş ya da daha fazla konuşma anne." Annem sıkıntıyla nefesini verdi ve ben de oturduğum yerden kalkarak mutfağa doğru ilerledim.

Mutfağa girdiğimde Mali'nin tatlıyı tabaklara koyduğunu ve bir tabağı Ariel'ın eline verdiğini gördüm. Mali beni gördükten hemen sonra hızlıca birkaç tane tabak aldı ve bana göz kırpışının ardından hızlıca mutfaktan çıktı. Mali ile durumumuzu seviyordum. Dediğim gibi, çoğu zaman anlaşmak için kelimelere ihtiyaç duymazdık. Ariel da onun arkasından ilerliyordu ki, önüne geçip elindeki tabağı aldım ve tezgaha geri bıraktım.

İki elimle yüzünü kavrayıp bana bakmasını sağladığımda, göz pınarlarına zorla tutunan yaşlar bir anda yanaklarına aktı ve bunu görmek beni mahvetti.

Başını iki yana salladı, ellerimin üzerinden uzanarak akan yaşların ardında kalan ıslaklıkları sildi.

"Özür dilerim, böyle bir gecede gerginlik yaratmak istemezdim." Onu kendime çekip sıkıca sarıldım. Omuzlarında ufak titremeler oluşmuştu. Sakin kalmaya çalışarak konuştum.

"Sen sakın özür dileme. Asıl ben annem yerli yersiz konuştuğu için senden özür dilerim." Göğsümde duran başını yapabildiği kadar iki yana salladı.

THORN / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin