Zil çalıp sıra arkadaşım Ben ile sınıftan yavaş adımlarla sınıftan çıkarken, oldukça güzel bir sohbete girişmiştik. İlkokuldaydım, 10 yaşımda olmalıydım.
"Annem bugün havuçlu kek yapacağını söylemişti. Eve gidip onu yemek için sabırsızlanıyorum!" Beraber okulun çıkış kapısına yöneldiğimizde elimde olmadan gülümsemem dudaklarıma yayıldı ve ona bakıp konuştum.
"Havuçlu keke bayılırım!" Ben, bana bakıp tıpkı benim gibi sırıttığı zaman omuz silkti.
"Yarın beslenme saati için sana getirebilirim. Anneme söylerim, bir dilim daha fazla verir bana." Bu davranışı nedense çok hoşuma gitmişti. Utandığımdan mıdır bilinmez, yanaklarım sıcaklaşmaya başlamıştı ve Ben'e bakıp başımı salladığım zaman, Ben yeniden bana gülümsedi ve servisine doğru koşmadan elini bana salladı.
"Yarın görüşürüz, Ariel!" Ben de onun arkasından el salladıktan sonra derin bir nefes alıp okulun çıkış kapısından adımladım. Belki de Ben'den hoşlanmıştım.
Fakat okulun kapısının yanında, olduğu gibi okulu gören bir noktada babam duruyordu ve yüzündeki ifadeyi görmem, anında içimdeki heves balonunu söndürmeye yetmişti. Yanına yaklaştığım sırada hiçbir şey demeden arka koltuğun kapısını arabaya binebilmem için açtı ve bekledi. Gözlerinin içine bakarak arabaya bindiğimde öylece konuşmasını beklemiştim.
Benim için açık tuttuğu kapıyı sertçe çarptığında, irkilen bedenimle birlikte araba da sarsılmıştı. Hızlıca sürücü koltuğuna oturdu ve seri hareketlerle arabayı çalıştırdı. Gözlerimi kırpmadan dikiz aynasına bakıyordum. Konuşacağını biliyordum.
Çatılı kaşları yolda gezinirken, bir müddet sonra dikiz aynasına çıktı ve sert bakışları benim merak dolu bakışlarıma döndü. Yanlış ne yapmıştım?
"Sana uzak durulması gerekenler konusunda uzun bir konuşma yaptığımı düşünüyordum, Ariel." Despot sesi arabanın içinde yankılandığında, kalbim ağzımda yutkundum
"Uzak durduğumu düşünüyordum, babacığım." Babam bir an için yola baktıktan sonra gözleri geri benimkilere dönmüştü.
"Say." Ne yaptığımı bilmeden öylece ona baktım. Ardından başımı kucağımdaki ellerime çevirdim ve ezberimde olan cümleleri saymaya başladım.
"Ailemden habersiz asla adım atmayacağım. Çünkü annem ve babam yanımda olmadan yapmaya kalkıştığım bir şey benim zararıma dokunabilir. Dikkatli olmam gerek. Her koşulda." Babam hızlıca direksiyonu sola kırdığında emniyet kemerim takılı olmasına rağmen, önümdeki koltuğa tutunmak zorunda kalmıştım. Korkmaya başlıyordum çünkü hızlı kullanmaya başlamıştı.
"Devam et." Emir veren tonu sesinde seçince yeniden yutkundum ve ağzım ezbere konuştu.
"Bunu büyüdükçe anlayacağım ama yine de alkol ve uyuşturucu bulanılan bir ortamda bulunmamam gerek. Çünkü bunlar kontrolü kaybetmemize sebep olan şeyler ve kontrol bizde olmazsa her kötü ihtimal karşımıza çıkabilir." Başımı kaldırıp dikiz aynasına baktım. Keskin gözleri çevrede geziniyordu. Sözlerimi, aslına bakarsak hepsi kendi sözleriydi ben sadece ezbere söylüyordum, duyduktan hemen sonra başını salladı. Ben de devam ettim.
"Aile dışında kalan herkes yalancıdır. Asla ama asla kimseye güvenmemem gerekir." Babam derin bir nefes aldı ardından bana baktı. Bakışı hala çok sertti.
"Duymak istediğim bu değil." Kucağımda sıkıca birleştirdiğim ellerim titriyordu ama bunu ona belli etmemem gerekiyordu. Ardından, titrememin sesime yansımamasına oldukça özen göstererek konuşmaya çalıştım.