17

2.4K 108 77
                                    

   Ne zaman uyuduğumu bilmediğim uykudan telefonumdan gelen ses ile uyandığımda komodinin üzerine uzandım ve ısrarla çalmaya devam eden telefonu direkt kulağıma götürdüm. Telefonu alırken elime bir şey temas etmişti. Bu yüzden tek gözümü açıp komodinin üzerine baktım. Bir kâğıt parçası vardı.

"Sakın okula geçtim deme. Çünkü evinin önündeyim." Jenny'nin sesi geldiğinde gözlerimi tamamen açtım ve uzanıp komodinin üzerindeki kâğıdı elime aldım.

"Hayır. Aslına bakarsan uyuyordum." Jenny'nin sinirle nefesini verdiğini duydum. O çoktan söylenmeye başlamıştı fakat benim gözlerim kâğıdın üzerinde yazanlarda takılı kalmıştı.

Günaydın, meleğim. Yanında kalmayı ve uyandığında kollarımda olmanı çok isterdim ama acil bir işim çıktığı için gitmem gerekti. Seni okulda görürüm. Seviyorum. Hem de son nefesime kadar. -Cal.

"Dersin başlamasına yarım saatten az kaldı. Çabuk aşağıya in. Seni bekliyorum."

   Yarım saat lafını duyana kadar sakindim, fakat saati idrak edince birden telefonu kapatıp yataktan sıçradım ve hızlıca dolaba koşup üzerimi değiştirerek kendimi evden dışarı attım. Aynaya bakmaya fırsatım bile olmamıştı.

   Kapıyı arkamdan kapatıp kendimi zorla evden çıkardığım süre zarfında üzerimdeki gömleği düzeltiyordum. Aynı zamanda beni bekleyen Jenny'e doğru ilerlemiştim. Gözleri kolundaki saatinde doladı ve hemen sonrasında gözlerini devirdi.

"Seni tam 15 dakikadır burada bekliyorum." Çantamı omzuma astığım sırada hâlâ ayılamamıştım. Ve beraber hızlı adımlarla yürümeye başladığımızda hafifçe mırıldandım.

"Aslında uyanmıştım ama sonrasında geri uyuyakalmışım." Jenny gözlerini birkaç saniye üzerimde gezdirdi.

"Berbat görünüyorsun. Uyuduğundan emin misin?" Derin bir nefes aldım.

"Kâbus gördüm ve sürekli uyuyup uyandım." Jenny konunun üzerinde durmadı ve omuz silkti. Ardından her zaman yaptığı gibi bambaşka bir konuya geçti. Konuşup aklımı dağıtması şu an işime yarayabilecek tek şeydi.

"Dün okuldan sonra edebiyat dersini beraber aldığımız Scott diye bir çocuk beni eve bıraktı." Jenny adını bile ilk defa duyduğum çocukla ilgili konuşmaya başladığında çoktan aklıma dün gece ve sabaha karşı yaşadıklarımız gelmişti.

   Sabaha karşı yanıma geldiğinde beni öperek uyandırmıştı. Kendimi gerçekten denemek için zorluyordum ve şimdilik bir sıkıntı yoktu fakat güneşin doğduğu vakit bana yaptığı şey... Tanrım... Üzerinde düşünmek bile vücuduma büyük bir ateş dalgası yayıyorken, yaşamış olmak ayrıca utanmama sebep oluyordu.

   Bana dokunmuştu. Aklıma bile gelmeyecek bir şekilde her yerimde varlığını hissetmiştim. Ve ilk kez yaşadığım bir şeyi Calum ile yaşamış olmam da apayrı bir konuydu. Bana, asla tahmin edemeyeceğim bir şekilde dokunmuştu. Hissettirdikleri ise... Aklımın alamayacağı kadar gerçek ve fazlaydı. Ona karşı nasıl davranacağımı zaten bilmiyordum ama yaşanılanlardan sonra yüzüne nasıl bakacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Onun da bana yaşattığı şeyden sonra, tavırlarının nasıl olacağını kestiremiyordum.

   3 sene boyunca ondan kaçıp durmuştum. Şimdi ise bana bir şeyler hissettirebilmesi için ona izin verirken, bir yanım hâlâ içindeydi. Belki uyandığımda onu yanımda bulsam şüphelerim bir nebze de olsa azalırdı, fakat not bırakmış olsa bile gitmiş olması beni ister istemez düşünmeye itiyordu. Bu zamana kadar onlarca kızı kullanmıştı. Bana beni sevdiğini söylemesine rağmen, bir gün o kızlardan birine dönüşebilmem ihtimali bile beni sadece dehşete düşürüyordu. Çünkü babam beni bunun için senelerce eğitmişti. Beni kötü olan ve bana zarar verebilecek her şeyden uzak tutmak için uğraşıp durmuştu. Fakat Calum, babamın uzak durmamı istediği her şeyin vücut bulmuş hâliydi. Ve ben babamın bana öğrettiği her şeyi bir kenara atıp Calum'ın bana daha önce yaşamadığım şeyleri yaşatmasına izin veriyordum.

THORN / c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin