Kolay bir rekabet beklemiyordum ama bu kadar zorlayacağını da asla düşünmemiştim. Babam beni bir bez bebekmişim gibi bahçenin bir tarafından diğer tarafına resmen fırlatıyordu ve düşüşlerimi minimum acıyla gerçekleştirmek için çabalamakla uğraştığım için ona adam akıllı karşılık bile veremiyordum. Çünkü lanet olası adam durmak nedir bilmiyordu!
Boynuma dolanan eliyle birlikte kesilen nefesimi son dakika fark edip nefesimi içimde tutmayı başarmıştım ama bu yere düşüşümü tabii ki de engellememişti. Ben elinden kurtulamadan sırtım yere kapaklanmış ve acıyla kendimi babam üzerime basamadan sağa atıp geri ayağa kalkmıştım bile.
Geriye doğru kaçtığım sırada uzanıp kolumu tutunca bedenimi koluna doğru çevirip göğsüne yapabildiğim kadar sert bir yumruk geçirdim. Saniyelik boşluğundan yararlanıp kolundan kurtulduğum sırada bedenimin küçüklüğünü kullanıp bacaklarının arasından bedenimi kaydırdım ve babam ne yaptığımı fark etmeden hızlıca arkasından doğruldum. Diz kapaklarının arkasına sert bir tekme atıp dizlerinin üzerine düşmesini sağladığım sırada, kollarımı boynuna dolamış onu nefessiz bırakmayı planlıyorken, babamın sinirle homurdanıp kollarını bana dolaması ve beni arkasından çekip önüne fırlatması güç manasında asla onun dengi olamayacağımı bana kanıtlamıştı. Bu yüzden akıl oyunlarıyla onu yenmem gerekecekti.
Doğrulduğum saniye benim ona yapmak istediğimi bu iş böyle yapılır dercesine kendisi yapınca ve kaslı kolunu boynuma doladığı sırada nefesim kesiliverdi. Boynuma yapılan baskı haddinden de fazlayken, muhtemelen bana vereceği bir ders vardı ki, başını bana yaklaştırdığını ve nefesinin hemen kulağımın yanında olduğunu fark ettim. Ne söyleyeceği umurumda değildi, sadece bitsin istiyordum.
Bu yüzden nefes alamıyor oluşuma rağmen başımı hafifçe sağa yatırdım ve solumda duran yüzüne doğru kafamı savurdum. Başımın arkası burnuna yandan sert bir şekilde indiğinde, babam acıyla inleyerek aradığım boşluğu bana saniyelik de olsa oluşturdu. Kolunu gevşettiği o arada kendimi kolunun altından kaydırdım ve üzerimde kullandığı güçten kendimi kurtararak ileriye doğru takla atıp ondan uzaklaştım. Burnunun kenarından akan kan derisini patlattığıma işaretti fakat duramayacağım kadar işler rayından çıkmıştı artık. Bu iş bugün burada bitecekti.
Öksürüklerin beni esir almasına izin vermeden hızlıca ona doğru atıldım ve boynuna tek kolumu dolayarak kendimi arkasına doğru attım ve tam o anda tek bacağımı boynuna attığım sırada, boynundaki elim de saçlarına kaymıştı. Saçlarını sahip olduğum tüm kuvvetle çektiğimde başı hafifçe havaya kalkmış, boynu açığa çıkmıştı. Bu açıklığı da kullanarak diğer bacağımı da omzuna atıp ikisini birbirine kilitledim ve nefes yolunu tıkadım. Kendimi geriye doğru attığımda babamın iyice dengesi şaşmış, benimle birlikte arkaya doğru düşmüştü. Ne zaman tuttuğumu bilemediğim nefesim göğsümü daraltmaya başlamışken, hızlı bir şekilde onu verip yenisini aldım ve onu da içimde tuttum.
Babam umduğumdan daha uzun süre nefesini tuttu. Fakat bir süreden sonra ben saçlarına daha çok asılmaya başlamışken, birden boynunu kaplayan bacağıma vurdu ve pes ettiğini belli etti. Bacaklarım çözülüp onu serbest bıraktığında babam bir yana ben de diğer yana kendimizi atmıştık ama içimde sönmeyen birçok his vardı ve tüm o hislerin beni ele geçirmesine bir an olsun izin vermek istedim. Ve o andan itibaren tüm ipler koptu.
Babam nefeslerini düzenlemeye çalışırken, kırmızı gördüğüm çevrede kendimi birkaç saniye içinde onun üstünde buldum. Babamı sırt üstü yatırdığım zaman gözlerinde şaşkınlık dolu bir ifade vardı ve sert yumruğum sağ yanağına indiğinde gözleri sımsıkı kapandı. Diğer yandan David'in adımı bağırdığını ve üzerime doğru koştuğunu da hayal meyal görmüştüm fakat ummadığım bir şekilde babam ondan taraftaki elini kaldırıp onun durmasını sağladı. David emre karşı gelmeyerek durduğunda ben babamı yumruklamaya devam ediyordum. En sonunda dudaklarımdan bir haykırış koptuğunda kontrolü çoktan kaybetmiştim.