‘‘Yedi ay boyunca benim yapmaya çalışıp ta yapamadığım ama bugün fikrini değiştirmene sebep olan şey ne Meryem?’’ dedi güçlü bir tonda.
‘‘İstediğin oldu. Gözümü açtım.’’ Diye ağlamamdan dolayı titrek çıkan sesimle cevapladım.
‘‘Geç kalmadın mı?’’ Diye sordu inatla akan gözyaşlarımı hiç bezmeden silerken. Gözleri gözlerime bu kez değmiyordu. Ciddiyetle yaşlarımı takip ediyor ve siliyordu. Bense onu yakınımdaki yüzünü dikkatle izliyordum.
İlk kez o ellerin bana öfkeyle, nefretle, bir oyunla değil isteyerek şefkatle dokunduğunu hissediyordum. Canımı acıtmıyordu elleri. Kaç kez koluma sarılıp canımı acıtan elleri bu kez nefretinden dolayı dokunmamıştı tenime.
Cevapsız bıraktım onu, biraz susup kendime zaman verdim. Çünkü az sonra yapacağım şeye güç toplamam için zaman lazımdı. Ona son kez böyle yakınlığımın tadını çıkarmalıydım delice bir düşünceyle.
Derin bir nefesi ciğerlerime boca edip bana yapışık olan bedenini hafifçe geriye ittim. Zorluk çıkarmadan kendi isteğiyle elini yanağımdan çekip iri bedeniyle geriye doğru adımladı biraz.
Azapla dolu olan gözlerimi onun aşinası olduğum gözlerine diktim.
‘‘Git.’’ Dedim titreyen sesimle. Dilimi yakmıştı bu üç harfli kelime..
Kaşları çatıldı.
‘‘Benden nereye kadar kaçacaksın Meryem?’’
‘‘Senden kaçmıyorum sadece gitmeni istiyorum.’’ Derken gözlerimin dolmasına mâni olamıyordum. ‘‘Hayatımdan çıkmanı istiyorum.’’ Yalan.. İstemiyorum gitmeni..
Son sözlerimden sonra daha da kaşları çatıldı.
‘‘Ne demek bu?’’
Omuzlarımı silktim. Zorlukla dudaklarımı araladım birkaç kelime söz demek için. ‘‘Artık bu oyun bitti. Beni yanında tutmana gerek yok.’’
Çenesi kasıldı. ‘‘Konuşacak çok şeyimiz varken bana basitçe git mi diyorsun sadece?’’ İçinde kaynayan öfkeyi gizletme çabası girmeden sesindeki tonla dışarıya döktü.
‘‘Ne konuşacağız ki? Her şey bitti mi? Bitti.’’
Dudağının kenarını emin olduğum sinirinden kıvırdı. ‘‘Ne konuşacağız öyle mi?’’ Diye kinayeyle sordu. ‘‘Ne konuşacakmışız.. Ben sana neler konuşacakmışız söyleyeyim.’’ Dedi öfkeyle. Bir iki adım atıp yine aramızdaki mesafeyi azalttı. ‘‘Mesela ilk konuşacağımız şeyden, bana bunca zaman niye söylemediğinden başlayabiliriz.’’
‘‘Sana söyleseydim ne fark edecekti?’’
‘‘Ne mi fark edecekti?’’ Diye her hâlinden belli olan yalancı şaşıran yüz ifadesiyle sordu. ‘‘Mesela sen burada olmayacaktın.’’ Diye yüzüme yüksek tonda bağırdı.
Güldüm. Onunla masa arasında daha fazla kalıp aklımı bulandırmamak için kenara çekildim. ‘‘Benim ait olduğum yer burası.’’ Dedim acıyla gülümseyerek. ‘‘Hani sen hep diyordun ya katilsin, evet ben bir katilim ve yerim burası.’’
🥀
Yelkovan her hareket ettiğinde, bir kan daha akıp kara toprağa karışıyordu.
Bir kez daha hareket ettiğindeyse, yaralı kalpleri acıyla kavurmuştu o gece.
Kimisi sevdiklerinin mezarında göz yaşı dökerdi.. Kimisiyse sevdiğini korumak için canını feda ederdi.
O gece her şeyin yeniden yazıldığı bir geceydi.
O gece kanlı geceydi.
O gece kanlı aşkın izlerinin başlayacağı bir başlangıç noktasıydı.
Meryem ve Marazali'nin külleri o kanlı gecede doğmuştu.
Meryem canı pahasına bu büyük sırrı korumak isterken istemediği bir çukura düşecekti.
Marazali Harun, herkesin yenilmez dediği dünyanın en kuvvetli büyük iş adamı ve Şahoğlu aşiretinin ağası, nişanlısını ve daha doğmamış bebeğini mezara koyduktan sonra bütün hayatı değişmişti. Hayatını mahveden katilin dünyayı zindan etmek için onu kıskacına almaya başlayacaktı. Ancak Marazali bu yolda hiç ummadığı bir gerçekle karşı karşıya gelecektir.
Bu cinayet kimisini aşka, kimisini intikama, kimisine de bambaşka yola sürükleyecek bir kanlı olaydı.
Meryem'in önündeki beyaz yol, Şahoğlu'nun yolunda kırmızıya dönecekti.
Meryem bütün bu olanlara dayanabilecekti mi?
Peki, Marazali bu döngüler arasında gerçeği bulabilecekti mi, yoksa öfkesinin esiri mi olacaktı?
*I TANITIM SONU
*Tanıtım hakkında fikrleriniz?
HİKAYEYE BAŞLAMADAN ÖNCE GÖZ AŞAĞIDAKİLERE GÖZ ATIN LÜTFEN
⚠️⚠️⚠️
I: BU HİKAYE BİR DİZİNİN BENZERİDİR. LAKİN OLAYLAR BİRKAÇ BÖLÜMDEN SONRA KENDİME AİT BÖLÜMLER OLACAK!( Zaten diziden esinlenerek başlandı hikayeye)
II: Bu hikayede kadına bin türlü pislikler yapan sonra aşık olup kendini affetiren bir kurgu değildir.Ve ayrıca onu affeden yüce gönüllü kadınla da bağlı bir hikayede değil.
III: Bu hikayede vote ve izlenme göz önünde bulunduralak bölümler yayımlanacaktır.
IV: Hikaye yalnız bir olay üzerinden, döngü içinde değildir.Ve TÖRE,AŞİRET kitabı da DEĞİLDİR! İlerki bölümlerden anlayacaksınız❤
Ve V: Kitabı önyargıyla okumayın. Eğer önyargıyla yaklaşıp okuyacaksınız hiç okumayın. Baş karakterim zayıf, iradesiz veya kadınların yüz karası değildir. Herkesin zayıf olduğu ve bünyesinin kaldıramayıp psikolojik bunalımı girdiği makamlar vardır. Herkesin düşünce tarzı farklıdır. Kimisine göre doğru olan yanlıştır, kimisine göre ise yanlış olan doğrudur. Kimse hayatta dört dörtlük değildir. Hep güçlü kadınlar okumak istersiniz ama güçlü kadınların nasıl yarandığını okumak istemezsiniz. Hayatta asla zorluklarla karşılaşmayan insanın bir anda güçlü olmasını okumak istemek bana göre saçma durum. Bir insan bir şeyler yaşayıp ondan ders alarak güçlenir.
Sevgilerle❤
INSTAGRAM: prazrakk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERYEM
General FictionYelkovan her hareket ettiğinde, bir kan daha akıp kara toprağa karışıyordu. Bir kez daha hareket ettiğindeyse, yaralı kalpleri acıyla kavurmuştu o gece. Kimisi sevdiklerinin mezarında gözyaşı dökerdi, kimisiyse sevdiğini korumak için canını feda ede...