Merhabaaa.
Gönlüm el vermedi 4 hafta süresinde Meryeme bölüm atmamaya.
O yüzden size küçük sürpriz yapıyorum.
Önümüzdeki 2 hafta süresinde bölüm olmayacak.İşte bunun için bölüm atayım dedim.Malum büyük bir sınav haftam gelecek haftanın pazar günü.
O yüzden derslere gömülüyorum😐🚬
Neyse hadi koşun bölüme.
İyi okumalar❤
BÖLÜM 9: "ŞÜPHE YANGINI."
🥀
Bazı anlar vardır ki, kendini en derinden yıkılmış hissedersin.
Kalbinin gerçekten acıyıp, kanadığını hissedersin.
Güvendiğin, sığınağın olan limanın aslında hiçbir zaman senin limanın olmadığını ve sahte olduğunu görürsün.
Yalanmış.
Sevdiğin insanların ihaneti hayatın sana oynadığı en acımasız oyunlardan biridir.Bunun en acı kanıtı abimin yüzünde gördüğüm ihanet zehrini bana aktarmasıydı.
Beynimde yankı eden sesler beni daha fazla bunaltıyordu. Boğazımdan geçerek ağzıma yükselen safra tadı, ifadesiz duran yüzümü buruşturdu. Öfke, damarlarımda kol gezerek, kanıma sinsi sinsi karışmaya başladı. Bedenimi esir alan titreme, bir şeyleri algılamamı zorlaştırıyordu.
Benim suskun ve esen bedenimi gören halam işe müdahile oldu. ''Ne demek bu?''
Elindeki güllerle, bana taraf yakınlaşan Meriç' le yüzümü buruşturmadan kendimi alıkoyamadım. Bana her adım yaklaşması yüzüne kusup, buradan kaçma isteğimi artırıyordu.
Bana elindeki çiçek ve çikolatayı uzatmasıyla geriye doğru çekildim. Bunu yapması sanki benim kendime gelmemi sağlamıştı.
Kafamı sağa sola salladım öfkeyle. Öfkenin bütün bedenimi ele geçirdiyini hareket ettiğimde idrak ettim. ''Ne saçmalıyorsunuz siz?! Ne bu?! Bir tür şaka mı? '' Diye öfkeyle konuştum. Hiç kimsenin konuşmaması beni daha çok sinirlendirmişti. ''Şakaysa hiç komik değil!''
Boğaz temizlenmesiyle bakışlarımı abime çevirdim.Sahte gülümsemesini yüzüne takıp konuştu. ''Heyecandan ne dediğini bilmiyor,'' hızla bana taraf geldi. Kolumdan bir yandan sürüklerken bir yandan da içeride duran aynı benim gibi şaşkın olan aileye açıklamada bulundu. ''Ben bir kardeşimle konuşayım, halam da size ikramlar getirsin.Hadi güzelim gel!''
Beni odasının içine fırlattığında, ona doğru dönüp üzerine hırsla atıldım. Ellerimi yumruk yapıp göğsüne indirdim. ''Nasıl? Nasıl yaparsın bunu?''
Bileklerimi yakalayıp sıkı şekilde tuttu. ''Sesini kes! Meriç'le evleneceksin!''
Gözlerim iri iri açıldı.Öfkeyle ellerinden kurtulmaya çalıştım. ''Asla!''
''Yapacaksın Meryem! Bu yalana üçümüz şahit olduk.Bu sırrın mezara kadar gitm-''
''Ne saçmalıyorsun sen!'' diye bağırdım. ''Suçu ben üzerime götürdüm! Ben! Ne mezarından bahsediyorsun sen Allah aşkına?! Asla, anladın mı asla! Asla sizin yüzünüzden bir daha kendimi mahvetmeyeceğim! Bu suçu daha fazla saklamayacağım..Ben daha fazla bu günahın altında ezilmeyeceğim. O kız mezarda rahat uyacak, anladın mı?!''
Avuç içiyle dudaklarımın üzerini örttü. ''Bağırma lan! Yapacaksın Meryem! Bu oyuna adım atmadan düşünecektin bunu! Eğer tek kelime birine edersen mahvolursun!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERYEM
General FictionYelkovan her hareket ettiğinde, bir kan daha akıp kara toprağa karışıyordu. Bir kez daha hareket ettiğindeyse, yaralı kalpleri acıyla kavurmuştu o gece. Kimisi sevdiklerinin mezarında gözyaşı dökerdi, kimisiyse sevdiğini korumak için canını feda ede...