Yağmurlu bir geceydi.
Kadın ıssız yolda terk edilmiş şekilde yürüyordu. Hem de ağlayarak.
Canı yanıyordu.
Daha sabah aldığı hem sevinç hem de hüzün dolu haberle ne yapacağını bilemiyordu.
Şimdi demin o adamla konuşulan konu canını çok sıkmıştı.
Marazali'nin her yüzüne baktığında ona ihanet etmişçesine hissediyordu kendisini.
Boğazındaki yumru hiç geçmeyecekti. Gözleri doluyordu ama sevdiği adamı terk edemiyordu.
Oysa ki masumdu kadın.
Yine de ne olursa olsun Marazali'ye ihanet etmişti.
Kendisini affetmiyordu.
Yıldırımların gökyüzünde raks ettiği, yağmurun damlayarak yerle birleştiği, yerde olan çamurların kirliliği, gökyüzünün yaşlarının birer kanıtı gibiydi bu gece.
O zaman bir ses yankı saldı etrafa.
Bir bedende can bulan iki canı çamura bulaştırdı, kanıyla boyattı oraları.
Terk edildi orada..Ölüme terk edildi iki can.
Sevinç, dünyaya karnındaki çocuğuyla gözlerini yumdu hayata.
***
Bedenimdeki yabancı ve yad gelen duyguların getirdiği bilinmezlikten dolayı elimi ensesine atıp başını daha da kendime bastırdım.Nefes almadan birbirimizi delicesine tüketiyorduk. Üst dudağıma yaptığı tatlı eziyetini bitirmeyi düşünmüyor gibiydi. Ciğerlerimdeki havanın yetersiz geldiğini hissettiğim anda dudaklarımı araladım. Dudaklarımın aralanmasını fırsat bilen dili dilimi buldu. Dillerimiz o anda sıcak bir dansta birleşti, sanki birbirlerine yeterince doyamıyorlarmış gibi.
Sıcak bir hava ıslak bedenime temas ettiğinde eve girdiğimizi anlamış oldum. Marazali evini ezbere çalışmış gibi, kucağındaki benle evdeki asansörün yolunu tuttu. Merdivenlerin yakınlığındaki asansöre zaman kaybetmeden ıslak bedenlerimizi soktu.
Kendi katı diye düşündüğüm tuşlara bastığını olan kalan aklımla gördüm. Ve tuşlardan çekilen parmaklarıyla biraz evvel belime sarılan kolu sonunda yerini bulmuştu. Boynuna sardığım kollarımı çekip güçlü omuzlarına koydum.
Nefessizlikten isyan bayraklarını çeken ciğerlerimi muradına erdirmek için ıslak dudaklarımızı birbirinden ayırdım. Dudaklarımız ayrılırken çıkan ses, fazla edepsiz bir ses olmuştu. Benim dudaklarım bir süreliğine sakin dururken, onun dudakları yaramazlığına devam etti.
Açıkta boynuma inen dudaklarına yer açmak için başımı yana doğru eğdim ve onun alanını genişlettim. Boynuma bıraktığı her sesli ve ıslak öpücüğü beni hazzın içine adım adım sürükledi. Açılan kapıların sesini ben zar zor duymuşken, o çoktan şehvetle yanan bedenlerimizi asansörün içinden çıkartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERYEM
General FictionYelkovan her hareket ettiğinde, bir kan daha akıp kara toprağa karışıyordu. Bir kez daha hareket ettiğindeyse, yaralı kalpleri acıyla kavurmuştu o gece. Kimisi sevdiklerinin mezarında gözyaşı dökerdi, kimisiyse sevdiğini korumak için canını feda ede...