İyi okumalar❤🔥
BÖLÜM 4: "BÜYÜK GÜNAHA İLK ADIM.''
🥀
Dünyadaki insanlar farklı bir dayanaklığa sahiptir. Kimisi bir darbeyle yere yıkılırken, kimisiyse onca yaşadıklarından aldığı darbeye rağmen sapasağlam ve dik durur.
İnsan güçlü olabilmek için ya bir şeyler yaşar, ya da iyi bir öğretmeni olur. Meryem'se ne güçlü olmak için bir şeyler yaşamıştı ne de iyi bir öğretmeni olmuştu. O hep el bebek gül bebek büyütülmüştü. İster annesi, ister babası, isterse de abisi tarafından. Sevgiyle bu yaşa kadar gelmişti.
Zengin aile sayılmazdılar, ne de ki fakir. Kendilerini geçindirecek kadar belirli bir gelirleri vardı. Ve bu gelirlerinden başka büyük bir sevgileri vardı. Meryem asla kötü şeylerle karşılaşmamıştı. Hep sevgi, sevgi ve yine sevgi görmüştü. Kötülük, pislik ve güçlü olmak onun için olmayan şeylerdi. Çünkü ailesinden bunu görmüş ve kavramıştı bunca zaman.
Hayat, insana neler neler öğretir. Ve bir anda görürsün ki sana o uzak olan o kavramları aslında birer birer yaşıyorsun.
Meryem karşısında duran kadına soru dolu bakışlarıyla baktı.
''Buyurun?''
Genç kadın kapıdan girerek içeriye geçti. Cebinden rozetini çıkararak konuştu. ''Ben komiser Mazhar. Dün olan olay zamanı kameralara yakalanan ve şüpheli araç olarak bilinen sizin adınıza kayıtlı aracın bugün tamire götürüldüğü haberi alındı. ''
Meryem'in şaşkınlıktan dudakları aralandı. ''Ne olayı?'' Diye titrek şekilde sordu.
Meriç gözlerini sıkı sıkı yumdu. Ellerini yumruk yaptı. ''Hayır.. hayır.'' Diye sadece kendinin duyabileceği şekilde fısıldadı.
Ardından içeri geçen Amir Koray konuya dahil oldu. ''Adam vurma, olay yerinden kaçmak ve yaralıyı kasten ölüme terk etme.'' Dedi ciddi şekilde. ''Cinayetin işlediği saatte, kameralarda sizin arabanında o yoldan geçtiği görülüyor ve hiç ustaya verilmeyen araç ilginç şekilde bugün, dünkü olaydan sonra tamire verilmiş. Ne garip, değil mi?'' Dedi sonda gülümseyerek.
Amir Koray'ın yüzünden geçen sahteliği anlamıştı Meryem. Yüzünde eğreti duran bu ifade onun içine daha fazla endişe salmıştı.
Çok geçmeden karşısındaki adam maskesini indirdi. Bakışlarındaki o yalancı yumuşaklık kendini uçuruma atarak ateş çıkarttı o gözlerde.
Adamın dişlerinin gıcırtısı kulaklarını deldi geçti. ''Arabayı siz mi kullanıyordunuz?''
Şaşkınlıkla baktı Meryem polislere. Nasıl olurdu? Dün kaza olmamıştı. Olsaydı ağabeyi söylerdi. Ve.. Ağabeyi asla bir canı orada terk edip gitmezdi. Gitmezdiler.
''Ama?''
''Bir dakika siz ne söylüyorsunuz? Ne olayı?'' Dedi Meriç sakin olmaya çalışarak.
Meryem'in gözünde dün geceden kesit olan görüntü belirdi. Ağabeyinin sözleri. Yanlışlık vardır dedi, asla olamaz böyle bir şey. Ağabeyi daha yeni iş bulmuştu. Üstelik elinden ehliyeti alınırdı. Meriç'in sorusunu es geçerek cevapladı. ''Evet ben kullanıyordum.'' Diye pişman olmaktan korkarak emin şekilde cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERYEM
General FictionYelkovan her hareket ettiğinde, bir kan daha akıp kara toprağa karışıyordu. Bir kez daha hareket ettiğindeyse, yaralı kalpleri acıyla kavurmuştu o gece. Kimisi sevdiklerinin mezarında gözyaşı dökerdi, kimisiyse sevdiğini korumak için canını feda ede...