Aşk

12.9K 570 42
                                    

Merhaba :) Bayramdan sonra yayınlarım demiştim bölümü ama vaktim olunca yazdım ve size sürpriz yapmak istedim.Bölüm içinde bir yerde Nil'in eski anılarını hatırladığı bir yer var. Romadayken ki anısı. Orada birileriyle konuşuyor ve ama konuştukları dilin italyanca olduğunu biliyorsunuz zaten ama ben tabiki Türkçe yazacağım.O yüzden bana gelipte neden İtalyanca yazmadın diy soran olursa diye bu açıklmayı yapmayı düşündüm.   Ve multimedya daki gif de Mert var.Ama gifteki yazı alakasız :)  Çalan şarkıyı da çok severim. Bölüme çok uyan bir parça :) Neyse çok konuştum.. Umarım buradasınızdır ve okursunuz :) Hepinize iyi bayramlar :) 

---

“Sanırım ölüyorum”

“Ben öldüm”

“İlaçlarınızı için hadi” dedim kızlara. Dün gece gerçekten harikaydı. Harika ama bir o kadar da yorucu. Twister oynadıktan sonra çok da bir şey olmamıştı aslında. Birkaç kadeh daha şarap içip yatmıştık. Ece dışında. Imm,o .. Az içmesini istemiştim ama beni dinlemeyerek sızıp kalmıştı. Şimdi ise Tuğçe ile birlikte dün gecenin acısı çıkarken sızlanıyorlardı.

“Anlamıyorum sen nasıl bu kadar iyi durumdasın? Bizden daha çok içtin”

“Çünkü ben alışkınım Tuğçeciğim” diye cevapladım onu. Gözlerini devirirken kolundaki saate baktı. “Nefret ediyorum şu okuldan.”

“Sana istemiyorsan gitme dedim ”

“Biliyorum ama gitmem gerek” dediğinde tek kaşım havaya kalkmıştı. “Gitmem gerek derken?” diye sordum. “Gitmem gerek işte” diye cevaplarken rahatsız olduğunu anlamıştım.

“Sen bilirsin”

Sonra Ece’ye dönerek onun nabzını yokladım. “Hala ölü müsün?”

Başını masadan kaldırarak konuştu. “ Sanırım. “ Yüzünü buruşturarak ilacını yutarken gülümsedim. “Bugün uyursun bir şeyin kalmaz”

“Anlamıyorum nasıl erken kalkabildim bu kadar.Saat daha sekiz buçuk.”

Bu dediğine daha belirgin gülerken telefonumu elime alarak rehbere girdim. Gülce’nin adını bulduğumda arama tuşuna bastım hemen. On saniye kadar sonra açtı. “Günaydın Gülce”

------------

Koltukta uyuyakalan Ece’nin üstüne pikeyi örterken Deniz’in kahvaltı masasına oturduğunu da görmüştüm. Masaya ilerleyerek oturduğumda “Günaydın” dedim.

“Günaydın”

Saçları birbirine karışmış yüzü ise bembeyazdı. “İyi misin” diye sorma gereği duydum. “Sanki yeniden Tarık’la sevişmiş ve sabah kalktığımda da berbat bir haldeymişim gibi hissediyorum. Sence iyi miyim?”

Kaşlarımı kaldırarak başımı salladım hafifçe. “O zaman sana ilaç getiriyorum”

Tarık demişken.. O bahsettiği Tarık benim üniversiteden arkadaşım olan ve beni Roma’ya çağıran kişinin ta kendisi. Deniz ile kısa bir birliktelikleri olmuştu bir ara. Sancılı bir süreç geçirmişlerdi ve Deniz ayrıldıklarından beri ondan nefret ediyor. Aşk acısı olarak düşünülmesin, Deniz’in şu ana kadar kimseye aşık olmadığını bizzat biliyordum.  Ve bana peki o Tarık’la senin ne işin vardı derseniz eğer.. Sinir ve üzüntü sonucu üzerine onunla çalışmayı kabul etmiştim derim. Roma’ya gidip Deniz yanıma geldikten sonra aklım başıma gelmişti ve bu durum Deniz’i rahatsız ediyorsa eğer çalışmayacağımı söylemiştim. Ama o her zaman ki gibi beni düşündüğünden ve bir diğer sebep olarak da Tarık’ı umursamadığından Roma ‘ da Tarık’la çalışmamın onun için bir sorun olmayacağını söylemişti. Özetle; burada ki fedakar arkadaş oydu. Bazen bunun için suçluluk çekmiyor  değilim. Aramızda ki şey yıllar önce arkadaşlıktan kardeş boyutuna atlamıştı ve Deniz her zaman tartıya daha fazlasını koyan taraftı. Bana da onu sevmek ,çok sevmek kalıyordu. Ki zaten çok seviyordum da.

Renkli Rüyalar - YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin