Merhaba :) Öncelikle bu bölümü beğeneceğinizi umuyorum :) Multimedya da ki gif telden açılmayabilir ve o biraz şey..güzel bir gif oldu :) Çalan şarkıyı da çok severim. bence bölüme de uydu :) Keyifli okumalar :)
NİL:
Niçin business classta uçtuğumuzu bilmiyorum, niçin cam kenarında oturanın ben olmadığımı bilmiyorum ve niçin Mert, tam da benim yanımda oturuyor onu hiç bilmiyorum. Ama her şeyden önemlisi, bütün bunlara ne gerek var!
Hostesin bize uçağa biner binmez getirdiği hoş geldiniz servisi her ne kadar hoşuma gitse de bir Cem Yılmaz klasiğini yani “ Düşersek businessta ölecek ben de ne fark eder” i söylemek istiyorum. Daha önce business classta uçmadım. Biraz daha, tamam, çok daha konforlu ve daha ilgilenilen bir kısım ama bana kalırsa gerek yok bütün bunlara.
Bir de bunlar yetmiyormuş gibi bir saatcik yolda Mert efendinin tam yanımda uyuyakalmasına ne demeli? Bir de başı hafiften düşmemiş miydi! O başını düzeltmemek için kendimi zor tutuyorum. Bunun sebebi başı acımasın diye değil, sadece sinirimi bozuyor yamuk durması.
Pekala,inanmadınız biliyorum,ama bir yerde de doğruluk payım var . O kadar yamuk görünüyor ki başı bana şu an. Rahatsızlığımı tarif edemem. Bir ara Erkan Bey’e seslenip başını düzeltmesini bile isteyecektim ama vazgeçtim. Çocuk gibi hareket etmiş olacaktım ve de zaten onun benden tarafa baktığı yoktu.
Onun da bir sıkıntısı vardı ama şu sıralar önceliğim Deniz’di. Hala daha ne olduğunu öğrenebilmiş değildim ve bu beni korkutuyordu. İlk defa bana hiçbir şey anlatmıyordu ve ortada gerçekten kötü bir durum vardı ki bu kadar kötü görünüyordu.
“Hı?”
Yanımdan anlamsız bir homurtu gelince ona çevirdim bakışlarımı. Dudakları homurtusuyla kıpırdandıktan sonra eski haline geri dönmüş, başı da hala yamuk bir biçimde duruyordu. Erkan Bey’e baktım oralı bile değildi. Ben de ona uyarak başımı geri yaslayarak gözlerimi yumdum.
Çok değil birkaç dakika sonra sinirle gözümü açtım ve yerimde kıpırdanarak ona döndüm. Gözümü kapadığım anda bile gözümün önüne o yamuk duruşu geliyor ve beni deli ediyordu. Erkan Bey’e göz ucumla bakarak –ki umursamıyordum da—Mert’e döndüm iyice. Sol elimi boynunun altına geçirdikten sonra sağ elimle de boynunun diğer tarafına dokundum. Ama geri çektim. Aslında kıpırdanmamıştı ama ben ona dokununca..garip hissetmiştim. Sıcaklık,parmaklarıma dolanan sıcaklık..
Ama en kötüsü de Mert'in belki de tanıdığım en tehlikeli karışım olduğuydu. Ona dokunsam, derimi dökecek ya da derime nüfus ederek bedenimi ele geçirecekti sanki. Saçma düşünceme güldüm. Kendimi alt tarafı başını çevireceksin diye telkin ettikten sonra yeniden ellerim boynunu buldu ve kıpırdanmasına bakmadan düzelttim. Sola eğik başı, artık düz duruyordu.
Memnuniyetle nefes aldım. Ardından ise soluğum kesildi. Kırpışan kirpikleri okyanus mavilerini ortaya çıkarınca donup kaldım. Bakışı..içime işliyor gibiydi. Yüzümün her bir parçasını inceledi ben onun sadece gözlerine bakarken. Dudaklarımda biraz oyalandıktan sonra yeniden gözlerime dokundu uyku mahmuru bakışları. Şaşırmasını bekledim, öyle olmadı. Cılız bir gülümseme oturttu dudaklarına ve ben o an ellerimin hala daha boynunda olduğunu hatırladım.
Hızlı davrandığımı düşünürken sadece sol elimi ondan kurtarabilmiş, sağ elimin büyük avcunda kaybolduğunu hissetmiştim. Geri çekmeye çalıştım ama kıskacından kurtulamadım. Endişe ile Erkan Bey’ e baktığımda elindeki kitaba daldığını fark ettim.
“Bırak” diye fısıldadım.
“Elini çek” deyince gözlerim şaşkınlıkla onun gözlerini buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar - Yeniden
RomanceSerinin 2.HİKAYESİ: Yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden Türkiye'yi terk eden ve beş ay boyunca İtalya da kalan Nil,kardeşinin sorumluluğu ve işinin geleceği için Türkiye'ye kesin dönüş yapar.Başarısının karşılığını alır ve ilk başvurusunu yaptığı şirk...