MERHABA :) YENİ BÖLÜMÜ ERKEN YAYINLADIM AMA FIRSATIM OLDUĞU İÇİN. UMARIM BEĞENİRSİNİZ BU BÖLÜMÜ DE :) MULTİMEDYA DAKİ GİF te MERT VAR EVET AMA YANINDAKİ ADAMI GÖRMEYİN O YOK ASLINDA,karşısındaki kadını ise tahmin edebilirsiniz :) ÇALAN ŞARKIYI DA ÇOK SEVERİM. SERTAB ERENER-BİR DAMLA GÖZLERİMDE . ONLARA AZ DA OLSA UYUYOR ,KEYİFLİ OKUMALAR :)
*******
NİL:
Dudaklarımdan tiz bir çığlık koparken bağırdım. “Christian!”
Yanına hızla ulaştığımda gözünü tutuyordu. Ellerimle bakmaya çalıştım ama elini çekmedi gözünden. O piçe döndüm.
“Ne yaptın sen!”
Bir şey demedi.Demedi! “Aptal! Nasıl vurabilirsin!”
“Nil” dedikten sonra nefes aldı ama devamını getirmedi. Getirmesindi de zaten, parçalayacaktım şimdi onu.
“Nil,içeri geç” Christian’ın sakin sesine karşın ona döndüm şaşırarak.
“Sen içeri geç asıl!”
Alaycı bir homurtu duyduğumda ona doğru döndüm. “Hoşuna giden ne? Gülebiliyor musun sen hala! “
Christian kolumdan tutarak beni içeri çekerken Mert’in tek elini yumruk haline getirip hafifçe sıktığını gördüm. Aynı şeyi Christian da görmüş olmalı ki dudaklarını araladı gözündeki elini indirirken.
“İlki için bir şey yapmadım ama ikincisinde ben de durmam.”
Tıslamaya yakın ses tonu beni bile ürpertirken ona çevirdim bakışlarımı ama bir nebze olsun etkilenmemiş gibiydi.
“Sorun değil” diye mırıldandı muzip ifadesiyle. Bir de dalga mı geçiyor!
“Yeter” diyerek araya girdiğim de Christian’ın kolundan tutarak, yaklaştım. “Lütfen içeri geç,lütfen..”
İfadesi yumuşarken başını salladı ama arkasını dönmeden önce Mert’e sert bakışlar atmayı da ihmal etmemişti. Mutfağa girdiğini görünce ona döndüm. Sertçe ittirerek evimden dışarı çıkardığımda bir şeyler mırıldandı.
“Bu da ne demek oluyor “ diye bağırdım. “Sen,sen kim oluyorsun ona yumruk atabiliyorsun,dağ başı mı burası!”
“Bak,”
“Hiçbir şeye bakamam ben” diye sözünü böldüm. “Bana kim olduğunu söyle Mert,sen kimsin de ona yumruk atabiliyorsun?”
Dudakları düz bir çizgi halini aldı. Bu onun konuşacak bir şeyim yok ifadesiydi ve ben bunu çok iyi biliyordum.
“Git buradan Mert” dedim sert bir sesle.” Seni parçalamadan git. Mümkünse de artık hayatıma adımını atma,seni bilmem ama benim sensiz çok huzurlu bir hayatım var. Şimdi git,git ve ben de benim için önemli olan biri için bir şeyler yapayım”
Düz dudaklarını gevşeterek hafifçe aralarken hayal kırıklığımıydı gözündeki bilmiyorum ama ona yakın bir şey oluşmuştu. Umursamadım. Gitmesi gerekiyordu. Yoksa gerçekten o güzel suratını parçalayacaktım.
Son kez kırgın --evet sanırım kırgın-- bir bakış atıp bana arkasını dönerek gittiğinde “piç” diye mırıldandım.Küstah,hain,yalancı ve pislik. Nasıl gelip yumruk atabilirdi ona? Nasıl o hakkı bulabilirdi kendinde,kim oluyordu ki,hayır kimdi de bunu yapabilecek cesareti bulabiliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar - Yeniden
RomanceSerinin 2.HİKAYESİ: Yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden Türkiye'yi terk eden ve beş ay boyunca İtalya da kalan Nil,kardeşinin sorumluluğu ve işinin geleceği için Türkiye'ye kesin dönüş yapar.Başarısının karşılığını alır ve ilk başvurusunu yaptığı şirk...