*13*

7.2K 380 86
                                    

Multimedia:Will


Kulağıma gelen çirkin ses ile bilincim yavaş yavaş açılıyordu. Duymanın ötesinde adeta zihnimde tepinen sesin verilen küçük saatten geldiğini tahmin etmem uzun sürmedi. Uyanmam gerekiyordu fakat aşırı yorgun hissediyordum. Sanki yeni bir gün ve yeni belalara hazır değildim. Ben tam bunları düşünürken sesin kesilmesi kısacık bir an rahatlamamı sağlarken, aklımda oluşan soru işareti hızla yataktan kalkıp saldırı moduna girmemi sağlamıştı.

Ben kulübede yalnız değil miydim?

"Sakin ol"

Hemen sesin geldiği yöne döndüğümde gördüğüm beden ile elimdeki vazoyu ne ara aldığımdan çok, onun buradaki varlığına şaşırdım. Neden kalmıştı ki? Çaktırmadan çıplak mıyım diye vücudumu süzerken gerçek mi emin olmadığım gülme sesi duydum. Hemen kafamı kaldırıp  Will'in yüzüne baktım. İfadesizdi. Zihnimi okuyabildiği faktörünü ışık hızında hatırlarken duyduğum sesin hayal olmadığına emin oldum ve ciddileşmeye çalıştım.

"Neden gitmedin?"

"Gitmemi mi tercih ederdin?"

Küstah ifadesi ve soruya soruyla cevap vermesine bakarsak benlik bir sorun yoktu. Yatağımın diğer tarafina baktım. Benim yattığım kısım dışında çarşaf gayet düzdü. Eğer Will burda kalsaydı yanımda yatmama olasılığı sıfırdı. Tekrar gözlerine baktığımda farkında olduğum gerçeği sanki sesli söylememi istiyormuş gibi baktı.

"Gittin"

Hiçbir şey söylemeden bakmaya devam etti. Bıraksam sonsuza kadar konuşmayacağını bildiğimden devam ettim.

"Neden geldin?"

"Dün gece iyi değildin diye geçiştirme kararı aldım ama konuşmamız gerek."

"Seni Hades mi yolladı?"

"Sayılır. Ondan benden olduğu kadar kolay kurtulamazsın biliyorsun değil mi?"

Ciğerlerime tüm odadaki havayı dolduracak kadar nefes aldım ve öyle uzun ofladım ki bittiğinde rahatlamıştım. Kafamı sakince kaldırıp şaşkın, biraz da eğlenen ifadedisiyle gardrobun yanında dikilen Will'e baktım. Kısaca odayı süzdüğümde küçük şeyin Will'in ayaklarının biraz yanında yerde paramparça durduğunu gördüm. Yenisini almayı not ederken yavaşça yatar pozisyondan kurtulup yatağın ucuna oturdum.

Dün gece aklımda en ince ayrıntısına kadar netti. Ona olan özlemimi fiziksel olarak dışa vuramadığım için biraz pişmandım. Hırçın saçları,  yumuşak dudakları, ve her şeyiyle bu mükemmel adama bu kadar yakınken dokunmamak o kadar zordu ki

"Şunu biraz daha devam ettirirsen,  seni yeraltına kaçırırım."

Ona sıkıysa yap temalı bakışımı ve çarpık gülüşümü yolladım. Resmen gel benimle oyna diyordum. O da mesajı almış olacak ki tehlikeli ve küstah gülüşü dudaklarını ele geçirirken bana doğru yaklaşmaya başladı.

İlk adımı yere değdiği anda gelen ses ile bakışlarım anında cama döndü. Minik çakıl taşları cama yavaş yavaş çarpıyordu. hemen kalkıp cama yaklaştım ve dışarıyı süzmeye başladım. Ne ağaçların yaprakları ne de herhangi bir şey hareket etmiyordu. Gölün suyu çarşaf gibiydi. Etrafta kimse de yoktu.

Bir adım sesi daha duyduğumda cama çarpan taşların hızı arttı. Yine de hala cama zarar verecek kadar güçlü değildi.

Will adım adım gelmeyi keserek iki saniyede yanımda bitti ve beni kolumdan tutup camdan uzaklaştırdı. Teni tenime değince doğal olarak ona baktım ama gözleri camdaydı. Gözlerim bakışlarını takip etti. Siyah gözleri odağımdan çıkınca duyabilmeye başladım.

The Princess Of The Hell    *Yunan Mitolojisi* Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin