~Elena~
Gecenin karanlığında yavaş yavaş ama dikkatli adımlarla yürüyordum. Sık sık etrafımı kontrol ediyor, melezler tarafından takip edilmediğimden emin oluyordum. Zeus kızının bu sefer de önüme çıkmasına izin veremezdim. Annem tarafından kesin bir dille uyarılmıştım, bu görevde en ufak hata yaparsam cezasını çok ağır çekecektim.
Sonunda hedefime ulaştığımda uçurum kenarında ben ve Zeus'un ağacı dışında hiçbir şey yoktu. Sırt çantamdan annemin bana verdiği kağıdı çıkardım ve motiflerin önünde durunca sesli bir şekilde okumaya başladım. Ben okudukça anneme ait motifler silikleşiyor, kalkanın gücünü kırıyordu. Tamamen kırdığına emin olduğumda ise tereddütle adımımı attım ve büyü işe yaradığı için hiç zarar görmeden kalkandan içeri girdim.
Çantamı geri açtım ve annemden aldığım 6 büyü torbası ve minik küreği çıkardım. Ağacın köklerine yakın yerler kazıyor ve torbaları gömüyordum. Eğer her şey olması gerektiği gibi giderse kampın çevresindeki kalkan, en fazla 2 güne yok olacaktı.
Annem bana görevden ilk bahsettiğinde tabiki hiç düşünmeden onaylamıştım. Benim işim buydu. Biz ebeveynlerimizin mutluluğu, namı ve gururu için yaşardık. Fakat yine de bunu niye yapmamı istediğini bilmeliydim. Ben acımasız biri değildim. Kalkan yok olduktan sonra yaşanması muhtemel can kayıplarının farkındaydım. Bu yüzden ona, sordum. Yüzyıllardır ilk defa onu sorguladım.
"Sofi ile konuştum ama o inatçı çocuğun kamptan ayrılmayacağını biliyorum. Büyük ihtimalle ona boş tehditler savurduğumu da anlamıştır ama onunla alakalı içime sinmeyen bir şey var. Zeus'a bakışlarından bile ondan ilgi ve sevgi beklediği belli ancak kimliğini belli edecek hiçbir şey yapmıyor. Biz de bunu onun yerine yapacağız. O çocuk ne kadar kötüyü oynamaya çalışsa bile damarlarında kahraman kanı taşıyor. İstediğimiz an geldiğinde hiç düşünmeden kendini kamp için feda edecektir. Hafızasını sildiğim için Zeus'tan korktuğumu düşünüyor. Eğer Zeus Sofi'nin annesini öldürerek ondan neler aldığımı bilse, evet, beni çok kötü şeyler bekleyebilirdi. Bu durumda ise Sofi'nin kendi kızı olduğunu öğrenince sadece tek gecelik olduğunu düşünecektir. Tüm ilgisini ona yükleyecek, her hareketini izleyecektir. Hatta Will ile ilgili birkaç çakıl taşından fazlasını yaparsa, eğlenebilirim bile. Onun gözünün kızın üzerinde olması, hepimizin gözünün kızın üzerinde olması demek. Böylece Sofi hiçkimsenin haberi olmadan bir şeyler karıştıramayacak."
Cevabıyla tatmin olduğum için malzemeleri vermesini istemiş ve hemen işe koyulmuştum. Annemi düşünürken 6 torbayı da gömmeyi bitirmiştim. Üzerimdeki büyü, tanrıların beni görmelerini engellediği için elimi kolumu sallaya sallaya ağaçtan uzaklaştım. Görünürde hiçbir fark yoktu. Ben çıktıktan sonra etrafındaki motifler de eski haline dönmüştü. Yüzüme yerleşen memnun gülümsemeyle odamın yolunu tuttum. Anneme yaptıklarımı anlattığımda yüzünü görmek için sabırsızlanıyordum.
~Sofi~
"Evet, hatta bir keresinde anneme havuzlu bir eve taşınalım diye yalvarmıştım."
"Ciddi olamazsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Princess Of The Hell *Yunan Mitolojisi*
FanfictionBen Sofi. Yeraltının prensesi, Hades'in kızıyım. Yani bir zamanlar öyleydim. Kimi kandırıyorum ki Hiç olmadım. Ben Sofi. Gökyüzünün prensesi, Zeus'un kızıyım. Yani öyle olmam gerekiyordu. Kimi kandırıyorum ki Hiç olamayacağım. Fantastik #1 Yunanmi...