Minik bir geçiş bölümüdür ve devamı kısa sürede gelecektir.
İyi okumalar..Karla kaplı yolda yürürken botlarımın çıkardığı ses ve izler, bu garip yerde şu ana kadar sadece benim bulunduğum fikrine kapılmamı sağlıyordu. Başka bir canlıdan ne bir ses ne de karla kaplı dümdüz örtüde bir iz vardı. Hava kapalı ve ılıktı. Buraya nerden geldiğimi hatırlamıyordum ama sanki kendi isteğimle yapmıştım çünkü arkamda tıka basa dolu bir sırt çantası ve üstümde beni her türlü soğuktan koruyacak kalınlıkta kıyafetler vardı.
"Kimse var mı!"
İlkel bir içgüdü ve yüksek sesle üçüncüye bağırdığımda cevap yine benden daha büyük bir sessizlikti. Yeraltından ne ara ve nasıl çıktığımı bilmediğimden ve 20 yıldır dünyayı görmediğimden bildiğim bir yer olsa bile bu patika, hiç tanıdık gelmiyordu.
Soluklanmak üzere bir ağaç gövdesinin dibini seçtiğimde çantayı açıp içinden elime geçen ilk şey olan kalın battaniyeyi katladım ve yere serip üstüne oturdum. Bacaklarımı da kendime çekerek otururken daha da büzüşmemi sağlayan şey aniden çıkan rüzgardı. Başımı dizlerime gömüp bitmesi için beklerken saniyeler sonra durulan havaya rağmen yine de başımı kaldırmadım.
Fakat tam o anda benim çıkardığım gibi kara basılınca çıkan o garip sesi duymam içimde ilkel bir rahatlama duygusu doğururken bir yandan da kötü niyetli olabilecek bu tehtidi savuşturmam gerektiğini biliyordum. Biraz uzağımdaki adım sesleri git gide yaklaşırken bir elimi başımı kaşıma bahanesiyle bacaklarımdan kurtardım ve cidden kaşıdıktan sonra eski yerine koymak yerine çantaya daldırdım ve elime herhangi bir sivri madde gelene kadar yavaş yavaş karıştırdım.
Sonunda işe yarayabileceğini düşündüğüm şeyi kaptım ama ne olduğunu söylemek güçtü. Bileğim ile onu saklarken adım sesleri dibimde durdu ve gizlice baktığım için gördüğüm ayaklar ile insan olduğu için biraz rahatladım çünkü belki aklımdaki onlarca sorudan birine yanıt verebilirdi.
Aramızdaki yok denecek kadar az mesafeyi de kapatmak için minik bir adım attığında tüm gücümle aniden bacaklarını yakaladım ve saniyeler içinde onu yere devirip kolumla boynuna baskı yapıp diğer elimle de çantadan kaptığım şeyi boğazına bastırdım. Bunu yaparken bacaklarım ile vücudunu sabit tutmaya çalışıyordum ama sadece çalışıyordum çünkü benden çok daha iriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Princess Of The Hell *Yunan Mitolojisi*
FanfictionBen Sofi. Yeraltının prensesi, Hades'in kızıyım. Yani bir zamanlar öyleydim. Kimi kandırıyorum ki Hiç olmadım. Ben Sofi. Gökyüzünün prensesi, Zeus'un kızıyım. Yani öyle olmam gerekiyordu. Kimi kandırıyorum ki Hiç olamayacağım. Fantastik #1 Yunanmi...