0.2 // Takipçi

422 55 158
                                    

İğrenç geçen iki dersten sonra kafamı sıramdan kaldırıp sınıfa baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İğrenç geçen iki dersten sonra kafamı sıramdan kaldırıp sınıfa baktım. Bu sene de, şu yeni gelen trençkotlu dışında, hiçbir heyecan yoktu. Sıramdan kalkarak Sam'in sınıfına gitmek üzere sınıftan çıktım. Hasta olduğum için bugün okula tek başına gelmişti ama bana söylediğine göre hiçbir sorun çıkmamıştı.

Sam'in sınıfına vardığımda iki kızın sınıfın önündeki konuşmalarına istemeden kulak misafiri olmuştum.

"Ah, evet! O kimdi öyle ya? O siyah saçlar, mavi gözler! Çok yakışıklı değil mi?" dedi sarışın olan. Kızıl saçlı hevesle başını sallayarak "Evet ya. Sanırım Sam'in ağabeyinin arkadaşı. Yoksa neden kurtarsın ki Sam'i? Ama ne yalan söyleyeyim. Sam'in yerinde olmak isterdim. O, gelip beni o salaklardan kurtarırdı falan. Ah... düşüncesi bile güzel." deyince kaşlarımı çatarak kızlara baktım. Hani hiçbir şey olmamıştı ve bu kızlar kimden bahsediyorlardı? Benny olmadığı aşikardı. Benin saçları siyah falan değil.

Arka sıralarda oturan Sam'in yanına giderek gülümsedim ve "Bana anlatmak istediğin bir şey var mı Sammy?" dedim. Şam başını okuduğu kitaptan kaldırarak yutkundu ve "Ne kadarını öğrendin?" dedi. Düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra sertçe "Büyük bir kısmını. Şimdi anlat." dedim.

Sam olayı anlatınca usulca küfrettim. Bırakmamalıydım işte onu yalnız. O salaklar tabi ki de benden intikam almak için Sam'i kullanırlar. Ama Sam'in anlattıklarına göre şu yeni gelen trençkotlu onu kurtarmış. Diğerleri olsa kıllarını kıpırdatmazlar ama o... belki de bu sene saldığından daha heyecanlı geçebilir.

***

Kantine varınca etrafa bakındım. Öğle arasına girmiştik ve herkes burada olmalıydı. Trençkotlu dahil.

En sonunda onu bulduğumda üç kişiyle birlikte yemek yediğini gördüm. İki tane sarı kafa ve bir tane de kızıl. Onların tanına giderek Castiel'in yanında durdum ve boğazımı temizledim. Dördü birden bana baktı ama benim bakışlarım bir noktada sabit kalmıştı. Onlar beydi öyle ya? Kızların anlattıkları kadar vardı. Bir insanın bu kadar güzel gözlere sahip olması normal miydi?

Hemen kendimi toparlayarak elimi mavi gözlüye uzattım ve "Dean Winchester." dedim. Mavili de benim gibi transtan çıkmış gibi kendini toparlayarak ayağa kalktı ve elimi sıktı. "Castiel Shurley."

Hafifçe kaşlarımı çatarak ona baktım. İsim bir yerden tanıdıktı ama neyse. Bahçeyi işaret ederek "Biraz konuşabilir miyiz?" dedim. Castiel başını salladı ve aralarında en büyük gibi gözüken sarışına dönerek "Ben gidiyorum. Evde görüşürüz, tamam?" dedi sorarcasına. Sarı başını sakladıktan sonra Castiel de ellerini trençkotunun cebine koyarak ilerlemeye başladı.

Ben de onun yanından ilerlerken düşünceler beynimi kemiriyordu. Evde görüşürüz derken? Sevgilisi miydi acaba? Yoktur canım öyle bir şey. İkisi de erkek bir kere. (Y/N : Okoso Doğum orkok bor koro.)

PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin