0.5 // Ondan Uzak Dur

308 49 73
                                    

Hızlı bir kahvaltıdan sonra evden çıkmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızlı bir kahvaltıdan sonra evden çıkmıştım. Ağabeyim Lucifer dün eve geç geldiği için hala uyuyordu. Dolayısıyla ben gene kulaklıklarıma kalmıştım.

Imagine Dragons'tan Demons çalarken okula varmıştım. Okulun avlusundaki köşede toplanmış olan kalabalığı görünce merak ederek oraya ilerledim. Gözlerimi oradan ayırmadan yürüdüğüm için birine çarpmıştım.

Çocuğun elindeki kahve ve telefon yeri boylarken aceleyle kulaklığımı çıkartıp telefonu almak için yere eğildim. Ama ne yazık ki çarptığım çocuk da eğilmişti. Bu yüzden kafalarımız birbirine çarpınca başını tutarak çocuğa baktım. "Çok özür dilerim." dedim ve telefonu alarak ona verdim. Ne klişe ama!

Çocukla aynı anda doğrulunca nihayet onu inceleme fırsatı buldum. Kumral ve hafif dalgalı saçlarının birkaç tutamı anlına düşüyordu, mavi gözleri çakmak çakmaktı ve gülümsüyordu.

Çocuk elini uzatarak "Mike Johnson." dedi. Uzattığı elini sıkarak "Castiel Shurley." dedim. Mike uzun uzun bana baktı. Elini de çekmedi. En sonunda aramızda oluşan sessizliği bozarak "Artık elimi alsam mı?" dedim. Mike irkilerek güldü ve elimi bıraktı.

Bakışlarımı yere indirince yere dökülmüş olan kahveyi gördüm. Ardından bakışlarım Mike'a gitti. Mavi tişörtü tamamen kahve olmuştu. "Mike. Ben tekrar özür dilerim. Üzerine kahve dökülmüş. Of ben gerçekten çok özür-"

Dudaklarımın üzerine konan parmaklarla sustum. Şaşkın bakışlarım kızgınlıkla hala dudağımın üzerindeki parmaklara döndü. Mike bunu fark edince elini çekti ve güldü. "Sakin ol biraz. Sıkıntı yok. Giyinme odasında yedek bir tişörtüm var onu giyerim."

Başımı salladım. "Şey, istersen sana yeni bir kahve alabilirim." Mike başını sallayıp gamzelerini çıkartarak gülümsedi. "Pekala. Dersin başlamasına daha otuz dakika var. Hadi gel, ben üzerimi değiştireyim. Sonra da kahve içeriz."

Mike bir anda kolumdan tutup beni okulun içindeki spor salonuna sürüklerken bense bu samimiyetin bir anda nereden geldiğini sorguluyordum. Yok ağzımı parmakla kapatmalar, yok koldan tutmalar...

Yavaşça kolumu Mike'tan kurtarıp onu öyle takip ettim. Ama bir sorun neden takip ediyorum? Spor salonunu merak ettiğim için. Huyum kurusun biraz fazla meraklıyım. Hatta küçükken bu merakım yüzünden arılarla dolu bir kovana elimi sokmuştum. Sonuçsa tam bir faciaydı.

Spor salonuna vardığımızda Mike'la erkeklerin giyinme odasına girdik. Mike cebinden dolabının anahtarını çıkartıp dolabını açmaya çalıştı. Dolap açılmayınca kaşlarımı çatarak sordum. "Ne oldu?"

Mike oflayarak "Bisikletimin anahtarını almışım ya. Dolabın anahtarı da evde kaldı." diyince "Eee? Bu kahveli halinle kalamazsın herhalde değil mi?" dedim. Mike oflayarak "Sorun değil ama ya. Alt tarafı bir gün yani nedir ki?" dedi ve gülümsedi.

PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin