1.2 // Neden Ben?

243 36 83
                                    

Anna kabul etmişti. Dün tüm gün boyunca onunla takılmıştım ve o da bugün benimle yemeğe çıkmayı kabul etmişti. Verdiği adrese vardığımda evi inceledim. Bembeyaz ve çok büyüktü. Kaç kişi kalıyorlardı bu evde Tanrı aşkına?

Evin kapısına varınca, ki bu biraz uzun sürmüştü çünkü çok büyük bir bahçeleri vardı, kapıya iki kere vurdum. Kapıyı açan kişiyle ise kafamdan vurulmuşa döndüm. Castiel? Çok güzel gözüküyordu. Gri bir eşofman altı ve siyah düz bir tişört bir insana nasıl bu kadar yakışabilirdi? Ayrıca o tişörtten belli olan kaslar yok muydu? Tanrım... Castiel "Dean. Senin burada ne işin var?" diyince kendime gelebildim.

Harika be diyecektim ben şimdi? Sizin evde kalan ve muhtemelen bir akrabalığın olan Anna'yla randevum var, mı diyecektim? Oldu başka? Ama bir şeyler söylemeliydim. Hele Castiel mavi gözlerindeki merakla başını yana eğmiş bana bakarken konuşmak zorunda hissediyordum. "C-cas? Ben şey için..." diyordum ki cümlem Anna tarafından bölündü. "Dean! Hoşgeldin. Şey seni kardeşlerimle tanıştırayım. Bu Castiel en küçük kardeşim." Anna Cas'i göstererek gülümsedi. Ah hadi ama! Şaka mı bu? Hoşlandığım çocuk yalan söylediğimi anlamasın diye daha kötüsünü yapıp ablasıyla mı çıkacaktım yemeğe?

Konuşmam gerektiğimi anladığımda "Evet şey. Biz tanışıyoruz zaten. Aynı sınıftayız." dedim ki ben bunu der demez Cas bana dönmüştü. Anna arkalarından gelen ve daha önce yanlarında gördüğüm iki kişiyi tanıtırken Cas'e bakmaya devam ettim. O da bana bakıyordu. Ama öyle bir bakıyordu ki kendimi öldürmek istedim. Bok vardı çünkü değil mi? Bok vardı da ben salak gibi Benny ile konuşurken kızın soyadını soramamıştım.

Anna benim bunu yapmak için birçok şeyimi verebileceğim şeyi yapıp Cas'in yanağını öptü ve "Saat 11 olmadan evde olurum. Micheal'a söyle endişelenmesinler." dedi ve koluma girdi. İkimiz de bebeğime doğru ilerledik. Anna ön koltuğa binince ben de sürücü koltuğuna oturdum.

Arabayı çalıştırırken Anna'ya baktım. Bu gece için iyi hazırlanmıştı. Beyaz elbisesinin içinde parlıyordu adeta. Ama bu haliyle bile bence Castiel o eski eşofman altı ve tişörtle daha güzeldi. Saçlarının dağınıklılığı, beni görünce gözlerinde oluşan şaşkınlık ve aralanan dudakları... Mükemmelin kelime olabilirdi öyle.

Anna boğazını temizleyip bana "Dean, iyi misin? Bir dakikadır sadece yola bakıyorsun da?" diyince arabayı çalıştırmadan öylece yolun ortasında durduğumuzu anladım. "Özür dilerim, dalmışım." dedim ve arabayı çalıştırdım. Yola çıkınca Anna gülümsedi ve "Sorun değil." dedi. Bense durduğumuz ilk kırmızı ışıkta ona baktım. Yola bakıyordu. Ve o an karar verdim. O koltukta oturup da gülen tek kişi Castiel olmalıydı...

***

Yemek yiyeceğimiz yere vardığımızda arabayı sakin bir yere park ettim. Şu anda Ellen'ın kafesinde Castiel'le hamburger yemek için neler vermezdim. Ama bir kere hata yapmıştım. Bunu sonuna kadar götürmek zorundaydım.

Anna'yla pek de kalabalık olmayan restorana girdik. Garsonlardan birisi yanımıza gelip bize masamızı gösterdi. İkimiz de masaya oturduğumuzda bize masayı gösteren garson "Siparişlerimizi alabilir miyim?" dedi. Anna dudaklarını büzüp bana baktıktan sonra "Ben tavuklu salata alabilirim." dedi. Bunun üzerine garson bana döndü. Ben de köfte ve patates sipariş ettim.

Garson yanımızdan ayrılınca Anna "Peeki. Ne hakkında konuşmak istersin?" dedi. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Arabamı nasıl buldun?" Anna bu soruya şaşırmıştı. "Umm. Beğendim. Yani, kötücül bir havası var." Gülümsedim. "Evet. Bebeğim harikadır."

"Castiel de beğenmişti ilk gördüğünde." dedim istemsizce. Anna gülümseyerek "Cassie ile bayağı yakınsınız sanırım?" dedi. Gözlerimi ondan kaçırarak "Yok, yani. Okula geldiği gün kardeşimi bir kaç zorbanın elinden kurtarmış da. Öyle tanıştık. Sonra aynı sınıfta olduğumuzu fark ettim falan. Ama... ne bileyim. Bence iyi arkadaşlar olabiliriz." dedim. "Bilirsin, o neredeyse harika biri. Nazik ve sevimli ve aynı zamanda cesur. Bazen gayet inatçı olabiliyor ama bence sorun değil. Bir de o kitaplar hakkında konuşması yok mu? Sonsuza kadar susmayacakmış gibi geliyor. Sırf merakımdan o bahsettiği kitabın birincisini alıp okumaya başladım."

PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin