*15 dakika geçmiş atayım dedim*
Aramadı. Bir kere bile. Arayacağım demişti. Belki şarjı bitmişti. Şarj aletleri vardı değil mi? Telefonu bozulmuştur. Başka telefon mu yok? Bu tür sorularla kendi kendimi bitirmiştim. Castiel beni neden aramıyordu ki? Acaba o kadınla mıydı? Onun da saçını başını yolarım he. Yok benim işim değilmiş. Orospu.
Bir anda telefonuma mesaj gelince heme açtım. Castiel miydi? Ne olmuştu? Castiel yazmıştı. Doğru tahmin!
Meleğim 🧥 : Annemleydim. Şimdi uçağa biniyorum. Muhtemelen yarın okulda olurum.
Annesi? Uçak? Ne demek yarın? Yarına kadar beklemek istemiyorum ben. Onu hemen şimdi yanımda istiyorum. Nerede bu adam? Ofladım ve yatağımda yuvarlandım. İlgisizlikten ölecektim be. Sam şu yeni arkadaşıyla takılıyordu durmadan, Cas yoktu.
Telefonumu yine eline aldım ve Instagram'a girdim. Sevgilimi stalklayayım değil mi? Eğlenirim azıcık. Castiel'in profilini açtım.
@castiley01
Çoğu fotoğrafı katıldığı LGBT+ yürüyüşlerindendi. Kardeşi Balthazar'la saçma sapan fotoğrafları da vardı. Bir insanın ifşası bile neden bu kadar iyi çıkar ki? O sırada Castiel'in bir gönderiye etiketlendiğini fark ettim.
Gönderiye girdiğimde sinirin tepeme kadar ulaştığını hissedebiliyordum. Bu neydi şimdi? Castiel bana neden yalan söylemişti? Yani başka bir yerde olması konusunda değil, annesi konusunda. Biz beyefendi üzgün diye, kendini toparlayabilsin diye yalnız bırakalım; beyefendi hemen kızların yanına koşsun.
Castiel ve iki kız denizin kenarında, parkta oynarkenki fotoğraflarını ve vapurda çekişmiş fotoğraflarını atmıştı. Castiel de gayet mutlu gözüküyordu. Telefonumu kapattım. Bu neydi şimdi? Benden uzaklaşmak falan mı istemişti? İlk günlerden sıkmış mıydım çocuğu? Hayır ya, niye suçu kendimde arıyorum ki? Bana arayacağım diyip aramayan o. Hatta annemleyim diye yalan söyleyen de o. İçim içimi kemirirken uyumaya çalıştım. Yarın çok uzun bir gün olacaktı.
***
İlk derse gelmedi. Geleceğim demişti ama. Ben de o yanımda olmayınca dersi dinleyememiştim zaten. Çılgın Abaddon da konuşmuştu boş boş. Yok yerel tarih bilmem ne. Teneffüs zili çaldığına daha önce hiç bu kadar sevinmemiştim.
Benny yanıma gelip gene o kızı anlatırken ne onunla dalga geçebiliyordum ne de dinleyebiliyordum. Aklım Castiel'deydi. Castiel kapıda belirince kimseyi umursamadan, ona olan kızgınlığımı unutup ona doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Özlemişim... Castiel de bunu bekliyormuş gibi sıkıca sarıldı bana. Kokumu içine çektiğini hissedebiliyordum. Ah tamam işte, burası çok huzurluydu. Burada kalmak istiyorum. Ama aklıma olanlar ve gördüklerim geldi. İstemesem de Castiel'den ayrıldım.
Soğuk bir şekilde "Konuşmamız lazım." dedi. Kaşlarını çattı. "Tamam papatyam. Konuşalım." Ah be adam, papatyam deme işte içimdeki tüm sinir uçuyor. Benim sana kızgın kalmam lazım. Castiel çantasını sıraya bıraktı ve beraber sınıftan çıktık.
Onu kolundan tutup sürüklüyordum. Bahçeye çıktığımızda onu bir ağacın altına çektin ve sağlam bir tokat attım. Ama çıkan ses canımı acıtmıştı. Çok mu sert vurmuştum ya? Sanırım gerçekten sert bir tokattı çünkü Cas dengesini zar zor sağladı. Pişman olmuştum. Yani tokata gerek yoktu bence. Cas bana şaşkınlıkla baktı.
"Dean? Neler oluyor anlatır mısın artık? Bu da neydi!" Hala sinirli kalmaya çalışarak işaret parmağımı ona doğrulttum ve "Bu söylediğin yalan içindi Cas. Annesiyleymiş. Annen sevgiline yalan söyleyip ülke değiştirdiğini ve iki kızla gününü gün ettiğini biliyor mu?" dedim. Evet, sinirliyim.
Tamam beklediğim tepki kesinlikle bu değildi. Yani yalanı ortaya çıkan biri böyle davranmazdı. Meleğimin boş boş bakan gözleri canımı yakıyordu. Öpmeye asla doyamacağım alt dudağı titremeye başlamıştı. Ağlayacak mıydı? Hayır, hayır. Benim karşında ağlamasın. Lütfen. Çok mu ileri gittim? Ağlama.
Meleğim omzunu silkti. "Bilmiyorum Dean annemin nasıl bir tepki verdiğini. Benim annem öldü. Mezarı Türkiye'de olduğu için oradaydım. Günümü gün ettiğim de yoktu. Kızların beni teselli etme anlayışı bu. Seni aramama kısmına gelirsek, haklısın... özür dilerim. Eğer bekleseydin anlatacaktım ama..." Sesi titriyordu. Lanet olsun sesinin titremesinden nefret ediyorum, özellikle de bu benim yüzümdense. Ama daha çok nefret ettiğim bir şey varsa o da Castiel'in ağlama sebebi olmamdı. İki dakika beklesen ölürsün değil mi gerizekalı?
Hemen ona sarıldım. Karşılık vermedi. Ben olsam ben de vermezdim. Gerizekalıyım çünkü. Ama affedilmek istiyorum, aramızın yine bozulmasını istemiyorum. Castiel'in boynuna ufak öpücükler bırakıp "Lanet olsun, Cas. Özür dilerim. Özür dilerim bebeğim. Biliyorsun ben biraz... yani gereğinden fazla kıs-kıskanç olabiliyorum ve ben öyle görünce bir anda..." diyordum aldığım kısık nefeslerin arasından.
Cas nihayet kollarını belime sardı. Saçlarımı öpüp beni huzurun kollarına bırakırken "Sorun değil papatyam. Bilmiyordun." dedi. Bana karşı bu kadar iyi olma be adam. Hak etmiyorum. "Hayır büyük bir sorun! Dinlemeyi beceremeyen pisliğin tekiyim." dedim. Cas benden ayrıldı ve ellerini yanaklarıma koydu. Meleğim gülümsedi. "Hayır Dean. Sen bir pislik değilsin. Sen benim papatyamsın." Senin papatyan olmaktan gurur duyuyorum Cas.
Burnumu çektim. Cas bir anda muhtemelen okulda olduğumuzu unutarak dudaklarımla dudaklarını birleştirdi. İşte ben de bunu bekliyordum. Özür dilerim meleğim. Bana karşılık verdi. Affetti beni.
Ayrıldığımızda yanaklarımı okşayıp gözyaşlarımı yanağımdan sildi ve hala titreyen sesiyle konuştu. "Dean biliyor musun? Annem de beni papatyam diye severdi." Ona daha da sıkı sarıldım. Kesinlikle beni bu kadar güzel seven bir adamı hak edecek ne yapmıştım bilmiyorum ama iyi ki de yapmışım.
Castiel bana sevgi ve huzur getiriyordu. Tam da ihtiyacım olan şeyleri. Ona aşıktım. Bu kesindi. Hiçbir şeyin bizi ayırmasına izin vermeyecektim. Ne benim saçma kuruntularımın ne de başka insanların. Castiel burnunu çekerek benden ayrıldı ve "Yeter artık ağladığımız. Kaç gündür sulu göz oldum zaten." dedi. Gülümsüyordu.
Elimle yanağını okşadım. "Kaç gündür seni sulu göz yapacak kadar ağlatan neydi meleğim?" Castiel yanağındaki elimin avcunu öptü ve "Boş ver. Saçma sapan şeyler. Senden ve benden, bizden, daha kıymetli değil." dedi. Tamam, öyle olsun. Anlatma bakalım. İllaki bir gün bana da açılırdı değil mi?
'Ello!
Evet evet. Kısa oldu biraz farkındayım. Bu bölümlük hoşgörün lütfen. Çünkü nedense şu son günlerde konu Dean bölümü yazmaya gelince saçmalıyorum, yazamıyorum. Ha bu arada küçük minicik bir duyuru, öbür bölümler Sabriel. Yeeey. Yani sonraki bölüm Gabriel'den. Ben şimdiden uyarımı yapayım da. Ha bu arada Spoiler Alert : Sabriel düşündüğünüzden de önemli bir ship bu kitap serisi için.
Sizi seviyorum.İsteyenler buradan
•I'm Your Son'a
•Babysitting'e
•Bir Shipper'a Alınabilecek En İyi Hediye'ye
•Rhonela'nın Kehanetine
•Treat You Better'auçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️🌈

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.