Okuluma girmeden önce Sam'i görmek için onların liseye girmiştim. İki haftadır görmüyordum çocuğu, özlemiştim. Hem şu hiçbir şey hatırlayamadığım geceden aklımda kalan tek şey Güneş'in dedikleriydi. Top artık onda olsun değil mi? Ben yetirince sıkıldım.
Sam'in sınıfının oraya vardığımda sınıfa göz gezdirdim. Sam yine arka köşede oturmuş ve kitabına gömülmüştü. Kapının pervazına yaslanıp beni fark etmesini bekledim. En sonunda Sam kaşlarını çattı ve başını kaldırıp bana baktı. Ona gülümsedim. O da hemen kitabını kapatıp yanıma geldi ve kollarını boynuma doladı.
Şaşkınlıkla Sam'in boynuma gömmekten göremediğim yüzündense saçlarına baktım. Ben de yavaşça ona sarıldım. Gülümsememe engel olamıyordum. Onun da beni özlediğini bilmek güzeldi. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyordum ama ayrılmamız ve konuşmamız gerektiğini fark ettim. Sam'i tutmayı bırakmayarak ayrıldım ondan ve "Sammy? Bu kadar özleyeceğini bilseydim daha önce gelirdim." dedim işi şakaya vurarak. Eğer vurmazsam duygularım ortaya çıkardı çünkü.
Sam beni şaşırtarak "Deli misin sen? Tabi ki de özledim. Günlerim sensiz bomboş geçti." dedi. Gözleri parlıyordu. Gülümsedim. "Jess'le değil miydiniz?" Sam nefesini verip "O konuda... Biz artık birlikte değiliz." dedi. Onu bırakıp şaşkınlıkla "Nasıl yani? En son sarmaş dolaştınız. Ne oldu da ayrıldınız?" dedim. Mutlu olduğum belli olmuyordur değil mi?
Sam gözlerini kaçırıp "Çünkü başka birinden hoşlanıyorum." dedi. Boş boş ona baktım. Başka biri? Şansımı sikeyim. Jess gitti başka biri mi geliyor? Sam gülümseyerek "Başka bir erkek." dedi. Kaşlarımı çattım. "Sen heteroseksüel değil miydin en son?" Sam omzunu silkip "Ben öyle bir şey dememiştim Gabe. Ben panseksüelim." dedi. Ha öyleli. Şansım artmış gibi hissediyorum.
Dudağımı büzüp "Tanıyor muyum bari?" dedim. Sam bana en güzel bitch face'ini sunup "Evet Gabe tanıyorsun." dedi sinirle. Gülüp "Hey sakin ol. Bir şey demedim." dedim. Sam ufak bir gülümsemeyle bana baktı. Ne oluyor ya? Ben bu bakışı sevdim. Sam kendine gelerek "Bugün okuldan sonra bir şeyler yaparız değil mi?" dedi. Bu duruş, bu ton... Sen benim taktiğimi bana mı kullanıyorsun Sam?
Saçmalama Gabriel. Çocuk başka biri var dedi. Başımı sallayıp elimi enseme attım ve "Charlie de geliyor mu? Yani gelirse iyi olur." dedim. Sam gülümseyip bana baktı ve "Charlie meşgul. Sadece ikimiz." dedi. Tamam kalbim sakin ol. Ben bu Sam'e bayıldım.
***
Hayatımın en güzel öğleden sonrasıydı. Sam'le ilk önce tanıştığımız gölün oraya gitmiş ve sadece kuşları falan izlemiştik. Tamam ben genellikle Sam'i izlemiştim ama fark etmemişti. İşimi iyi yapardım ben.
Akşam çöktüğünde bizimkilere geç kalacağıma dair mesaj attım. Sam'le kalmak istiyordum. Aramızda Jess ya da Charlie olmayınca daha iyi eğleniyorduk sanki. Bakın yanlış anlaşılmasın, Charlie'ye bayılıyorum ama Sam'le yalnız kalmanın tadı bambaşka oluyor.
Sam'in evinin oraya geldiğimizde Sam bana dönüp "İçeriye gelip ağabeyimle tanışmak falan ister misin? O da seni merak ediyor da." dedi. Gülümsedim. Ağabeyine benden mi bahsetmişti? E tabi kaç aydır arkadaştık. Omzumu silkip "Saat geç oldu aslında." dedim. Sam'in yüzünün düştüğünü görünce de telaşla "Ama isterseniz yarın bize kahvaltıya gelebilirsiniz. Hem sen de küçük kardeşimle tanışırsın. İyi anlaşacağınıza eminim." dedim. Sam gülümseyerek "Olur sanırım." dedi.
Sam çantasının ön gözünü açıp anahtarını aradı. Bir dakikanın ardından oflayıp telefonunu çıkarttı. Yanına giderek "Hey. Bir sorun mu var?" dedim. Sam başını sallayarak "Evet. Anahtarımı evde unutmuşum." dedi ve bir numarayı tuşladı. Yanında kalacaktım tabi ki de. Eve girdiğini görene kadar gidemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanficPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.