Kapımızın hayvan gibi çalınmasıyla uyandım. Saat kaçtı be? 04.37. Ofladım. Bu saatte kim geldi ya? Bir anda gelenin Lucifer ya da Benny olabileceğini fark ettim. Gecenin bu saatinde başka kim gelebilirdi ki?
Yatağımdan çıkarak kapıya koştum. Kapıyı açtığımda nefes nefeseydim. Ama beklediğim kişilerden biri değildi kapıdaki. Cas yanlış iliklediği gömleği ve saçma sırıtışıyla kapımdaydı. "Selam bebek, bu gece boş musun?" Kaşlarımı çatarak sevgilime baktım. Ne olmuştu be buna? Sevgilimden buram buram burnuma gelen içki kokusu sorumu cevaplanmıştı.
Cas bana doğru bir adım atmaya çalışınca dengesini sağlayamadı ve yere düştü. Ben de onu tutamamıştım. Bu herif göründüğünden daha ağırdı. Cas'in yanına çökerek onu bir daha kaldırmaya çalıştım. O sırada kendi kendine konuşuyordu. "Maymunlar çok özel hayvanlar Dean. Ama insanlar onları makyaj malzemelerini denemek için kullanıyor. Demek istediğim, rujlar senin için ne kadar önemli Dean?" Gözlerimi devirdim. Cas her sarhoş olduğunda böyle olacaksa işim vardı.
Cas beni durdurdu ve "Dean bir şey soracağım." dedi. Durdum. Yorulmuştum zaten. "Ne soracaksın?" dedim. Castiel dudaklarını büzüp "Sence hangisi? Novak mı Shurley mi? Sana göre karar vereceğim." dedi. Bunlar soyadı mıydı? Evet soyadıydı. Kaşlarımı çatıp "Ben sanırım Winchester'ı seçeceğim." dedim. Cas hayalkırıklığıyla bana bakıp "Ne yani? Biz evlenince soyadını değiştirmeyecek misin?" dedi.
Ne?
Ne dedi bu?
Biz... evlenince...Gülümsememi tutamadım. Cas benimle evlenmeyi düşünüyordu. Sevdiğim adam beni benimle evlenecek kadar seviyordu. Bir anda gözlerimin önünde bir fotoğraf belirdi. İkimiz de çok şık takımlar giymiştik. Etrafımızdaki masaların üzerindeki vazolarda papatyalar ve yaseminler vardı. Cas beni elimden kavramış elimi tutmuştu. Dans ediyorduk. Bunun hayali bile beni bu denli heyecanlandırırken kim bilir gerçek olursa ne yapacaktım?
Cas başını omzuma yaslayıp "Burada mı kalsak? Bak burası çok güzel." dedi. Ona sarıldım. Cas bana daha da yaklaşıp "Özür dilerim. Dean sana yalan söylediğim için özür dilerim. Türkiye'den döndüğüm gün sana anlatmalıydım. Özür dilerim." dedi. Cas'in saçlarını okşayıp "Ne anlatacaktın ki meleğim?" dedim.
Cas titreyerek, şu an bir yavru kedi gibiydi, "Bir kadın gelmişti. Yaklaşık iki hafta önce. Hatırlıyor musun?" dedi. Başımı salladım. Devam etti o da. "O... bana benim Shurley ailesine evlatlık verildiğimi söyledi. Ben bu bilgiyi kendi içimde hazmedebilirim zannettim, yapabilirim sandım. Yanılmışım."
"Şimdi bunu senin kollarında anlatınca sanki çok küçük bir sorunmuş gibi geliyor. Ama o an değildi. Ben de kendi kabuğuma çekildim. Senin yanında üzülüp seni de üzmek istemedim. Ama ihtiyacım olan sendin Dean. Her zaman sendin. Başka biri değil..." Kaşlarımı çattım. Başka biri? Cas anlatmaya devam edince sorularımı başka bir zaman sormak üzere rafa kaldırdım.
"Bu akşam da Micheal geldi ve onun dışındaki tüm kardeşlerimin de benim gibi evlatlık olduğunu söyledi. Şaka gibi ya. Kurma aile." Cas'in saçlarını öptüm. Bunlar kolay şeyler değildi. "Keşke ilk başta bana gelseydin meleğim." dedim sessizce. Cas omzunu silkti. "Keşke..." Cas kollarımdan çıkıp bana baktı ve pişmanlıkla "Ama bak özür dilerim. Aramıza yalan soktuğum için özür dilerim. Sen bana karşı her zaman dürüsttün ama ben aynı senin gibi olamadım. Özür dilerim." dedi.
Kalbim acıdı. Ona en başından beri yalan söyleyen bendim oysa ki. Anna konusunda, ağabeyi konusunda, onun bana aşık olduğunu söylediği gece olanlar hakkında, bazı geceler çıkıp yaralarla gelmem konusunda... Dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Özür dileme meleğim." Cas bu küçük öpücük ona yeterli gelmemiş gibi dudaklarımla dudaklarını birleştirdi gene.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.