Timeskip : 2 hafta
"Mesela şu an üzerinde ne var?" Gadreel ve boş soruları... Gözlerimi devirdim ve telefonumu kulağımla omzumun arasına sıkıştırıp "Çok büyük bir baskı var. Hani üniversite sınavlarına az kaldı ya. En azından bu dönemki sınavlar bitti de büyük sınava eşşek gibi çalışabiliyorum Gad. Sen de denemelisin." dedim ve çantamın içinden kulağımı bulmaya çalıştım.
Gadreel gülerek "Ben de aynısını yapıyorum kardeşim. Ama benim babam biraz fazla eserekli, biliyorsun." dedi. Gülerek "Bilmez miyim? Metatron Marcen. Gerçekten kaç yıldır babalarımız aynı yerde çalışıyormuş ama biz hiç tanışamamışız." dedi. Gadreel boş boş konuşmaya devam ederken kulaklığımı buldum. Zaferle gülümserken başımı kaldırdım ki böyle olunca da telefonum düşmüştü.
Aceleyle onu aldım ve kulaklığımı takıp Gad'la konuşmaya devam ettim. "Gad, ben şimdi kapatıyorum. Eve gideceğim." Gad homurdanıp "Tamam. Bak baban burada benim babamla oturmuş manyaklar gibi çalışıyor. Canım sıkıldı. Hem hafta sonu beraber badminton oynayacağız unutma. Meg'i ve sevgilini de getir." dedi. Gülüp "O ikisi yan yanayken nükleer bomba gibi oluyorlar ama sen bilirsin." dedim. En sonunda Gad'la vedalaşıp telefonu kapattım.
Islık çala çala okuldan çıkmıştım. Bisikletimin kilidini açarken etrafıma üç tane adam gelmişti. Sakin kalmaya çalışarak adamlara baktım ve "Beyler? Çıkacağım da izin verir misiniz?" dedim. En yakınımda olan pis pis gülüp "Zannetmiyorum." dedi. Başımın arkasına bir darbe almadan önceyse duyduğum son sözler bu olmuştu.
***
Çam yarması gibi olan iki adamın beni kollarımdan sıkıca tutup küçük, boş ve karanlık bir odaya atmasını hayal meyal hatırlıyordum aslında. Esas ayılmam bileğimdeki korkunç acıyla olmuştu. Adamlar beni fırlatınca bileğimi burkmuştum anlaşılan.
Bileğimi ovarak rahatlatmaya çalıştım. Acıdan gözlerim yanıyordu. İçimden dua ettim. Ağabeyimin geri dönmemiş olması için, bunlar saçma bir şaka olması için, sağ salim sevgilime ulaşabilmek için... İşe yaramıyordu. Bu dualarım aksine bana geçmişi hatırlatıyordu.
***
23. 04. 2015 / Londra
"Sana inanamıyorum ya. O sen miydin? Haberlerde izlediğimiz psikopat?" Lucifer başını eğip bana baktı. Gözlerim yanıyordu. Ağabeyimin böyle bir canavara dönüşmüş olmasını kabul edemiyordum.
Lucifer "Cassie..." diyince onu durdurdum. Gülerek "Şimdiki bahaneni de tahmin edebilir miyim? Neydi? Annemizin ölümü seni yıprattı. Değil mi?" dedim. Gabriel bana yaklaşınca onu durdurdum ve sinirle Lucifer'ın üzerine yürüdüm.
"Annemizin ölümü hepimizi üzdü göt herif! Ama biz senin gibi hıncımızı insanların hayatlarından çıkartmıyoruz! Atlatmaya çalışıyoruz." Lucifer telaşla "Hayır Cassie. Ben..." derken sinirle güldüm ve "Sen? Sen ne? Az kalsın Anna'yı alacaklardı! Tek kız kardeşimizi! Senin saçma sapan işlerin yüzünden o ölebilirdi!" diye bağırdım. Keşke Ariel yanında olsaydı.
Kabullenmek istemiyordum. En sevdiğim ağabeyimin böyle bir iş yaptığına inanmak istemiyordum. Ya bize onun yüzünden zarar gelseydi, ya ona zarar gelseydi? Annem görse kim bilir ne derdi? Annemin düşüncesiyle gözlerim doldu.
Hemen gözlerimi silip Lucifer'a bakmadan "Seni bundan nasıl kurtaracağız?" dedim. Lucifer başını umutsuz bir şekilde sallayıp "Bu bataklıktan kurtulmanın tek yolu ölüm Cassie. Ben buna mecburum." dedi. Başımı şiddetle iki yana salladım. On dört yaşında olmam umurumda değildi. Tek istediğim ağabeyimi kurtarmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
Fiksi PenggemarPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.