Medya : Per. Fec. Tion.
Timeskip: 8 gün
Sabahleyin kahvaltıdan sonra ailecek kiliseye gitmemiz ve eve döndükten sonra benim tüm gün ders çalışıp test çözmemle geçen bir Pazar günü ve Dean'le geçen bir hafta sonunda Amerika'ya geleli iki hafta olmuştu. Yani Dean'le tanışalı da iki hafta olmuştu.
Bu iki haftada heyecanlı ve aksiyonlu sayılabilecek tek şey Anna ve Dean'in randevusuydu. Tabi Anna onun sabahında bize olanları anlatırken bana bakıp imalı imalı Dean'in iyi bir olduğunu ama onun tipi olmadığını söylemişti. Beni korkutan da buydu zaten. Ben daha yeni yeni anlamışken Dean'den hoşlandığımı acaba Anna da mı anlamıştı? O zaman neden kızgın değildi ki?
Çantamı sırtıma alarak evden çıktım bunları düşünürken. Son bir haftadır okula bisikletimle gidip geliyordum. Hem hız yaparken yüzüme çarpan rüzgarı hem de bazen yere gölgesi düşen kuşlarla yarışmayı çok seviyordum.
Yine aynı amaçla garaja yöneldiğimde evin önünden gelen korna sesiyle sesin kaynağına baktım. Siyah İmpala evin önünde durmuştu. Arabanın içinden Dean çıkıp da bana gülümseyince ben de ona gülümsedim. Ona doğru ilerleyerek "Dean. Senin burada ne işin var? Sam nerede?" dedim.
Dean omzunu silkerek "Seni görmek istedim. Yani! Yani o anlamda değil. Yani şey, of. Ben, Sammy bugün okula arkadaşıyla gidecekmiş. Ben de tek gitmek istemedim. Seninle gidebiliriz diye düşündüm. Tabi senin için de uygunsa?" dedi. Dean şu son zamanlarda benim yanımdayken hep sözcükleri birbirine karıştırıyor ve saçmalıyordu.
"Gidebiliriz, tabi." dedim gülümseyerek. Benim gülümsememle Dean de gülümsedi. "Tamam, atla o zaman." dedi ve arabasına bindi. Ben de arabaya binerken Dean'e "Dean, bisikletin var mı senin?" dedim. Dean arabayı yola sokarken "Motorum var. Ne oldu ki?" dedi. "Peki bir arkadaşından ödünç alabileceğin bir bisiklet var mı?" dedim, aklımda bir şeyler vardı ve tüm olay Dean'in söyleyeceklerine bağlıydı.
Dean "Sammy'nin bisikleti var. Neden sordun artık söyleyecek misin?" diyince gülümsedim ve "Bir ara da okula bisikletle gidelim." dedim. Dean yalandan hüzünlü bir sesle dudaklarını büzerek "Bebeğim senin için yeterince iyi değil mi Cas?" dedi. Onun oyununa uyarak elimi koltukta ve arabanın kapısında gezdirerek "Ah, hayır. Aksine o kadar muhteşem ki benim için. Ona layık değilim." dedim.
Dean bu sözlerimden sonra ağzında bir şeyler geveledi, duymamıştım. Başımı hafifçe yana eğerek "Affedersin, ne dediğini duyamadım?" dedim. Dean anında kızarırken "Bir şey demedim Cas!" dedi. "S-sadece şarkı falan mırıldanıyordum." Dudaklarımı büzerek "Tamam." dedim ve bir süre camdan dışarıyı izledim.
Dean tam "Cas." dediği sırada telefonuma mesaj geldi. İşaret parmağımla bir dakika isteyip mesajı açtım.
The Marvel Bunch
My Angel 🕊 : Unutulduk.
My Sun 🌞 : Unutulduk.
My Angel 🕊 : Kurutulmuş güller gibi.
My Sun 🌞 : Yosun tutmuş duvarlara yazılmış günler gibi.
*Siz şarkıya girmeden sizi susturmalıyım sanırım.
My Angel 🕊 : Kardeşim görüyor musun? Cas yaşıyormuş! Biz seni öldü zannediyorduk Cassie-Cas.
*Alt tarafı bir hafta yazmadım Melek abartma.
My Sun 🌞 : İkizime katılıyorum Cassie-Cas. Sevgilim bile beni her gün Skype'tan arıyor. Sen neden yapamıyorsun bunu?
My Angel 🕊 : Güya 10 yıllık arkadaşımız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.