2.1 // Öpücük

274 32 120
                                    

Selamünhelö, öncelikle farkındayım. İlk defa bölümden önce not koyuyorum ama bu önemli. Bu bölüm, önceki bölüm iyice abartıp yaklaşık 200 yorum yapan ve bölümün erken gelmesini sağlayan deansdaisy 'e ithaf edilmiştir.

Yatağımda yan dönüp dudaklarımı büzdüm ve hayal kırıklılığıyla, ah bir de sinirle tabi, telefonuma baktım. Gece saat bir olacaktı neredeyse, gün bitmişti. Ama Dean beni aramamıştı. Gerizekalı! Niye aramadı ki? Ben mi aramalıydım? Ben niye arayayım ki? O kadar mesaj attım. Belki görmemiştir. İnledim ve yüzümü yastığıma gömdüm. Gerçekten bir sürü mesaj atmıştım :

Cas : Dean, selam! Bugün konuşacaktık ya hani sen zamanı ve yeri daha söylemedin; o yüzden yazayım dedim.

Cas : Dean, yine merhaba. Saat 17.00 oldu ve sanırım sen aramayacaksın.

Cas : Yine ben evet. Saat 20.00 oldu ama hala aramanı bekliyorum. Çok saçma değil mi?

Cas : Ah, şu an aklıma geldi. Eğer vazgeçtiysen benimle konuşmaktan sorun değil yani.

Cas : Sanırım, bilmiyorum. Muhtemelen.

Cas : Gün neredeyse bitecek Dean. İyi geceler.

Bir anda telefonuma gelen bildirimle başımı yastığımdan çektim ve telefonumu elime aldım. Ondan mıydı acaba? Zeus bu anlamsız bulduğu heyecanıma bakındıktan sonra bana arkasını döndü ve uyumaya devam etti. Aman! Kedi sen de, aşktan ne anlayacaksın ki sen? Bildirimlerden son geleni bulduğumda gülümsedim. Ondandı.

Dee Bee 🐝 : Cas, selam. Uyuyor musun bilmiyorum ama bu mesajı görünce lütfen bana kızma. Bugün konuşacaktık, biliyorum. Ama bazı ufak sorunlar çıktı.

Sorununu s*keyim Dean. Hemen mesajlardan çıktım ve Dean'i aradım. Ne sorunu olmuştu? İyi miydi? Kalbim hızla atarken onun sesini duydum kulaklarımda. Titrek bir şekilde "Cas?" dedi.

Nefesimi vererek "Dean. Sen bugün aramayınca ben endişelendim. Ayrıca sorun falan dedin. Kötü bir şey yok değil mi?" dedim. Dean öksürdü ve kısık bir sesle küfrettikten sonra "Çok acıyor." dedi. Duyulmadığını zannediyor olmalıydı. Endişeyle "Ne acıyor? Dean! İyi misin sen?" dedim. Kalbim yerimden çıkacak gibiydi. Ona bir şey olursa dayanabileceğimi zannetmiyordum.

"Ne-ne acıyor? Ben bir şey demedim Cas, bir şey yok. Sakin ol. Evdeyim, iyiyim." O durumu kurtarmaya çalışırken ben çoktan aşağıya doğru koşar adımlarla inmiş, askılıktan trençkotumu almış ve bisikletime atlamıştım bile. Pijamalıydım ama umrumda değildi. Telefonu Dean'in suratına kapatarak cebime attım ve daha önce sürmediğim bir hızla Dean'in oturduğu eve sürmeye başladım. Evin adresini nereden biliyorsun diye sormayın, arkadaş kurbanıyım. Bir gün Güneş ve Melek beni, Dean'i evine kadar takip etmeye ikna etmişlerdi ve sonuç...

Eve vardığımda bisikletimden atlayarak indim, bisikletimin düşmesini umursayacak kadar bile düşünemiyordum. Şu an benim önceliğim Dean'di. Açık kalmış olan kapıdan girdim ve Dean'in odasını aramaya başladım. Bir odadan zayıf bir "Cas?" sesi duyunca hemen o odaya daldım.

Dean şaşkınlık ve küçük bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Yatağındaydı ve yorganı karnına kadar çekmiş, doğrulmuştu. Endişeyle solgunlaşmış olan, ya da tek ışık kaynağımız gece lambası olduğundan bana soluk geliyordu, yüzünü kavradım ve yanına oturdum. "İyi misin?" dedim.

Dean gülümseyip "İyiyim ben Cas. Bir şeyim yok." dedi ama inanmamıştım. "Dean, çok acıyor dedin. Ne oldu?" Dean gözlerini kaçırdı ve "Önemli bir şey değil. Sadece yolda gidiyordum ve ayyaşın teki paramı istedi ben de vermeyince aramızda ufak bir çatışma oldu. O sırada... adamın bıçağından ufak bir sıyrık almış olabilirim." diyince  korkuyla ona baktım. Salak ben ya! Bir de neler düşünmüştüm. Adam canının derdindeyken ben ona sövmüştüm.

PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin