Timeskip : 1 hafta
Zar zor gözlerimi araladım. Tavandaki bulutlar bana yerimi söylemişti. Odamdaydım. Vücudumu hareket ettirmeye çalıştım. Göğsümü ve sırtımı kaplayan sargıyı hissedebiliyordum. Doğrulmak istediğimde elimde bir şey hissettim.
Sol elimin olduğu yere baktığımda elime yaslanmış, yere oturmuş ve uyuyan Meg'i gördüm. Saçları karman çorman olmuştu. Onu uyandırmak istemiyordum ama susamıştım. Dudaklarımı ıslatarak öbür elimle tersimde kalmasına rağmen komodinimin üzerindeki su dolu bardağa ulaşmaya çalıştım.
Ama kolumu uzatınca canım yanmıştı ve istemeden de olsa inlemiştim. Bununla Meg sıçrayarak uyandı. Onun uyandığını görünce "Özür dilerim. Ben sadece suyu-" diyordum ki Meg bana sarıldı. Ben de yavaşça ellerimi sırtına koydum. Fazlasına gücüm yetmiyordu zaten. "Hey, sen iyi misin?"
Meg benden ayrılıp "Sen uyandın ya. Daha iyiyim." dedi ve gülümsedi. "Nasıl hissediyorsun?" Kuruyan boğazımı zorlayarak "Yorgun." dedim. Meg başını salladı ve doğrulmama yardım etti. Ardından da bardağı bana uzattı. Suyu kana kana içtikten sonra Meg bir bardak daha doldurdu bana. Yine içtim. Şimdi daha iyi gibiydim. Başımın ağrısı geçmişti.
Meg bana bakıp "En son neler olduğunu hatırlıyor musun?" dedi. Yüzüm düştü, sanki daha fazla düşebilirmiş gibi. "Mike'la birlikte bir odadaydık. Sonra onu dövmek için götürdüler. Yaklaşık bir saat sonra da Dean geldi. Ve ağabeyimi gördüm. Sonrası yok." Meg başını sallayıp "Tamam, her şeyi hatırlıyorsun. Mike konusundaysa, seni kaçıran kişi Mike'tı Cas. Sen ondan şüphelenme aksine ona sempati duy diye böyle bir oyun kurmuş kendince." dedi.
Başımı salladım. Doğru olmayan bir şeyler olduğunu en başta sezmiştim zaten. Meg gülümsedi ve "Şey. Tişörtünü çıkartman gerekiyor. Yaralarına bakmalıyım." dedi. Ellerimi tişörtümün eteklerine götürdüğümde bunun Dean'in tişörtü olduğunu fark ettim. İçimde onu çıkartmak için daha da büyük bir istek oluşmuşken tişörtü göğüs hizama kadar getirdim. Ama devamı gelmiyordu. Kürek kemiklerim birbirine yaklaştıkça yanıyorlardı.
Meg durumu anlayarak bana yardım etti. Tişörtüm çıktığında Meg hüzünle vücuduma baktı. Gülerek "Çok mu kötü?" dedim. Meg bana bakıp "Saçmalama." dedi ve sargımı biraz aralayarak yarama baktı. O sırada yarama bakabilmek için biraz fazla yaklaşmıştı.
Meg gülümseyip başını kaldırdı. "Sorun yok gibi." dedi ve başını kaldırdı. Burunlarımız neredeyse birbirine değecekti. Yutkundum. Hayır Cas. Ona ne kadar kızgın olsan da Dean'e hala aşıksın ve onu aldatamazsın. Kendine gel. Meg geri çekilirken kapı yavaşça açıldı ve zayıf bir kız sesi "Hala uyanmadı mı?" dedi.
Anna içeriye girince Meg tamamen çekildi. Anna beni uyanık görünce gülümsedi ve ağlayarak yanıma geldi. Meg yataktan kalkıp ablama yer açtı. Anna yanıma oturdu ve bana sarılıp "Ne kadar korktuk haberin var mı?" dedi. Çenemi omzuna koyarak "Yok." dedi. Anna benden ayrılıp ellerini yanaklarıma koydu ve "İyisin ama değil mi?" dedi.
Anna'nın gözlerindeki bakış, dokunuşu ve konuşması... Her şeyi annemi hatırlatıyordu. Başımı salladım. Anna yatağımdan kalkıp perdeleri tamamen açtı ve Ocak'ın buz gibi havasını karşıladı. Meg yine yanıma oturup "Bir de arkanı dönebilir misin Cas? Sırtında da yaralar var da." dedi. Arkamı döndüm. Meg yaralarıma baktıktan sonra enseme ufak bir öpücük bıraktı.
Şaşkınlıkla ona döndüm. Tamam, güzel hissettirmişti ama hissettirmemeliydi. Dean'e aşıktım değil mi? Ben mi çok umut veriyordum yoksa Meg'e? O yüzden miydi? Melek'e ve Güneş'e nasıl davranıyorsam öyle davranıyordum. Yutkunup "Meg?" dedim. Meg geri çekilip "Şey. Eskiden ben yaralandığımda babam böyle yapardı da. Benim de alışkanlık." dedi. Gözlerimi kaçırdım. "T-Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.