Daha önce hiç bu kadar iyi bir şekilde uyanmamıştım. Gülerek yatağımdan zıpladım ve muhtemelen geceleyin yanımdan ayrılmış olan yerdeki Zeus'un üzerine basmamaya çalışarak lavaboya girdim. İşlerimi hallettikten sonra telefonumu pijamamın cebine aldım ve merdivenlerden indim.
Ağabeyim Lucifer kahvaltıyı hazırlıyordu. Ona neşeyle günaydın dedim. Kaşlarını çatarak bana baktı ve "Ne diye mutlusun ki? Saat sekiz." dedi. Kafamı yana eğerek "İnsanlar saat sekizde mutlu olamazlar mı?" dedim. Lucifer gözlerini devirerek "Bir saat sonra kiliseye gideceklerse ve bu bütün günlerini yiyecekse, sanmıyorum, olmazlar." dedi ve kestiği domatesleri bir tabağa koyup masaya yerleştirdi.
Oflayarak "Bugün Pazardı değil mi ya?" dedim. Saat dörde kadar orada duracaktık ve benim aklım gece gördüğüm rüyada olacaktı. İç geçirerek rüyamı bir daha düşündüm. Çok gerçekçiydi. Hatta Dean'in tadını hala hissedebiliyordum. Ben öylece gülümseyerek dalıp gitmişken Lucifer beni dürttü ve "Sen öbürlerini uyandır ben de Mike'la babamızı uyandırayım." dedi. Başımı salladım ve üst kata çıktım.
Herkes uyandıktan ve hazırlanıp aşağıya indikten sonra kahvaltımızı ettik. Ben tam da masadaki salatalığa uzandığım sırada telefonumun zil sesi odayı doldurdu. Mutfakta, hatta evde, sadece benim zil sesim duyuluyordu; babamın olduğu sofralar çok sesli olmazdı da.
Elimi durdurdum ve babama bakarak "Açsam olur mu?" dedim. Babam bana başıyla izin verince masadan kalktım ve hala çalmakta olan telefonumu elime alıp salona geçtim.
Dee Bee 🐝 arıyor...
Gözlerim, ekranda Dean'in adını görmemle büyüdü. Ne oldu rüyasında beni mi gördü? Ben onu gördüm, o da beni gördü herhalde.
Daha fazla boş yapmamaya çalıştım ve telefonu açtım. "Merhaba Dean. Günaydın." Telefonun ardından Dean'in sabah mahmuru sesi duyuldu. "Cas? Günaydın. Ben... Boş ver. Nasılsın?" Gülümsedim ve Dean'in sorusunu cevapladım. "İyiyim. Çok güzel bir rüya gördüm."
Dean titrekçe nefesini vererek "Evet, rüya. Cas ben aslında şey için aradım... Kimya kitabımı gördün mü?" diyince bir anda sırtım gerildi. Kimya kitabı... Benim dünkü rüyamda aldığım kitap. Hemen odama çıktım. O lanet kitap masamdaydı!
Yutkundum. "O-o gerçek miydi?" diye mırıldandım. Rüyam gerçekti. Dün gece gerçekti. Ben... ben Dean'e onu sevdiğimi söylemiştim. O da bana söylemişti. Biz öpüşmüştük. Dudaklarıma dokunup gülümsedim. Ama telefon açıktı ve Dean bana seslenmişti. Kendime gelerek "Dean! Özür dilerim ben dalmışım." dedim. "Bu arada, evet, kitap bende."
Dean'in "Bu demek oluyor ki..." diye başlattığı cümleyi tamamladım. "Dün gece gerçekti." Bir süre ikimiz de sessizce bekledik. En nihayetinde sessizliği Dean sonlandırdı. "Uhm, bugün buluşmak ve bir şeyler yapmak ister misin? Konuşuruz falan."
Gülümsedim. "Olur. Ama ben bugün ailemle kiliseye gideceğim ve işim ancak öğlenden sonraya biter. O zamana kadar bekleyebilir misin?" Ya da ben bekleyebilir miyim? Dean "Beklerim sorun değil. Hangi kiliseye gideceksiniz? İstersen çıkışta seni alayım." Elimi enseme attım ve nefesimi verdim. Şimdi benimkiler Dean'i görünce arıza çıkartabilirler ne de olsa önceden Anna'ylaydı. Ama... Hakuna Matata.
Gülümsedim ve "Olur. St. Veronica Kilisesi'nde olacağız. İşim sanırım üç gibi biter." dedim. Dean de "Tamam. O zaman. Üç gibi orada olurum." dedi. Telefonunu kapatınca bir süre telefon hala kulağımda bekledim. Hala gerçek olabileceğine inanamıyordum.
Dean Winchester'la randevum var sürtükler! Ve sizin yok.
***
Peder herkese hitaben İncil'i okumaya devam etti. "Daha sonra Tanrı'nın bir meleği olan Gabriel, Meryem'e dedi ki..." O sırada Gabriel kafasını omzuma vurarak "Çooook, sıkıldım." dedi. Bu güzel denk gelmeye kıkırdadım. Bazı insanlar bana kınayan bakışlar sununca onlardan özür diledim. Açıkçası ben de sıkılmıştım. Dean'le konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.