4.1 // Sen Bana Aitsin

201 28 157
                                    

Timeskip : 2 hafta

Bir insanın Sömestr tatilinde yapabileceği ne çok şey vardır değil mi? Ders çalışmak, arkadaşlarıyla bir yerlere gitmek, ailesiyle tatile çıkmak, kış sporları yapmak, akşamları sevgilisiyle oturup battaniyeyle film izlemek...

Peki ben ne yaptım koca bir tatilde? Bir hafta boyunca Dean'i aramamak için kendimi zor tuttum hatta bir ara ben tam arayacakken kızlar durdurdu. Sonra aralıksız Monopoly turnuvaları düzenledik. Bir ara ben ve Melek kazanmıştık ama sonra hep Gabriel ve Güneş kazanmıştı. Bir ara da Konak'a inmiştik ayağım daha da kendine gelince. Tabi biz orada keyif çatarken, aşk acısı çekerken de diyebiliriz, bizimkiler Lucfer'ın işini halletmişlerdi. Herkes onu ölü zannediyordu şu an.

Öbür hafta ne mi yaptım? Konak'a indiğimiz gün Kemeraltı'nı talan ettiğimiz için ayağım daha da kötü oldu ve artık üzerine basamaz hale geldim. Bu yüzden de evde yatağıma bağlı kaldım. Acıktığımda falan zar zor mutfağa inip gelebiliyordum ama boş boş oturmak da sıkıcıydı. Sonra Meg bunu fark etmiş olmalı ki Gadreel'i de alıp bize geldi ve Uno oynamaya başladık.

Şimdi yalan yok bu oyunda mükemmelim. Her seferinde o ikisini yenmiştim. Tamam bir ara onların da yenmesine izin vermiştim ama kasıtlı olarak yenildim yani. Yoksa Dean'i düşünürken oyundan kopmadım. Aklımda sorular dönüp duruyordu. O salak Meg'le ilgili dediklerimi ciddiye almamıştır değil mi? Yani... Meg'i yok yere kıskandığını biliyordum ve onu sinir edebilmek için öyle bir şey söyledim.

Ama şimdi okul açılmıştı ve benim tek yaptığım korkmaktı. Ya Dean sözlerimi ciddiye aldıysa? Ya Dean benden vazgeçtiyse? Ya bir daha asla birlikte olamazsak? Ya o tren çoktan kalktıysa? Ya ona söylediklerimden sonra beni bir daha görmek istemezse?

Bakın, ona ilk söylediklerimden kesinlikle pişman değilim. Haklıyım çünkü. O kadar insanın hayatına mani olmak yanlıştı. Hala da kızgın olacağım Dean'e bu konuda. Ayrıca gözüme baka baka yalan da söylemişti. Bir ilişkide dürüstlük falan? Yok. Bizimkinde dürüstlük ne arasın? Önce ben sonra o.

Okula girdim ve hızla koridorlarda ilerlemeye başladım. Belki onu görmeden hemen sınıfa uçabilirdim. Ama öyle olmadı. Onu gördüm. Duvara yaslanmıştı ve ona heyecanla bir şeyler anlatan Benny'yi dinliyordu ya da dinliyormuş gibi yapıyordu.

Kızgındım falan ama kıyamam ki ben ona. Yüzünü nasıl da asmış arkadaşına bakıyor. Papatyam ya. Sarılsa mıydım? Belki ikimize de iyi gelirdi. Hayır! Cas kendine gel! Ona kızgın kalmalısın. Kızgın kal. Evet işte bu! Hayır. Hayırhayırhayır. Bakma işte bana bakma! O kırgın zümrütlerle bakma bana ki sana kızgın kalabileyim. Of ya. Dean'le bakışmamız daha devam ederken kendime geldim ve hızla sınıfımıza ilerledim.

Hemen sırama oturdum ve sonra Dean'in çantasını yanımda gördüm. Lanet olsun! Ama ben senin kokun dibimdeyken ders mi çalışayım şimdi? Bir de rahat rahat içime çekemeyeceğim onu, çekebildimdeyse nefesimi tutmak zorunda kalacağım çünkü bir daha ne zaman alacağamı bilemeyeceğim.

Dean sınıfa girip bana bakınca Uno oynarken kullandığım Poker Suratı'mı kullanmaya başladım. Hayır Cas, şu an karman çormansın. Onu dövmek mi istiyorsun öpmek mi istiyorsun belli değil. En iyisi hiçbir şey belli etme. Evet ya. En iyisi. Dean yanıma oturunca hızlanan nefesime lanet ettim. Bu ne şimdi? Sen benimle dalga mı geçiyorsun?

***

Son iki ders kalmıştı ilk günün bitmesine. Ve ben hala Dean'e sarılmak istiyordum. Normal mi bu ya? Çocuğu en son gördüğümde manyak gibi kavga ettim, aradan iki hafta geçti, ve ben hala ona sarılmak istiyorum. Özledim mi? Özledim ya.

Ben bunları düşünüp koridorda yürürken Meg arkadan gelip koluma girdi. Bana gülümseyip "Çıkışta boş musun? Birlikte kimya çalışırız diye düşünmüştüm de. Biliyorsun benimki biraz kötü." dedi. Kimya? Kimya kitabı... O gece. İstemsizce gülümsedim. Dean'i ilk öptüğüm gece... Dudaklarının tadına ilk kez vardığım an... Özlemiştim o göt herifi ya.

Meg'e dönüp "Şey, Meg yanlış anlama ama Kimya benim için biraz... özel. Yani tek çalışıyorum." dedim. Ya tek ya da Dean'le... Meg dudaklarını büzüp başını salladı ve "Tamam. Ben de Gad'a sorarım. İki tane zeki arkadaş çok işime yarıyor biliyorsun ki." dedi. Güldüm. "Pardon? Sen neci oluyorsun? Matematik Olimpiyatlarında git birinci ol. Ama bir kimyayı yapama öyle mi Meg?"

Meg gözlerini devirse de gururu okşanmıştı biliyordum. "Aman. Sen de üçüncü oldun neticede. Gad da yedinci olmuş yazdı bana." Omzumu silktim. Biz Meg'le daha yürürken bir anda kolumdan tutulup çekildim ve hademelerin kullandığı odada buldum kendimi.

Birisi eliyle ağzımı kapatmıştı. Korkuyla onun Mike olabileceğini düşündüm. Ama ışığın açılmasıyla korkum yerini rahatlamaya bıraktı. Bu Dean'di. Elini ağzımdan çekti ve "Bu yani gerçekten de? Başka hikaye dediğin Meg mi?" dedi. Kaşlarımı çattım. O son söylediklerime inanmış olamaz değil mi?

Onun bu sinirli tavrına sinirle karşılık verdim. "Seni ne ilgilendirir acaba bu durum Dean?" Dean işaret parmağıyla göğsüme vurarak "Sen bana aitsin Cas. Aynı benim de sana ait olduğum gibi." dedi. Başımı iki yana sallayıp "Evet ben sana aittim Dean. Ama anlaşılan sen hiçbir zaman bana ait olmamışsın." Bakma bakma. Dudaklarına bakma. Şu an kavga ediyorsunuz onu öpmenin sırası değil. Gözlerine bak.

Dean gülüp "Sana yalan söyledim çünkü seni korumaya çalışıyordum aptal!" dedi. Alayla gülüp "Çok iyi iş çıkarttın bravo." dedim ama ne dediğimin farkına varınca durdum. Çok mu ileri gitmiştim? Kesin çok ileri gitmiştim ama artık dönüş yoktu. Böyle devam.

Dean burnundan soludu ve "Biliyor musun? Aslında esas suçlu sensin." dedi. Şaşkınlıkla "Ben mi?" dedim. Dean başını sallayıp "Tabi ki de sen, dikkatimi dağıtıyorsun." dedi "Sen ve o sanki daha yeni sex yapmışsın gibi gözüken saçların, her gün taktığın o saçma kravatlar, o sikik trençkotun, her gün akşamlara kadar ders çalışmaktan daha da belirginleşen göz altı torbaların, bakmaya doyamadığım gözlerin..."

Dayanamadım. Benimki de buraya kadarmış ne yapabilirim ki? Dean orada öyle sinirli sinirli konuşurken aklımdan geçen tek şey onu öpmekti. Onu dinleyemiyordum bile. Bir ara trençkotuma laf ettiğini duymuştum ama duymamazlıktan gelip sinirliyken daha ateşli olan sevgilimin yanaklarını tuttum ve onu kendime çektim.

Dudaklarımız haftalar sonra yine buluşurken Dean inledi ve ellerini ellerimin üzerine koydu. Onu öpmeye devam ettim. Dean üst dudağım harikalar yaratırken ben de alt dudağını emiyordum. Bu tattan vazgeçmeyi nasıl düşünmüşüm ben? Ayrılacağımızı hissettiğimde Dean dilini de işin içine soktu.

İnleyip onu kalçalarından kavradım ve kucağıma alıp duvara yasladım. Göt herif tabi ki de biliyordu dilini kulanmasını sevdiğimi. İkimizin öpüşmesi çok ateşli bir hale gelmemişken okul zilini duydum. Teneffüs bitmişti. Ayrılmalıydık muhtemelen. İçimden gelmiyordu ama.  Bunu çok özlemiştim.

Dean kollarını boynuma dolayıp nefes almak için dudaklarımı bıraktı. Hayır ya. Ben daha seni öpmek istiyorum. Bırakmamak... Dean gülümseyip "O... tadına doyamadığım dudakların..." dedi. Alınlarımızı birleştirip "Bana söz ver Dean. Bir daha bana yalan söylemeyeceksin." dedim. Dean ensemdeki saçlarımı okşarken başını salladı. "Seni kaybediyordum salak. Sence bir daha söyleme cesaretinde bulunabilir miyim?" dedi. Ardından "Hadi kıralım okulu. Size gidelim. Seni özledim." dedi. Gülümsedim. Ben de onu özlemiştim. Burnumuzu birbirine sürtüp "Eve gidince ne yapacağımızı öğrenebilir miyim?" dedim. Dean güldü ve başını iki yana salladı. Ben de öyle düşünmüştüm.

'Ello!

Aman aman efenim ben ne yazdım az önce. Töbeler olsun smutumsuluk bu olsa gerek. Tamam tamam kendime dönüyorum. Nasılsınız? Oyunun kazananı belli oldu ve onun yorumunu sildim final spoilerı olmasın diye. Yani bir ben bir de kazanan biliyor.

Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻🏳️‍🌈

PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin