Timeskip : 1 ay
Sam'in canına tak etmişti. Bir aydır Gabe'i bekliyordu ama Gabe bir adım gelmekten acizdi. Ama Sam beklemişti. Hem de uzun bir süre. (Tam 12 yıl. Azkaban'da! Tamam susuyorum, okumaya devam edin.) Sabrını taşıran şeyse bu gece okuduklarıydı.
Ağabeyi uyumuştu, o da telefonunda oyun oynuyordu. Sonra bir mesaj gelmişti ona. Sınıf arkadaşlarından biriydi. Sam canı sıkıldığı için mesajı okuyup yanıtladı.
Juliette : Sam, akşam akşam rahatsız ediyorum ama bir şey konuşabilir miyim seninle?
Sam : Tabi ki de. Sorun ne?
Juliette : Şey, senin şu üniversiteli arkadaşın var ya. Her teneffüs yanına geliyor.
Sam : Eee?
Juliette : Ona benden bahsedebilir misin? Ben ondan çok hoşlanıyorum da. Ama cesaretimi toplayamıyorum. Belki sen söylersen o bana gelir?
Sam : Zannetmiyorum.
Sam ani kararla yağan bahar yağmurunu umursamayarak evden çıktı. Anahtarını almıştı. Bisikletine atlayıp Gabe'in evine doğru sürmeye başladı. Herife bak ya. Gerçi suç Gabe'de de değildi. Bekleyerek hata yapan Sam'di. En başında gidecek ve o dudaklara yapışacaktı ki herkes Gabe'in kime ait olduğunu görsün.
Evin önüne gelince bahçeye girdi ve sinirle kapıyı çalmaya başladı. Ardından geri çekilip eve bağırdı. "Gabriel! Dışarı çık!" Sese uyanan ev halkı, Chuck Shurley hariç o adamın uykusu çok derindi, hemen Micheal'ın odasına doluştu. Sam'in olduğu yere sadece Micheal'ın odası, oyun odası ve Cas'in odası bakıyordu.
Anna eliyle ağzını kapatıp "Ay enişte delirdi." dedi. Gabe onu ittirip yağmurda ıslanan Sam'e baktı. Neler oluyordu? Gabriel kendine gelerek aşağıya indi ve eline gelen ilk şemsiyeyi açıp Sam'in yanına koştu. Sam onu görünce gülümsedi ve ona sarıldı hemen. Hem şemsiyeyi tutmak hem de neredeyse üzerine çıkmak üzere olan bir geyiğe sarılmak zordu Gabriel için.
Sam ondan ayrılıp ellerini Gabe'in yanaklarına koydu ve "Özür dilerim. Özür dilerim. Geç kaldığım için özür dilerim." dedi. Gabe kaşlarını çatıp "Ne geç kalması Sammy ne saçmalıyorsun?" dedi. Sam alt dudağını ısıtıp bıraktı ve "Sana geç kaldığım için özür dilerim Gabe." dedi.
Gabe Sam'e baktı. Sam nefesini verip "Gökyüzünde bulutlar olmasaydı gösterirdim. Gerçi orada aramana da gerek yok. Eğer sen Raymond olacaksan ben yeryüzüne inen Evangeline olmaktan çok mutlu olurum Gabe." dedi ve umutla ona baktı. Gabe şaşkınlıkla "Sen bunu nereden?" diyebildi. Sam güldü ve şemsiyeyi indirerek en başında yapması gerekeni yaptı.
Kesinlikle bahar yağmurunun altında sevdiği adamla öpüşmek kadar güzel bir şey yoktu. Gabe Sam'i belinden kavrayıp kendine daha da yaklaştırdı. Sam ilk öpücüğünü nihayet Gabriel'e vermenin mutluluğuyla daha da şevkle öptü karşısındakini. Ayrıldıklarında Gabe gülümseyerek "Sanırım içeri girip kurulanmamız gerekecek." dedi. Sam başını salladı. Ağabeyi onu bu halde görse öldürürdü herhalde.
'Ello!
Uzun bir konuşma yapmayacığım. Tek söyleyeceğim, finalde görüşürüz.
Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Yarın görüşürüz. ✌🏻🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.