Medya : Mikemmel bir video. Bölüm sırasında açın.
Anna'nın saçlarına sarı çiçek tacını yerleştirmeye çalışırken Balthazar da Anna'nın ojelerini sürüyordu. Anna "Gabe! Hemen ellerini elbisemden çek ve telefonuma bak. Mesaj yazmış mı?" diyince Gabriel beyaz elbiseyi aynanın karşısında üzerine tutmayı bıraktı ve kızılımızın telefonunu eline aldı. Gülerek "Daha mesaj gelmemiş Annael." dedi. Anna ise sinirle "Benim adım Anna." dedi. Gabriel de aynı çirkeflikle "Benimki de Gabriel, Gabe değil." diyince gözlerimi devirdim.
Bugün Anna'nın bir randevusu vardı. Okulda tanıştığı tatlı bir çocukla akşam yemeği yiyecekti. Yani bize söylediği buydu. Biz de bunu öğrenince onu hazırlamak için kızılımızın odasına doluşmuştuk. Bir ablanız varsa eğer ona hizmet etmek zorundasınızdır.
Nihayet tacı yerleştirdiğimde aynadan Anna'ya baktım. "Çok abartılı olmadı değil mi Cassie?" Anna'nın bana seslenme şekline sinirlensem de belli etmedim ve "Hayır hayır. Güzel durdu. Melek gibi oldun." dedim. Anna gülümsedi ve kafasını bana çevirdi. "Eğil, öpücem. Sevimli kardeş seni. İyi ki bana çekmişsin."
Eğilince yanağıma konan sulu öpücüğe gülümsedim. Sahiden de ben ablama bu ailedeki herkesten daha çok benziyordum. Gabriel elindeki telefona gelen mesajla "Seninki yazdı. Beş dakikaya burada olurmuş." dedi. Anna sevinçle gülümserken "Ben aşağı iniyorum. O iki salak ağabeyimiz olacak herifler çocuğu bunaltmaya falan kalkarlarsa kurtarırım sizi." dedim ve odadan çıktım. Arkamdan Anna'nın bana teşekkür ettiğini duyabiliyordum.
(Y/N : Medyadaki şarkıyı açın burada. Güzel olacak. 😉)
Aşağıda Lucifer tavuk yapmaya çalışıyor, Micheal ise kitap okuyordu. İki üç dakika onlarla oturup sıkıldıktan sonra kapının çalmasıyla ayağa kalktım ve kapıya yöneldim. Kapıyı açmamla siyah blazer ceketin içine giydiği beyaz tişört ve siyah kotla, gayet şık bir biçimde bana bakan Dean'i gördüm karşımda.
Onun bu yakışıklılığıyla dilim tutulmuştu ama kendimin de o sırada gri bir eşofman altı ve siyah bir tişörtle olduğumun farkına vardım. Tanrım daha fazla nasıl rezil olabilirim? En sonunda konuşabildiğimde "Dean." dedim. "Senin burada ne işin var?"
"C-cas? Ben şey için..." Dean'in cümlesi Anna tarafından bölünmüştü. "Dean! Hoşgeldin. Şey seni kardeşlerimle tanıştırayım. Bu Castiel en küçük kardeşim." Anna beni göstererek gülümsedi. Bense durgunlaşmıştım. Beynim anlamıştı tüm olayı ama sanki kalbim bana söylemesine izin vermiyor gibiydi. Neler dönüyordu burada?
Dean "Evet şey. Biz tanışıyoruz zaten. Aynı sınıftayız." diyince bu sefer ona döndüm. Anna arkamızdan gelen Gabriel ve Balthazar'ı da tanıtırken gözlerimi Dean'den çekmedim. O da bana bakıyordu. İkimizin de suratı ifadesizdi ama Dean'in gözleri sanki endişe ve pişmanlık doluydu. Gözlerimi gözlerinden çektim. Görmeye dayanamıyordum.
Daha bir hafta ya olmuştu ya olmamıştı ama Dean'e çoktan bağlanmış mıydım? Lütfen öyle olmasın diye yalvardım Tanrı'ya. O... ablamdan hoşlanıyordu, randevuları vardı ben ablamın olası sevgilisinden hoşlanıyordum.
Anna yanağımdan öpüp "Saat 11 olmadan evde olurum. Micheal'a söyle endişelenmesinler." dedi ve Dean'in koluna girip siyah İmpala'ya, benim ilk götüşümde bayıldığım o efsane arabaya, ilerlediler. İki dakika sonra İmpala'nın motor sesi mahalleyi doldurmuştu. Bir dakika sonraysa onlardan bir iz kalmamıştı.
Hala kapının önünde beklediğimi fark edince yavaşça kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya dayadım. Ayakta duracak gücü kendimde bulamıyordum. Utanıyordum. Hayır, kesinlikle bir erkekten hoşlandığım için değildi bu utanç! Utancım, ablamın olası sevgilisinden hoşlanmamaydı. İşin kötü yanı, eğer onlar sevgili olurlarsa ben hala Dean'in dudaklarını öpmenin ya da ona sarılmanın nasıl bir his olduğunun hayalini kuracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam
FanfictionPapatya gibiydi kalbi, Bir sevdi... Bir sevmedi... High School AU ******* 221118 / 170719✌🏻🏳️🌈 ******* TAMAMLANDI.