•BP• 5

4.7K 144 1
                                    

Dizlerimin üstüne çökmüş sarsılarak ağlamaya devam ediyordum. Birkaç kişi kollarımı kavradığın da onlardan kurtulmak için çırpındım.

"Dokunmayın bana!" Sesim güçlü çıkmasına rağmen kimse beni dinleme taraftarı değildi an. Delirmiş gibi çırpınmaya devam ettim. "Bırakın beni." Sesim bu kez güçsüz çıktığın da, beni bırakmadıkları için daha çok tepinmeye devam ettim. "Ömer, bana dokunmalarına izin verme." Bu kez fısıltıyla gözlerimi bir yere sabitlemiştim.

Bu çok zor.

Sensiz olmak çok zor Ömer.

"İyi misin kızım?" Yüzüme sürülen suyla yüzümü buruşturdum. Beni bir banka oturtukların da derin bir nefes aldım.

"Onu bana geri verin."

Gözlerim hala sabit bir noktaya dikliydi. "Kimi kızım?"

"Onu işte." Elimle ileriyi gösterdiğim de başımda ki kalabalık işaret ettiğim noktaya baktı ve bana garip bakışlar attılar.

"Biz bir şey göremiyoruz," dediklerin de kaşlarım çatıldı.

"Nasıl?" Gözlerim tekrar ona çarptığın da gevşediğimi hissettim.

"Sanırım deli bu, olmayan şeyleri görüyor."

Ayağa sertçe kalktım. "Ben deli değilim! Ben sadece sevdim. Sadece sevmiştim." İleriye atılarak bir amcanın ellerine tutundum. "Hiçbir şey yapmamıştım, gitti, gitti benden." Başka birinin yanına hızla ilerledim, yaşlar yanaklarımdan aşağıya süzüldüğün de, "yemin ederim bir suçum yoktu, bana bir açıklama bile yapmadı." Çevremde dönerek her bir insanın gözlerinin içine baktım. "Neden bıraktı beni?" diye bağırdığım da herkesin gözlerin de acıma tınısını hissettim. Bana acımışlardı.

"Öldü mü?" diye biri sorduğunda duraksadım.

"Evet," dediğim de bana daha fazla acıyarak baktılar. Yoksa az önceki yere baktığım da yoktu. Kimseye bir şey demeden yürümeye başladım.

O ölmüştü.

Benden gittiği gün ölmüştü.

Çok fazla ıslandığım halde umursamadım. Karşıdan karşıya bakmadan geçtim. Kornalar çaldığı halde umursamadım. O şu an ne yapıyordu? Mutlu muydu? Yanında bir kız var mıydı?

Ben bu haldeyken o gerçekten mutlu muydu?

Gitti benden.

Şehrin en işlek caddesin de bir adam, bir kadını böyle öldürdü.

Kalbim paramparça, zihnim eskisinden daha dolu, gururum yerle bir edildi.

Peki, her şeyin nedeni neydi?

Sadece gitmek miydi? Bir cevabı bile yok muydu? Bu kadar mı basitti her şey.

Eve geldiğim de ayakkabılarımı kapıda çıkararak içeri girdim, yerleri çamur yapmak istemiyordum. Saçlarımı sağ yanımda topladım. Işıkları açarak salona geldim. Birkaç saniye sonra gözlerim doldu. Ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başladım. Ben bu evde, bu dünya da sensiz durmak istemiyorum Ömer. Sonra elime geçen her şeyi fırlatmaya başladım. Duvarla birleşen vazolar birkaç saniye sonra kendilerini yerde buluyorlardı. Burası onsuz berbattı. Kendimi fazlasıyla yalnız hissediyorum. Cam kırıklıkların arasına düştüğüm de daha fazla ağladım çünkü bunlar onundu. Onun eşyalarıydı.

Artık kendimi onun eşyalarıyla avutmak istemiyorum.

Onun kokusunun sindiği tişörtleri giymek istemiyorum.

Ben artık onun hayaliyle avunmak istemiyorum.

Çünkü bunlar kendimi daha fazla aciz hissettiriyor. Sensizlik beni ne kadar aciz yaptı Ömer.

Bugün o parkta sen orada yoktun ama ben seni gördüm. Bana bakıyordun. Seni gördüm! Kimse seni göremese de ben seni gördüm sevgilim.

Ayağa kalkarak balkona çıktım. Biz hiç kavuşamayan güneşle ay gibiyiz. Ay benim, o ise benim güneşim. Hiçbir zaman da kavuşamayacaktık.

Biz mutlu olmayı hak etmiyorduk.

Saçlarımı geriye atarak derin bir nefes aldım, ne kadar derin olursa olsun üzerimde ki bu ağırlık kalkmıyordu. Savaşmaya çalışıyordum, belki Ömer korkup kaçmış olabilirdi onun yerine de savaşabilirdim. Bir şeyler için hiç bugüne kadar uğraşmamıştım ama bu sefer bu çok farklıydı.

Beni babam bile sevmemişti, ilk defa Ömer bana sahip çıkmıştı. Ona güvenmiştim. Hayatım boyunca ilk defa birine güvenmeyi seçmiştim.

Mavi, delici gözlerini hafızam da canlandığın da, gözlerimi sımsıkı kapattım ve bir yaş yavaşça yanağımı ıslattı.

Neredesin sevgilim?

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin