•BP• 42

2.2K 85 4
                                    

Y/N: Bu bölümü doğum günü olan, o çok özel insana ithaf ediyorum.
Multimedia glbayramON ait.
Playist: Yanarım- Deniz Tekin.

Hani olur ya, beklersin, umut edersin, sabredersin, düşler kurar, kurduğun düşleri büyütürsün. İçinden, benliğinden, kendinden bir parça yaratır ve onu doğurup, beklersin.

Hani olur ya, geceler boyu ağlar, sessiz çığlıklarını bir tek soğuk duvarlar dinler.

Hani olur ya, bir kıvılcım, kalbini ısıtan cinsten yanar.

Hani olur ya, ellerin, bedenin, ruhun soğuktan titrer. Her şeyin artık son bulacağını düşünürsün.

Ama olmaz ya.

Öyle bir noktadayım. Ne bir adım ileri atabiliyorum, ne de geri. Olduğum yerde de sayıklamıyorum. Ne yaptığımı nereye gittiğimi bilmiyorum. Oturdum bekliyorum. Kıpırdamıyorum bir yere. Eskiden çırpındığımı, debelendiğimi, çabaladığımı falan düşünürdüm. Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışırdım. Sonra, sonra ne oldu bilmiyorum, aniden bıraktım. Şu an tam olarak öylece havada asılı kaldığımı hissediyorum. Bunca zaman ne için çırpındığımı düşünüyorum, ne için bu kadar debelendim, ne için kendimi bu kadar üzdüm? Sonucunda güzel bir şey olsaydı eğer, belki değerdi ama olmadı.

Başa sarıp durmaktan yoruldum.

Kendimi sürekli sürüklenirken bulmaktan sıkıldım.

Ne yapıyorum ben?

Titrek mum ışığında oturdum ve mumun yanışını belli bir süre daha izledim. On sekiz yılımı bomboş geçirişimi düşündüm. Boşu boşuna yaşadığım bir hayat. Bir amacım olmadan yaptığım şeyler. Bir gelecek planım olmadan geçen bir ömür. Hayatımı kendime göre yaşamadım hiçbir zaman. Hep yanımda birileri, "sen bunu bunu yapacaksın," dedi ve bende yaptım. Sorgulamadım. Karşı çıkmadım hiçbir zaman.

Peki ya neden?

Fazla mı salaktım ya da karar mı veremiyordum? Hayatıma hep bir kurtarıcının girip beni bu kara delikten kurtarmasını bekledim. Benim yapamadığımı yine benim yerime yapmasını istedim.

Hala küçük bir kız çocuğuydum, sevgi bekleyen. Kollarımı açmış, güçlü birilerinin sarılmasını bekleyen. Her daim bir elin sırtımı sıvazlayım, ben yanındayım demesini isteyen.

Gerçekten fazla salağım.

Kendimi hep aciz bir varlık olarak görürdüm ve ben gerçekten öyleymişim.

Düştüğümde bile hep kendim kalkabileceğimi zannederdim ama onda bile yine birilerinin yardımı varmış. O an bunu kabullenmek istemediğim için göz ardı etmişim hep. Her düşüşümden sonra daha da güçlü biri olduğumu zannederdim ama değilmişim. Her şeye göğüs gelebileceğimi düşünürdüm, her şeyi kabullenebileceğimi ama kabullenemiyormuşum.

Gerçekler acıtıyormuş.

Hep her şeyin farkında olduğumu düşünürdüm. Değilmişim işte.

Ben korkakmışım.

Bunları çok önceden düşünmem gerekirdi ama korktuğum için yapmamşım. Şimdi gerçekler bir tokat gibi yüzüme çarpıldığında bir süre afalladım ama bu darbeyi hak ettiğimi de anladım. Bir yerde kopmalıydı zaten. Nereye kadar devam ettirebilirdim ki? Güçlüymüşüm gibi davranmayı ne zamana kadar sürdürebilirdim?

Zaten benim hayatım hiçbir zaman devamlılık olmuyordu. Bir süre aynı şeyleri yaşamıyordum. Hep bir korku vardı. Hep diken üstünde yaşıyordum. Her an ne olacak diye düşünüyordum. Her an Ömer gider mi? Birkaç saat mutlu oldum sonra çok mu ağlayacağım acaba. Yani hep bir korku var.

Kötü bir insan değilim, mutlaka hatalarım, kusurlarım, eksikliklerim olmuştur ama asla bir insanın kalbini bile bile kırmadım. Asla bir insanı bile bile üzmedim. Acı çekmesinden zevk almadım. Ben kendi halimde yaşamaya çalışan biriydim.

Biri neden insanın mutsuzluğundan kendine mutluluk yaratır ki?

Bir insan neden karşısındakinin duygularına saygı duymazda onunla oynar, neden elinde oynatır ki?

Hayır ya, kötü bir insan değilim ben!

Benim yanımda birinin tırnağı dahi kırılsa kendime dert eden biriyim. Hak etmedim işte. Böyle olmasını hak etmedim!

Ömer! Ben sadece sevdim. Ben sadece sığındım. Ben sadece güzel bir şeyler olsun istedim.

Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Kime güveneceğimi bilmiyorum. Herkes çok sahte, çıkarcı, iki yüzlü. Karşısında ki insanın duygularını, sırf kendini tatmin etmek için kullanmamalı.

"Neden bu kadar düşüncelisin?"

Bir an irkildim ama hemen toparlandım. Bakışlarımı mumdan kaldırarak Ömer'e baktım Omzum ağrımıştı.

"Hayır, değilim."

Bir süre yüzüme baktı. Tek kaşı otomatik bir şekilde havaya kalktı. "Emin misin?" diye sordu. Sanki değilim desem her şeyi değiştirebilecekti. Başımı sallamakla yetindim. Bana bir süre daha baktı. Gözleri mavinin en koyu tonunu almıştı. Cevabımdan tatmin olmamış gibiydi. Buaralar telefonu çok çalıyordu ve uzun bakışmamızı yine telefonun sesi böldü. Bir süre bana baktı ama en sonunda elini cebine atarak telefonunu çıkarıp ayağa kalktı. Kimin aradığı ya da ne için aradığını bilmiyordum ama artık merak da etmiyordum. Umrumda bile değildi.

Konuşması bittiğinde hızlıca odaya geri döndü ve kanepeye çöktü.

"Buaralar yoğunum, seni boşladım ama telafi edeceğim," dedi ve ben yine sadece başımı sallamakla yetindim.

"Farkındayım yoğun olduğunun diye mırıldandım ama duymadı bile. Bende çok önemsemedim. Bir şey demeden yavaşça yerimden kalkıp uyumaya çalışmak için yatak odasına doğru ilerledim.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin