•BS• 67

1.7K 75 13
                                    

Geçmişten gelen rüzgar, bir kasırgaya dönüşmüştü. Esen sert rüzgar, ruhumda kalan bütün eski hatıraları bir halının altına süpürmüştü. Zihnim şu an hafif sisliydi. Bir bulanıklık daima vardı ama şu an çok hissediyordum. Şenay bir bavula alabildiği tüm eşyaları doldurarak evden çıkıp gitmişti ve o kapıyı kapatır kapatmaz olduğum yerde gözyaşalarına boğulmuştum. Birer birer kopuyordu her şey benden. Zamanın aktığı, saniyelerin dakikaları götürdüğü bu vakitte her şey tekrarlanıyordu. Şimdi yanımda ne annem, ne babam, ne de Şenay vardı. Bunun yanında Pınar'da çıkmıştı hayatımdan. Herkes bana birer birer veda etmişti. Herkes bırakıp gitmişti.

Neden bu kadar yalnız hissediyordum?

Hiçbir şeyi geri alamayacaktım. Hiçbir şey benim istediğim gibi olmamıştı ama düştüğüm yerden güçlü bir şekilde ayağa kalkacağım zaman gelecekti. Şu an hazır değildim ama dinlenme sürecim geçtikten sonra kaldığım yerden toparlanmaya başlayacaktım. Neler atlatmıştım, neler geçmişti başımdan. Şimdi birkaç şey beni yıldıramazdı. Ömer'de kalan eşyalarımı toplamakla başlayacaktım işe. Üzerime bir şeyler giyerek evimden çıktım. Doğduğum evdi. Büyüdüğüm evdi. Anılarımın eskidiği, üzeri kalın toz tabakasıyla kaplanmıştı ama şimdi kaldığ yerden çıkarmış ve elimle tozu silmiştim. Bir taksiye binerek Ömer'in evinin adresini verdim.

Yirmi dakika sonra sessiz siteye girdiğimizde içim garip bir hüzünle kaplandı. Ömer'in evine doğru ilerledim ve arabasına baktım. Demek evdeydi. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. Cebimden anahtarı çıkardım, buna şimdilik ihtiyacım yoktu. Kapı birkaç dakika içinde açıldığında Ömer ayakta zor duruyordu. Kaşlarım anında çatıldı. "Ömer!" koluna girerek kapıyı kapattım, hemen koltuğun birine bıraktım.

"Geri mi döndün?" diye bana umutla sorduğunda şaşırdım. Ömer, benim gelmemi mi bekliyordu? Ömer?

Boğazımı temizleyerek gözlerimi başka yere çevirdim. "Aslında eşyalarımı toplamaya geldim," dediğimde bana donarak baktı. Gözaltları mosmordu. Kalbim hüzünle atıyordu. Zorlanmamam gerekiyordu. Bir kez daha yutkundum.

"Gidiyorsun işte İrem, hani benden gitmeyecektin?" bana sitemle baktığında yanına oturdum.

"Hayır, senden gitmiyorum Ömer, ben sadece kendi hayatımı kurmaya çalışıyorum."

Başını omzuma koyduğunda buram buram içki kokuyordu. Kendini kaybedecek kadar içmiş gibiydi ama o kadar güçlü bir bünyesi vardı ki asla tam olarak sarhoş olamıyordu.

"Ben varım İrem, ben senin istediğin her şeyi yapardım. Lütfen..." fısıltıyla konuşuyordu. "Lütfen gitme. Lütfen," dediğinde gözlerim dolmaya başlamıştı. Dilinin dolanmasını bile seviyordum. İçkiyle karışık parfüm kokusunu seviyordum. Var ama aslında hiç olmayışını bile sevmiştim. Ben Ömer'in her halini sevmiştim. Hala daha seviyordum.

"Ömer beni daha da çıkmaza sokma," dediğimde kalkmaya çalıştım ama izin vermedi.

"Kalkma lütfen bu anın tadını çıkarmak istiyorum."

Başını göğsüme koyarak gözlerini kapattı. Elimi başına koyarak okşamaya başladım. Eğer burada kalmaya devam edersem son zamanlarda olduğu gibi sadece Ömer'e bağlı yaşayacaktım. Bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Üniversite hayalim olmamıştı, o zamanlar istediğim tek şey ne olursa olsun evden urtulmak için herhangi bir yeri yazacaktım ama buna gerek kalmamıştı.

Bir süre sonra, "Ömer artık gitmem gerekiyor."

"Lütfen beş dakika daha, kokunu daha tam içime çekemem," dediğinde gözlerim dolmaya başlamıştı. Yutkunmaya çalıştım ama boğazımda bir yumru vardı. Kıpırdayamadım. Öylece kalakaldım. Göğsüm ıslanmaya başladığında bende daha fazla kendimi tutamadım. Ömer'in başını kaldırdım, ellerimle yüzünü kavradığımda gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim. "Ömer sen ağlıyorsun!" sesim çığlık atar gibi çıkmıştı. Bende ağlamaya başladığımda başını başıma yasladı, gözyaşlarımız birbirine karışıyordu.

"İrem bak ben hayatım boyunca kimseye yalvarmadım. Yalvarırım gitme. Gitme İrem. Lütfen," dediğinde soluğum tıkandı.

"Yapma böyle," dediğimde burnunu burnuma sürttü.

"Bir şey yapmıyorum, sadece ellerimin arasından kaymakta olan çiçeğimi geri kazanmaya çalışıyorum. Yanımda solduğunu fark edemeyecek kadar körmüşüm meğer. Giderken hiç bu kadar zor olacağını bilememişim. Sana zarar vermemek için yaptığım her şey seni biraz daha fazla çıkmaza sürüklemiş İrem, ben bunu şimdi fark edebiliyorum. Bak beni afetme ama gitme. Yeni bir sayfa açalım ve her şeye yeniden başlayalım. Olur mu?" dediğinde yutkundum ama söylediği her kelime boğazıma saplanmıştı.

"Olur Ömer ama şu an yalnız kalmaya ihtiyacım var."

"Gitme, bak aynı evde olalım, sana sarılarak uyuyayım, varlığını hissedeyim ama bu evi terk etme, her şeye razıyım ama bunu yapma," dediğinde ayağa kalktım.

"Her şey bazen istediğin gibi olmuyormuş değil mi Ömer? Her şey bu kadar basit değil mi, değil mi? Sen giderken bu kadar zorlanmadın, senin vicdanın bu kadar sızlamadı ama benim şu an kalbim paramparça, benim şu an ruhum yerle bir, ne kadar zorlanıyorum biliyor musun?" yaşlar yanaklarımdan aşağıya akıyordu. Yukarı çıkarak bir bavul aldım ve içine gelişi güzel eşyalarımla doldurdum.

Aşağıya indiğimde Ömer öylece viskisini yudumluyordu. Gözlerini yere sabitlemişti. Bavulu yere bırakarak yanına ilerledim. "Senden asla vazgeçmiyorum Ömer, hayatımdaki tek erkektin hala öylesin, bu senden gidişimin ne seni düşünmem ne de bir şeyler sıkılmam. Bir nedenim var, bunu sende biliyorsun. Nerede olduğumu biliyorsun, senden tamamen kopmuyorum ki, beni ne zaman görmek istersen gelebilirsin. Seni seviyorum," dediğimde bardağı yere attı. Birkaç adım geriledim.

"Gitmeni istemiyorum! istemiyorum lan." Kolumu sımsıkı kavradığında çığlım attım. "Seni seviyorum! Gidemezsin." Kendini kaybvetmiş gibi bağırıyordu. Geri çekilmeye çalışıyordum ama izin vermiyordu. En sonunda elini gevşettiğinde ellerinden kurtuldum ama olduğu yere çökerek ayaklarıma kapandığında yeniden ağlamaya başladı. "Gitme İrem, gitme," ne yapacağımı bilemeden öylece kalakaldım. Ayaklarıma kapanmıştı.

"Ömer lütfen gitmem gerekiyor."

"İrem bir kez daha düşün," dediğinde gözlerim dolmaya başladı. Yavaşça ellerinden kurtulduğumda ağlayarak bavulumu aldım ve gözlerim dolu dolu evden çıktım. Orada kalbimin yarısını bırakmıştım. Orada geçmişimle geleceğimin arafını bırakmıştım. Çıktığım bu kapıdan aynı duygular içinde girmeyeceğimi bile bile çıkmştım.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin