•BP• 31

2.4K 95 4
                                    

Gözlerimi sehpaya dikerek güneşin doğmasını izlemiştim. Uyuyamamıştım, Oğuz'un o hali beni bitirmişti. Ömer uykulu bir şekilde gözlerini ovarak aşağıya inmişti. Başıma minik bir öpücük kondurarak mutfağa ilerledi.

"Yine erkencisin," diye bağırdı.

"Evet, bir türlü uyuyamadım."

Kendisine kahve alarak salona geri döndü. Yanıma oturarak kahvesinden bir yudum aldı. "Canın bir şeye mi sıkıldı?"

"Hayır."

Televizyonu açarak ayaklarını sehpaya uzattı. Başımı omzuna koyarak bende ayaklarımı sehpaya uzattım. "Akşam dövüş kulübüne gideceğiz," dedi. Başımı olur anlamında salladım. "Artık dövüş kulübü demek istemiyorum oraya," dediğinde başımı hiç kıpırdatmadan, "yoksa kapatacak mısın?" diye sordum.

Kahvesinden bir yudum alarak, "hayır, tabii ki de," dedi ve düşünür gibi bir mırıltı çıkardı, "sadece bir isim koyacağım," dedi.

Esneyerek, "Ne koymaya karar verdin peki?" diye sordum.

"Aklımda bir isim vardı, sanırım o olacak," dedi. Nasıl olsa görürüm diye sormadım. Benim için o kadar da önemli bir şey değildi.

Akşama doğru kapı çaldığında koşarak ilerledim, kapıyı açmamla içeri beş erkeğin girmesi bir oldu. Kaşlarım çatılarak Buğra'yı durdurdum. "Kim bunlar?" diye sordum. Bana kocaman sırıtarak, "Ömer'le benim arkadaşlarım işte ya," dedi. Yanlarında bira ve cips getirmişlerdi, bir anda bütün eve yayılı verdiler. Gülüşerek birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Alper'i görmemle kocaman sırıttım ve yanına ilerleyerek mutfak dolaplarımı karıştırmasını izledim.

"Unuttun mu yoksa beni?" diye sordum. Beni görünce elinde ki tabakları bıraktı ve bana sımsıkı sarıldı.

"Özledim kız seni ne unutması?" dedi.

"İçeri de erkekleri tanımıyorum," diye yüzümü buruşturdum.

Yanağımı sıkarak burnuma bir fıske vurdu, "birazdan gönderirim onları sonra kulübe geçeriz," dedi. Başımı sallayarak elinden tabakları çektim ve salona döndüm. Ömer ciddi bir tavırla arkadaşlarını izliyordu, konuşmaya katılıyordu ama resmi bir şekilde duruyordu. Bende bir bira çektim ve kenara oturarak onları izlemeye başladım.

"Oğlum piyasadan elini ayağını iyice çektin, hiç göremiyoruz," Ömer'e Emre diye biri böyle dediğinde herkes gülüştü.

Ömer birasından büyük bir yudum aldığında, "Ben hala piyasanın içindeyim," dedi.

"Valla göremiyoruz Ömer seni," Sinan kahkaha attığında Alper lafa atladı. "Ömer'in başı bağlı artık," dediğinde bir an bakışlar bana döndü. Ooo sesleri yükseldiğin de bakışlarımı kaçırdım.

"Cıvıtmayın lan!" Ömer'in tok sesi bütün odayı doldurduğunda herkes kısa bir an sessizleşti ama yeniden gülüşmeye başladılar.

Akşama doğru Sinan'ın sarhoş olmasıyla önce halıya kusma macerası bağrış çığrış tuvalette devam etti. Ömer sürükleyerek tuvalete zor yetiştirdi. Alper bunların haline bakarak gülme krizine girdi ve Ömer'i delirtti. Emre kendi halinde salonda oturdu ve kendi kendine dediği şeylere güldü. Kaan ara sıra garip garip sesler çıkardı. Ne tarafa bakacağımı ve kime güleceğimi bilemedim. Bir ara kendimi Alper'in sırtında buldum ve beni düşürmeden indirmesini bekledim.

Üzerime hızla bir şeyler geçirerek arabalara doluştuk. Ömer sinirden burnundan soluyordu. Diğer arabalardan korna sesleri geliyordu.

"Garip arkadaşların varmış," diyerek kıkırdadım.

"Hı öyleler ya," dedi. Her ne kadar kızsa da onlara değer verdiği belliydi. Dövüş kulübünün neon ışıkları uzaktan belli olduğunda kemerimi çözdüm. Üç araba korna çalarak giriş yaptık. Birkaç bakış bize dönmüştü ama umursamadım, Ömer'den dolayı zaten bakanlar oluyordu. Arabadan iner inmez Ömer hızla yanıma geldi ve elimi kavradı beni arkama döndürerek kocaman sırıttı.

"Neler oluyor Ömer?" şaşkınlıkla ona baktım.

"Sana bir süprizim var," dediğinde kıkırdadım.

"Ne süprizi Ömer Vural?" sesimde ki imayı hemen fark etti.

"İrem Taşkın," diyerek beni döndürdü, "Seni seviyorum," diye fısıldadı.

Venüs.

Binanın hemen üstünde kırmızı renkli kocaman yazıya baktım. "Bu ne demek?" diye mırıldadım.
Kulağıma eğildi ve sıcak nefesi boynumdan sırtıma yayıldı.

"Sen benim Venüs'ümsün. Venüs fazla sıcak bir gezegen." Kendini arkadan bana yasladığında yüzüm kıpkırmızı oldu.

"Ama ben sıcak biri değilim," diye fısıldadım. Büyülenmiştim.

"Hayır, sıcaksın, belki ellerin değil ama cana yakınsın."

Ne diyeceğimi şaşırmış bir şekilde öylece yazıya bakıyordum. "Benimle tanıştığına pişman olan insanlar var," dediğimde ellerini göbeğim de birleştirdi ve daha da sımsıkı sarıldı.

"Herkese nasip olmaz Venüs'ü yakından görmek."

Gözlerimi birkaç saniyeliğine sımsıkı kapattım. Sonra Ömer'e dönerek ellerimi yüzüne yerleştirdim. "Ne diyeceğimi bilmiyorum teşekkür ederim," diye fısıldadım.

"Bir daha asla teşekkür etme, bu ne ki ben sana daha bir sürü şey yapacağım."

Sonra elimi tutarak beni içeri sürükledi. Bütün gece arkadaşlarının sululuklarını izledim ama bir gözüm hep Ömer'deydi. O benimdi. Yüzümdeki gülümse bütün gece sürdü. Yazıyı hatırladıkça masanın üzerine çıkıp bağırmak istiyordum ama hiçbir zaman o kadar cesarete sahip olamadım. Ben daha fazlası istemiyordum. Şu an bulunduğum halimden memnundum. Bana sürprizler yapmasına, çiçek böcek almasına gerek yoktu. Yeter ki gitmesin, bu bana yeterdi.


Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin