•BP• 49

2.2K 72 4
                                    

"Kalbimin köşesinde bir cennet var, kapısının anahtarını kaybettim, cehennemden kaçamıyorum."

Sözlerimin havada asılı kaldığının farkındaydım ama kendi kendime konuştum. Hissettiğim bu duyguyu kimseye anlatamıyordum, kimse beni anlamıyordu.

"Bana sözler vermişti," fısıldayarak konuşmaya devam ettim.

"Ona güvenmemi istemişti."

Güvenmiştim, kendimi gerçekten ona vermiştim. Herkesi sırf Ömer için bir kenara atabilirdim. Herkesten vazgeçecek kadar seviyordum. Sırf Ömer dedi diye bir çok şeye inanabilirdim.

"Ama o en ufak şeyde bile beni sırtımdan vurdu," büyük bir hırsla söyledim bunu, dişlerimi sıkmıştım. Kaldıramıyordum.

"Beni hiç sevmedi Buğra," dediğimde sabitlediğim gözlerimi ona çevirdim ve pür dikkat beni izlediklerini fark ettim.

Çığlık atmak istedim.

"Beni sevmesi için her şeyi yaptım," dediğimde Buğra bacağımı sıktı.

"Kendini hemen bırakma, Ömer'i de dinle," dediğinde sinirlendim.

"Dinlemem gereken bir şey yok, bitti her şey. Bizi bitirdi."

Gözlerim dolmaya başladığında burnumu çekip saçlarımı geriye attım. Ben güçlü biriydim. Hayatım boyunca ne badireler atlatmıştım, buna da alışırdım.

"Yapma böyle İrem, Ömer'in halini gördün. Perişan haldeydi," dediğinde gözümün önünde kapıyı açmam için yalvarması canlandı. Ne diyeceğini bir an merak ettim.

"Sizinle konuştu mu?" diye sordum.

Buğra, "Hayır, çok direttim söylemesi için ama bir tek sana söyleyeceğini söyledi. 'Bir yangının ortasında kalacak, kendi pimini kendi çekecek bu sefer,' diyordu. Ne olabilir ki?" diye sorduğunda bir an bende düşündüm.

"Benlik bir şey değil, Buğra. Asıl kendisi pişman olacak," sinirle yerimden kalkıp, Alper'in bana verdiği odaya doğru yürüdüm. Sertçe kapıyı çarpıp kendimle baş başa kaldığımda elimi alnıma bastırıp ovdum. Ne olmuş olabilirdi ki de Ömer Şenay'la konuşup hatta ona satılacak noktaya gelebilir?

Bir süre düşündüm ama kabullenemiyordum. Benim yaptığım bir şey değildi. Kendimden bu kadar emin olmam bir an beni korkuttu.

Düşünceler zihnimi ele geçirip beni bir anlığına devre dışı bıraktı. Yoğunlaşarak yaşadığımız her şeyi en baştan düşündüm. Şenay'la konuşmasının sebebini yüzlerce kez kendime sordum. Cevaplar aradım.

Sonra odada tur atmayı keserek başımı dikleştirdim. Ne olursa olsun böyle bir şey yapmasına gerek yoktu. Mesele neyse Şenay'sız da halledebilirdi.

Odaya Alper daldığında sıçradım. "Karanlık da ne yapıyorsun güzelim, içeri gel, yemek söyledik," dediğinde aç olmadığımı söyledim ama beni dinlemeden kolumdan sürükledi. Salona zar zor geçtiğimde bana söylenen yemeği kendime çektim ve mırın kırın ederek birkaç lokma ağzıma attım.

Buğra'la Alper kendi aralarında sohbete dalmışlardı. Onları dinletememiştim, aklımda sürekli Ömer vardı. Bu onu ilk gördüğüm dakikadan itibaren kurulu bir oyuncakmış gibi oynamaya devam etmişti.

"Alper, Ömer'le nerede tanıştınız?" diye konuşmalarını keserek soruverdim.

"Üniversite de güzelim," dediğinde başımı salladım.

"Nasıl arkadaş olmaya karar verdiniz?"

"Karar vermedik, ara sokakta sigara içiyordu bende her zamanki gibi başımı belaya sokmuştum ama korkmuyordum. Küçük bir yardımı oldu o an, sonra hep beraberdik," dedi.

"Mesela nasıl bir öğrenciydi?" diye sordum. Elimi çeneme koyarak gözümde Ömer'i canlandırmaya çalışarak Alper'e baktım hülyalı hülyalı.

"Yabancı dili çok iyi, ticaret kafası baya vardı, derslere pek gelmez ama sınavlardan hep yüksek alırdı, çalışmazdı ama bir zekiliyi vardı. Zekasına hayran olan, dış görünüşüne hayran olan hatta şu sert hareketlerine hayran olan birçok kız gördüm İrem ama hiçbiri kişiliğine hayran olmazdı," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Neden?" diye sordum.

"Çünkü asla kendini başkasına açmazdı. Asıl Ömer kim ben bile daha üç ay öncesine kadar çözememiştim," dedi.

"Üç ay önce ne değişti peki?"

"Seni hayatına aldığını kendi gözlerimle gördüğümden beri gerçek Ömer'i görebiliyorum," dediğinde kızardığımı hissettim.

'Bir tek sana anlatıyorum. Bir tek sana paylaşıyorum. Özel birisin...'

Ömer'in sözleri kulağımda çınladı.

"Yalan söylüyor olamaz değil mi? Mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır?" diye sordum.

"Mutlaka vardır İrem çünkü gözlerinden belli oluyor."

Alper sustuğunda Buğra ikimizi de üzgün gözlerle bakıyordu. Alper konuşmaya başladığından beri hiç konuşmamış sadece dinlemişti.

"Ben fikrini değiştirmek istemem ama Alper'den daha uzun zaman önce tanıyordum Ömer'i ona iyi geliyorsun İrem, o seninle mutlu, ben bir tek bunu biliyorum," diyerek ayağa kalktı. "Şimdi benim gitmem gerek, kendine iyi bak fıstık," diyerek yanağıma bir buse kondurarak evden çıktı.

Alper'le bir daha hiç konuşmamıştık, bende kısa bir süre sonra odama geçerek yatağım uzandım.

Ne yapacağımı ya da nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey Ömer'i büyük bir sevgiyle sevmemdi. Bence bu her şeyin anahtarı olabilirdi.

Y/N: Yeni yılın ilk gününden merhaba! Bu yıl umarım eğlenceli, bol bol aşklı ve hepimizin başarılı olacağı bir yıl olur! Her şey geride kaldı. Bu yıl benim için inanılmaz zordu...
Aşağıya bırakacağım fotoğrafların bende çok çok büyük anıları var. Kendinize iyi bakın!

 Kendinize iyi bakın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin