•BS• 65

1.8K 75 10
                                    

Y/N: Öncelikle merhaba!
Yorumlardan ya da beğenilerden takip ettiğim kadarıyla gerçekten Buz Parçaları bana çok güzel bir aile kazandırdı. Bölüm gelmediği zaman, saygı çerçevesi içinde bazen sitem bazen de isteklerini dile getiren çok güzel insanlar var. Teşekkür etmek istedim. İyiki varsınız. Bana özelden de yazabilirsiniz, tanışmak çok isterim. İyi okumalar.

Tozlu sayfaları bir bir çeviriyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tozlu sayfaları bir bir çeviriyordum. Geçmişin gölgesi geleceğime düşmüştü. Anlamsız bir kederin içinde debeleniyordum. Koştukça ayağım takılıyor, sürekli tökezliyordum. Anılar beni boğuyor, geçmişim intihara sürüklüyordu. Zihnim puslu bir akşam kadar sessizdi. Kulaklarım sürekli çığlıklarımın yankısını sunuyordu bana. Kendimi tam anlamıyla savunmasız gibi hissediyordum. Şeytan kulağıma bir şeyler fısıldıyordu ama çığlıklarımın yankısından duyamıyordum. Ölüm sessizliği var gibiydi. Bu ev, hem tanıdık hem de hiç bilinmezliğe açılan bir kapı gibiydi. Bir adım sonrasının uçurum olduğunu bile bile yürüdüğüm bir yol gibi. Korku, ilk önce kalbindeydi daha sonra nabzımda ve şimdi de zihnimde. Korkuyordum. Hırçınlaşmıştım ve ilk defa kabuğumu kırıcak şeylere imza atmıştım. Yaşamımda her daim birine sığınan ve koşulsuz şartsız ona güvenen ben, kabuğumdan çıkmıştım ve sendeleyerek uçmaya çalıştım, daha yürümem gerektiğini unutarak. Dünyaya yeni gelmiş bir bebek kadar savunmasızdım. Şimdi ne değişmişti bilmiyorum, beklenmedik şeyler yapıyordum. Aslında bunları yapmak benim içimde hep vardı, ben sadece o yönümü törpülemiştim. Bastırmak daha kolay gelmişti. Güçlü olmak zordu çünkü. Ayakta, tek başına durmak zordu.

Öylece ayakta durmuş kapıyı izliyordum, kesintisiz süren ağlama seansım şimdilik bitmişti. Şimdilik diyorum çünkü her iki dakika da bir hıçkıra hıçkıra Ömer'in öylece gidişine ağlıyordum. Sonra susuyor ve kapıyı izlemeye devam ediyordum. Ruh halim acayip dengesiz bir haldeydi şu an ama güçlenmeye başladığımı ve bu gibi durumlarla savaşabileceğimi hisseder bir hale gelmiştim ya da acı yaşaya yaşaya dayanıklılık kazanmıştım. Bir şeyleri sürekli kaybediyordum, birileri sürekli hayatımdan çıkıp gidiyordu, tanıdığım herkes ölüyordu. Kaybediyordum hep. Her şeyi, herkesi kaybediyordum.

Yosun tutmuş bir kaya gibiydim. Üzerimden akıntıyla birlikte çeşitli balıklar geçmişti, sular akmıştı, bazen birileri karşı tarafa geçmek için üzerime basmıştı.

İşe yaramaz ama bir şeyleri başarmak için de gerekli olan bir nesne gibi bir şeydim.

Şu an herkese sırtımı çevirsem kimsenin umrunda olmazdı. Şu an ölsem kimse fark etmezdi. Çünkü adil olmayan bir dünyada yaşıyorum. Herkesin şu an var bir saniye sonra olmayabilir dengesizlikleri içinde çalkalanıyorum. En yakın arkadaşım tarafından darbe yemiş birisi olarak kime güveneceğimi bilmiyorum. İşin garibi kendimden de korkuyorum. Daha kim olduğumu bile bilmeyen dengesiz bir kızın tekiyim.

Kimim ben?

Annemin minicik kızı, erken yaşta terk etmek üzere olduğu yavrusu. Babamın, olayların farkında olup sessiz kalmak zorunda olduğu ama her daim kızını düşündüğü yaralı küçük bir kız çocuğu. Pınar'ın, sanki her daim işlerime burnunu sokarak hayatımı mükemmel yapma çabasında olduğu zavallı arkadaşı. Ömer'in öylesine hayatına girmiş, git dese bile gitmeyen, onu koşulsuz seven aciz bir kız.

Ben buyum sanırım. Ben aciz, yaralı, zavallı gibi kelimelerle tanımlanan o kızım.

Herkes gider ama ben olduğum yerde beklerim çünkü birinin hayatından öylece çıkıp gitmek çok zor. Sanki önümde bir yol var ve ben öylece oturmuş yolu izliyorum, yanımdan geçenler bana acıyıp yanımda bekliyor, sözler veriyor, iyileştireceğinden bahsediyor. Sonra bir anda sıkılıyor ve yürümeye karar vererek çekip gidiyorlar. Ben ise hala oturmaya devam ediyorum. Gidişlerini izliyorum çoğu zaman.

Kendimi daima bir bataklıkta gibi hissettim. Çırpıntıkça battığım bir bataklık. Dibe doğru çöktüğüm bir bataklık. Kimsenin olmadığı bir bataklık.

Aşırı yorgundum ama gözlerimi kapatsam dahi uyuyamadığımı biliyordum. Kapıya bakmayı keserek ayaklarımı sürüye sürüye salona döndüm ve mumları yakmaya başladım. Daha sonra kanepeye çökerek ayaklarımı kendime çektim ve gözlerimi herhangi bir yere sabitlediğimde bir fotoğraf gördüm. Objektife gülümseyen iki kişi. Midem bulanmaya başlamıştı. Benim ailemi yok etmiş ama kendisi son derece mutlu olan biri. Kaşlarım çatıldı ve çerçeveyi elime alarak büyük bir hırsla yere atıp parçalanmasını izledim. Cam her tarafa yayıldığında fotoğraf dışarı çıkmıştı, hızla yerden alarak birçok parçaya böldüm.

Hayat hiç adil değildi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kelimelerin ağırlığı üzerime çöktüğünde sessiz kalmayı tercih ettim ve daima her şeye büyük bir sessizlikle yaklaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kelimelerin ağırlığı üzerime çöktüğünde sessiz kalmayı tercih ettim ve daima her şeye büyük bir sessizlikle yaklaştım."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin