•BP• 15

3.5K 122 2
                                    

Üzerimde bir ağırlık hissettiğim de gözlerim aralandı. Kaşlarımı çatarak başını göğsüme koyan Oğuz'a baktım. Ömer'le kaç kere yan yana yattığımız halde bir kere bile üstüme çıkmamıştı. Zor da olsa yerimden kalkarak kapıya doğru yürüdüm, ayağıma takılan bir şeyle düşmek üzereydim ki son anda duvara tutundum ve başıma bir şey gelmeden hızla dışarı koştum. Hava aydınlanmıştı ama daha güneş doğmamıştı. Soğuk hava yüzüme çarptığın da titredim. Bacaklarım açıktı, hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Ağlamak üzereydim.

Hiçbir şekilde Ömer'e benzemiyordu!

Onun gibi kokmuyor, onun gibi bakmıyor, onun gibi değildi.

Ömer belli etmese de bana değer verir, sahip çıkardı. Kendimi daha fazla tutmadan ağlamaya başladım. Kalbim isyanla tekliyordu. Zihnim, ne kadar aptal olduğumu artık Oğuz'da Ömer'i aramamı söylüyordu.

Eve girdiğim de telefon çalıyordu, yavaşça açtığım da umursamaz bir şekilde kulağıma götürdüm.

"İrem?"

Pınar'ın tanıdık neşesi kulağımı doldurduğun da onu ne kadar özlediğimi fark ettim.

"Efendim?"

"Uzun zamandır bir şeyler yapmıyorduk, bugün gelip seni dışarı çıkaracağım," dediğin de gülümsedim. Pınar ne olursa olsun benim kardeşimdi.

"Tabii, bekliyorum," dediğim de neşeyle kıkırdadı. Ne olursa olsun birbirimizden asla kopamıyorduk. Ömer'i sevmemesinin nedenini az çok anlayabiliyorum, beni gereksiz yere üzdüğü için Pınar bir türlü sevememişti Ömer'i.

Ilık bir duş alıp üzerime geçireceğim bir tişört ve siyah kot buldum. Havalar soğumuştu ve yanıma hiç ceket almadığım için Ömer'in kapşonlu siyah ceketini üstüme geçirdim, bana en az üç beden büyüktü ama umursamadım.

Bahçeye çıkarak biraz hava almak istedim, Pınar'ın tam olarak ne zaman geleceğini bilmiyordum. Bir süre bahçedeki kedileri besledim. Arkaya doğru dolandığım da burada bana hazırladığı birinci senemiz için kutlama geldi aklıma, kulağıma fısıldadığı sözleri hatırladığım da gideceğinin planını yaptığını anlayabiliyordum.

"Ne olursa olsun, hayatında ben olmasam bile devam etmelisin İrem."

Devam edemiyorum.

Biliyordu, o olmadan yapamayacağımı biliyordu.

Korna sesi duymamla öne doğru dolaştım. Pınar bu sefer şöförsüz gelmişti ve sürücü koltuğunda o vardı. Koşarak yanına ilerledim. Yanına oturduğum da, "Araba kullanmayı mı öğrendin?" diye sordum.

"Evet, Buğra öğretti," dedi.

"Ne güzel!" Ben aylardır evde Ömer'i beklerken insanlar hayatına devam ediyor tabii.

"Üniversite sınavın nasıl geçti?" En son konuştuğumuz da özel üniversite düşünüyordu.

"Beklediğimden daha iyi, tercihleri yaptık. Yakında belli olur," dediğin de başımı salladım.

"Kendine cehennemi yaşatmak yerine başka şeylerle uğraşsaydın senin için daha iyi olabilirdi."

Cehennem benim zihnimin içindeydi. Kendi cehennemimde ki zebaniler geziyordu zihnimde, her milimine irinli ayak izlerini bırakıp yürümeye devam ediyorlardı. Eğer şeytanlar da ibadet ediyor, ayin yapıyorsa zihnimden yükselen ilahiler de onlara aitti. Ve öyle bir vadiydi ki zihnim, alevler kanımın zehriyle harmanlanıyordu. Bu ölmekten daha beterdi.

Sessiz kalarak hiçbir şey demedim. Haklı olabilirdi ama benimde kendime göre haklı sebeplerim vardı. Ömer hayatıma girmese de ben sınava hazırlanamazdım. Eğer Ömer hayatıma girmese benim kalabilecek bir evim bile olmazdı.

Alışveriş merkezine geldiğimiz de bunları düşünmemem gerektiğini kendime yeniden hatırlattım. Pınar'la güzel bir gün geçirecektim. Bugün keyfimi hiçbir şey bozmayacaktı.

İlk önce birkaç mağaza gezip Pınar'ı deneme kabinlerinde bekledim. Ne giyse kıvrımlı vücuduna yakışıyordu. İlk defa onu sıkılmadan bekledim.

Ellerimiz dolu yemek katına çıktığımız da bir masaya
kendimi attım. Hafiften yorulmuştum ama bunu ilk defa belli etmeyecektim.

"Seni özlemişim," dediğim de telefonuna bakmayı keserek bana döndü.

"Bende özlemişim aramıza hep Ömer girdi. Kendini onun için yiyip bitirdin. Şu an kabul etmeyeceksin biliyorum ama beni anlayacağını umuyorum."

"Bunu istersen konuşmayalım," dediğim de anlayışla başını salladı ve ne yiyebileceğimiz düşünmeye başladı. Burukça gülümsedim. Eskiden de böyle biriydi. Canlı, kıpır kıpır, çocuksu...

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin