•BS• 62

1.9K 71 18
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapanan kapının tok sesi açılan zihnimle ritim tutmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapanan kapının tok sesi açılan zihnimle ritim tutmuştu. Bambaşka bir dünyadan çok daha başka bir dünyaya geçiş yapmıştım. Zeminde çıkan ses asla dinmeyecek olan kalbimin atışıyla karışıyordu. Kendimi, içeri girmek için direnen anılarıma bırakmak istemiyordum. Baskı başımda keskin bir ağrıya yol açmıştı. Merdivenlerden koşarak inişim, Şenay'ın beni itmesi, annemin bana seslenişi... Her şey bir bir canımı yakarak gözlerimin önünden geçiyordu. Yavaşça yürüyerek salona geldim. Şenay'dan kalan eşyalar midemi bulandırıyordu. Kim bilir eski mobilyalara ne olmuştu? Kendimi koltuğa attığımda çevreme bakınıyordum, daha önce görmemişim gibi. Kapı yeniden çalınmaya başladığında umursamadım. Uzaklaşmam gerekiyordu. Herkesten, her şeyden.

Hiç susmayan kapı başımda ki ağrıyı şiddetlendirmişti. Hızlıca yerimden kalkarak kapıya ilerledim ve sert bir şekilde kapıyı açtım. Ömer kapıda dimdik durmuş bana bakıyordu. Sadece yüzüne baktım.

"İrem böyle yapma, endişeleniyorum," dediğinde hala ona boş boş bakıyordum. "İrem!" Beni sarsmaya başladığında kolumu acıyla geri çekmeye çalıştım, sinirden dolayı ne yaptığını bilmiyordu. "Böyle yapma diyorum! Gerçekten kırıldığını anlayabiliyorum ama elimde olmayan sebeplerden dolayı böyle oldu İrem," dediğinde yüzüne sadece bakıyordum. Sözcükler bir bir boğazımdan aşağıya asılmış gibiydi. Tanrı, benden aldığı her şeyi bir başkasına bahşetmişti. Ölüm sıcak nefesini kulağıma üfleyerek varlığını hissettiriyordu. "Bakma öyle! Konuş!" diye emir verdiğinde boş bakışlarım yüzünü inceledi yeniden. Bu kadar zor olmamalıydı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Sadece biraz kendimi dinlememe ihtiyacım vardı. Ömer içeri doğru bir adım attığında kapıyı kapatmak için yeltendim ama güçlü elleri ve bedeni her şeyi engelliyordu.

"Girme," dediğimde bir an duraksadı ve bana inanamıyormuş gibi bakarak durdu.

"Yanında olmak istiyorum," dediğinde yeniden kapıyı kapatmak için direndim ama engelliyordu.

"Ben istemiyorum," dediğimde biraz daha şaşkına uğradı. Benden beklenmeyen şeylerdi çünkü ben ne zaman Ömer gelse kabul ettim, sorgulamadım, o yaptıysa bir bildiği vardır dedim. Ne zaman gitse bekledim. Günlerce aramasını bekledim, uyumadım, kendimi her şeyden kısıtladım. Neden yaptım? Çünkü sevdim. Çünkü o benim her şeyimdi. İnsanın bir sabrı vardır ve bu bir yere kadardı.

"Seni seviyorum," diye fısıldadığında sadece baktım çünkü artık bu kelimelerin ağırlığını da taşımak istemiyordum. Çünkü inanıyordum ben. İnanmak istiyordum. Bir başkasının sevgisine muhtaçtım. "İrem sen beni sevmiyor musun?" diye sorduğunda yüzü iyice şaşırmış bir hal almıştı. Bu sorunun cevabı çok net belliydi, ben bunu her zaman belli etmiştim.

"Seviyorum," dediğimde rahatladığını belli edercesine nefesini bıraktı. "Ama bazen sevgi bazı şeylere yetmiyor," dediğimde yeniden gerildi. Ellerini yumruk yapmış bana bakıyordu. Kusursuz yüzü gergindi, dişlerini sıktığı belliydi, gözleri kısılmıştı ve göz altları mosmordu. Tanrının kusursuz ruhundan üflenmiş gibiydi.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

Derin bir nefes aldım. "Benim için yaptığın her şeye minnettarım, iyiki varsın, belki sen hayatıma girmesen şu an bulunduğum yerde olamayacaktım. Gözlerimi açtım, karanlık tünelime ışık oldun, bana doğruyu gösterdin, güçlü durmam gerektiğini öğrettin, Şenay'la savaşamazdım, tuttuğum kapıya bile dokunamazdım şu an ama bu evle beraber birçok şeye sahibim şimdi, senin sayende," dediğimde duraksadım, "nankör bir insan değilim, yaptığın iyilikleri unutmayacağım da ama Ömer," dediğimde gözlerimi yere diktim. Ömer kaskatı olmuş bir şekilde bana bakıyordu ama bakışlarım yerde sabitliydi. "Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var," dediğimde bakışlarım yerden kalkarak sabit duran gözlerine çevirdim.

"Hayır!" dediğinde daha fazla güçlük çıkarmasını istemiyordum. "Hayır! Asla seni tek başına bırakmam, hele bu halde hiç. Aklından çıkar bunu," dediğinde gözlerimi devirdim.

"İstemiyorum!" diye bağırdığım da şaşkınlıkla bana bakmaya devam etti. "İstemiyorum Ömer, anlamıyor musun? Yalnız kalmaya ihtiyacım var!" Derin bir nefes aldığımda gözlerimden ateş çıkacağını falan sandım. Yüzüm alev gibi yanıyordu. Eli kaskatı bir şekilde kapıda kalmıştı. Sonra yavaşça elini indirdi ve yumruk yaptı, daha sonra arkasını dönerek arabasına doğru yöneldi. Bir süre gidişini izledim. Yokluğu hissettiğim en iğrenç duyguydu ama bunu yapmak zorundaydım. Yalnız kalmaya çok fazla ihtiyacım vardı.

Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yaslandığım da gözlerimi sımsıkı kapattım ve ağlamaya başladım. Zorlanıyordum. Her şey için zorlanıyordum. Burada bulunmak, buraya Ömer sayesinde gelmek bile beni zorluyordu. Yokluğunu bile ayrı sevdiğim adam. Kayarak yere oturdum ve başımı dizlerime yaslayarak ağlamaya başladım.

Burada olmak istemiyordum, geçmiş geleceğimi baltalıyordu ama Ömer'le de olmak istemiyordum. Arafta sıkışıp kalmıştım. Yine gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Başımı kapıya yasladım ve yanaklarımın ıslanmasına izin verdim. Anılarımla baş başa kalmıştım.

Y/N: Yukarıya bıraktığım resimler glbayramON ait. Daha fazlası için wattpad_kitapkurdu instagram sayfasına bakabilirsiniz. Gül'ün hesabını da oradan bulabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin