•BS• 58

1.8K 80 7
                                    

Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. İyi okumalar.

Zaman akıp geçiyor. Saatin tık takları beynimi deşiyormuş gibi hissettiriyordu. Ömer elime birkaç tane kağıt çıkıştırmıştı ve beni yalnız bırakarak gitmişti. Elimdeki kağıtlara ne yapacağımı bilemeyerek dakikalardır bakıyordum. Açmaya cesaretim yoktu. Açamıyordum. Babamdan kalan son şeye bakamıyordum. Canımın yandığını hissettim. Yutkunmaya çalıştım ama hep bu zamanlar da ortaya çıkan yumru izin vermedi. Eğer daha önceden bana bırakılan bir mektubu açmış olsaydım mirasın bana kalmış olduğunu bilirdim, yine aynı hataya düşüp de bunu da tuvalete atmak istemiyorum. Derin bir nefes alarak mektubu açarak zarfından çıkardım. Kağıt ellerimin arasındaydı. Kalbimin gümbürtüsü kulaklarıma baskı yapıyordu. Boğazımda ki yumru büyümüştü. Kağıdı araladım.

İrem'im;

Kızım.

Bu kelimenin altında daima ezildim. Evet, sana sevgimi belli edemeyen bir baba oldum. Hatta baba bile olamadım sanırım. Şenay aslında kötü birisi değil İrem. Sadece bazı şeyleri bilmeyerek yapıyor. Annenin yerini asla ama asla tutamaz. Biz annenle birbirimize çok aşık evlendik. Şenay'la aramda aşkın olmadığını biliyordum, mantık evliliği yapmıştık. Annenin sevgisine ihanet etmedim.

Bunu daha önce hiç dışarı vurarak yapmamıştım ama gece yatağa yattığımda, gözlerim kapandığında, senin sevebileceğin herhangi bir şeyde zihnimde sen canlanıyorsun. Bana bakan korku dolu bakışların hiç kazınmıyor hafızamdan. Ne yaparsam yapayım affedemiyorum kendimi. Geceleri bazen sessizce odana girer, saçlarını okşayamadan çıkardım. Ben sana ne yaparsam yapıyım hep baba diye ağlıyordun. Ben iyi bir baba olamadım. Elimden hep fazlası geldiği halde yapmadım. Tek suçlu benim ama herkesin nedenleri vardır kızım. Herkesin bir sebebi vardır.

Asla ama asla bu mirası Şenay'a bırakmazdım. Eğitimini tamamla kızım ve şirketimizin başına geç. Yapabilirsin. Sen güçlü bir kızsın. İnanıyorum sana.

Baban.

Baban.

Benim babam.

Bana asla bakmayan, sevmeyen, şefkat göstermeyen adam benim babamdı.

Gözlerim çoktan dolmuştu ve mektubu kaçıncı kez okuduğumu bilmiyordum. Kağıdı sehpaya bırakarak dizlerime kapandım. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda babamın asla bir daha burada olamayacağı fikri beni deli gibi ağlatıyordu. Onları asla bir daha göremeyecektim. Kalbim sızlamaya başladığında ağlama şiddettimi arttırdım. Bunu hep yapardım sanki daha fazla bağırırsam içimdeki acı bir o kadar geçer gibi gelirdi. Başımı bir kere bile okşamamıştı. Karısıyla vakit geçirmekten bana bakmayan bir adamdı. Boşu boşuna geçen yıllarımıza ağladım. Beni sevmediği her güne lanet ettim. Ömer odaya girdiğinde koşarak ona sarıldım. Bir süre sessizce saçlarımı okşayarak bekledi.

"Ömer," dediğimde daha da sıkı sarıldım.

"Konuşma," dediğinde beni kendine bastırdı. Yeniden ağlamaya başladığımda beni koltuğa oturtup su getirdi. "Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum İrem," dedi.

Bilebilirdi. Ömer belki de benden daha çok acı çekmiş birisiydi. "Biraz daha iyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım. "Bir başka kağıtta da sana bırakılan yerlerin tapusu var, istediğin zaman Şenay'ı o evden attırabiliriz," dedi

"O mektuba da bakmak istiyorum," dedim.

Hemen yerinden kalkarak çalışma odasına gitti ve birkaç dakika içerisinde döndü. O kağıdı da açtım. Üç araba, bir tane çiftlik evi, Şenay'ın oturduğu ve benim büyüdüğüm ev, iki tane yazlık ve farklı şirketlerde ki şirketimiz.

"Şimdi ilk işimiz Şenay'ı o evden çıkartmak," dedi. Başımı evet anlamında salladım.

"Ben o evde büyüdüm, ben o evde acılar yaşadım, annemden sonra orada cezalandırıldım. Annem o evde yaşadı. Benim için değeri çok yüksek," dediğimde Ömer sessizce beni dinliyordu. "Biraz da Şenay kimsesizliği tatsın," dediğimde kendimi ilk defa bu kadar kararlı olduğumu fark ettim. "Ne yapabiliriz Ömer?" diye sordum.

"Bunları araştırmam da avukatım çok yardımcı oldu, Şenay'a şimdi maddi manevi dava açabilirsin, seni iki yıldır kandırıyor. Zaten oturduğu ev bile sana ait, giydiği, kullandığı araba her şey senin," dedi. "Dava açarsak kazanma ihtimalin çok yüksek, her şeyle ben ilgileneceğim," dediğinde yanına giderek kocaman sarıldım.

"Senden şüphelendiğim için özür dilerim," diye fısıldadım. "Senin bana ihanet etmeyeceğini bilmeliydim."

"Olsun İrem, hayatın boyunca sürekli aynı şeyler başına gelecekmiş gibi kendini şartladığın için böyle oldu. Kendini böyle kodlamışsın. Herkesin sana ihanet edeceğini düşünüyorsun, herkesin sana yalan söyleyeceğini düşünüyorsun ve herkesin seni kandıracağını düşünüyorsun. Sana bir söz verdim ve ben senin bildiğin ya da duyduğun erkekler gibi değilim. Ben kimseye benzemem," dediğinde başımı omzuna yasladım. Güven veren tavırlarıyla kendimi her şeyimle ona ait hissediyordum ve bu duygu aşırı güzeldi.

"Elimde değil, ben hayatım boyunca herkesten kazık yedim. Bak etrafımda kimse kalmadı," sözümü kesti.

"Ben varım. Herkes gitse bile yine ben olacağım. Bir gün evren bile bizi ayırdığında yine ben olacağım. Kalbindeyim İrem, beni orada yaşatmaya devam ediyorsun ve bu bizim sonsuz olduğumuzu açıklıyor."

"İyiki varsın," dediğim de yeniden gözlerim doldu. Bu şeylere alışık biri değildim ve garip geliyordu. Uzun süredir Ömer'le yaşamama rağmen garip geliyordu.

Karanlık ve karlı kaplı geceye güneş doğmuştu. Hayata yeniden gelmiş gibi hissediyordum. Belki de mutlu günler kapıdadır ve beni bekliyordur. Bilemeyiz.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin