•BP• 20 ♣️ İlk Çeyrek

3.3K 114 5
                                    

Playist: Deniz Tekin- Beni Vur

"Gitmeliyiz İrem," Buğra beni çekiştirdi ama gitmemek için direndim. Dakikalardır ağlıyordum. Toparlanıp bir karar vermem gerekiyordu, buraya geliş amacım neydi, Ömer'den vazgeçmek için gelmiştim. Şimdi burada sırf bana bakmadı diye ağlıyordum. Aylardır görmemiştim, aylar sesini sadece bir kere duymuştum ve şimdi bana böyle yapması kırmıştı. Beni her zaman kırmıştı.

"Gitmeyeceğim Buğra, içeri girelim," dediğim de bana şaşkınlıkla baktı.

"İrem yarım saattir sümüklerini omzuma akıttın şimdi de içeri girelim mi diyorsun? Anlamıyorum seni, hadi gel," diyerek bileğimi kavradı. Beni içeri doğru sürüklemeye başladığın da nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım. Onu ikinci kere yakından görecektim. Gidersen dayanamam demiştim Ömer, yıkıldım.

İçeri girdiğimiz de ter ve dumanlı hava yüzümü buruşturmama sebep oldu. Kafeslerin içerisin de dövüşenler vardı, bara doğru yürüdüğümüz de gözlerim Ömer'i arıyordu. Bir masaya oturmuş elini sandalyenin üzerinden bir kızın omzuna dokunuyordu, olduğum yerde durarak kıza gözlerimi diktim. Buğra bana yine ne oldu der gibi bakıyordu. "O kız kim?" diye bağırdığım da Buğra bakışlarını kıza sabitledi ve bir süre baktı.

"Ben nereden bileyim, Ömer'e belli mi oluyor yeni biridir akşama işi biter," dediğin de yüzümü buruşturdum.

"Ne yani o kızla yatacak mı?" diye isyanla sorduğum da bana doğal bir şeymiş gibi kafasını salladı. "Olamaz! Yatamaz o kızla!"

Neden bu kadar çok tepki vermiştim?

Lanet olsun çünkü onu seviyorum ve aylar sonra görüyorum bir de üstelik yanında yatacağı bir kız var.

"Buğra ona engel ol, yatmasın o kızla," ağlamaklı bir şekilde Buğra'ya bakıyordum. Bir şey yapmalıydı ve engel olmalıydı.

Elini omzuma koyarak Ömer'in masasına doğru sürüklemeye başladı, büyük adımlar atıyordu ve bir yandan da bana söyleniyordu. "İrem tam bir baş belasısın ben seninle ne yapacağım?" diye sordu ve kızla Ömer'in masasına doğru yürümeye devam ediyorduk. "Hayır, tatlı bir şey olmasan yemin ederim seni yanımda dahi tutmayacağım ama o kadar tatlışsın ki, haa birde unutmadan Pınar var, Pınar'ın en yakın arkadaşı olman seni otomatik olarak sevmem anlamına giriyor. Gerçi Pınar olmasa da ben yine de seni severdim."

Kaşlarım çatıldı, ne kadar çok konuşmuştu. Burnumu sıkarak masanın önünde durduk, Buğra'nın kolu yüzünden iki büklüm masadakilere baktım, şaşkın bakışlar bana dönmüştü.

"Hey millet! Bakın yanımda dünyanın en baş belası kızı duruyor," dediğin de Ömer'de başını kaldırıp bana bakmıştı. Dudaklarımı dişleyerek ona baktım. Bana o kadar soğuk bakıyordu ki bir an kaybolmak istedim. Buğra hala masadakilere beni övüyordu. Bu aşırı sevgi de nereden çıkmıştı bugün?

Masaya oturduğumuz da rahatsızca kıpırdandım. Bir kız elini uzatarak, "Ben Sena," dedi. Güzel bir yüzü vardı.

"Bende İrem," diyerek gülümsedim ve elini sıktım.

"Buğra'nın fıstığı bende Alper," dedi.

Kıkırdadım, "Ah hayır onun fıstığı ben değilim Pınar duymasın," gizli bir şey söylüyormuş gibi eğilmiştim, "ben sadece İrem'im" dedim.

"Ne içersin İrem?" Alper'e baktım ben gelmeden önce bira içtikleri için bende bira istiyorum demek için ağzımı açtığım da tok bir ses beni durdurdu.

"İrem alkol kullanmaz."

Sesin sahibi Ömer'di. Bir an göz göze geldik. O senden önceydi dememek için yanağımı ısırdım. Onu hiç umursamadan, "bende bira aliyim," dedim. Ömer kızgın bir şekilde bana bakıyordu.

Alper'i ve Sena'yı sevmiştim. Ömer'e döndüğüm de Alper'e tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakıyordu. Ömer'in yanında oturan esmer kıza baktığım da bana sinirle baktığını fark ettim. Kocaman ve sahte bir gülümsemeyle elimi uzattım, "İrem," dediğim de birbirimize hırsla bakıyorduk.

"Bende Melis," dedi ve sahte bir şekilde elimi sıktı. Gergin bir ortam olacağını düşünmüştüm ama öyle değillerdi. Alper beni bol bol gülümsetmişti. Hareketleri, davranışları, konuşma tarzı her şeyi baştan sona komikti. Ne dese gülmeye hazırdım.

Elimi omzuna koyarak, "Seni çok sevdim Alper," dediğimde bana sevecenlikle gülümsedi.

"Bende seni çok sevdim kız," dedi. Yine kıkırdamıştım. Masaya kaçıncı olduğunu sayamadığım kadar bira gelip gidiyordu. Bir tek Ömer viski içiyordu. Kristal bardağı ve kehribar rengi viskisi değişmemişti.

Keskin ve buz mavisi gözleri karanlıktı. Ara da göz göze geliyorduk ve bana soğukça bakıyordu. Gözleri o kadar keskindi ki, uzun süre bakamadığım için bakışlarımı kaçırmak zorunda kalıyordum. Masada oturmamdan sadece Ömer ve Melis rahatsızdı. Melis umurumda bile değildi ama Ömer'in benden rahatsız olması üzüyordu ama mutlu imajı vermeye çalışıyordum.

Bir ara tuvalete gitmek için kalktığım da hızla tuvalete doğru ilerlerken biri sertçe kolumu kavradı. Kaşlarım kızgınca çatıldı.

"Demek içki içmeye başlamışsın İrem," Ömer'e hala boş boş bakıyordum.

"Hayır, başlamadım."

"Bana yalan söyleme!" mavi gözleri bir anda simsiyah olmuştu, dişlerini sıkarak bana bakıyordu. "Eskiden içtiğinde yüzünü buruştururdun, bir biradan sonra çakır keyif olurdun, şimdi kaç tane içtiğinin farkında mısın?" sinirle soludu ve nefesi yüzüme çarptı. Viski kokusu yüzümü yalayıp geçtiğin de gözlerimi sımsıkı kapattım ve ne yapacağımı bilemedim.

Gözlerimi araladığım da beni incelediğini fark ettim. Nefes alışverişim hızlanmıştı. Aramızda ki mesafeyi tamamen kapattığın da her an yere düşecekmişim gibi hissediyordum. Yutkunmaya çalıştım. Başım dönemye başladığın da yüzü inceledim. Ne kadar çok da özlemiştim. elimi yumruk yaptım eğer yapmasaydım elimi yüzüne sürtebilirdim.

"Bunlar seni ne zamandır ilgilendiriyor?" diye sorduğum da sesimi düz tutmaya çalıştım.

"Beni ilgilendirmiyor," dediğin de güldüm, "Demek ilgilendirmiyor o zaman bırak kolumu," diyerek kolumu sertçe çektim ve tuvalete girdim. Musluğu açtığım da yüzümü yıkadım kıpkırmızı olmuştum. Biraz önceki yakınlığımız aklıma gelince dudağımı dişledim ve istemsiz olarak gözlerimi kapattım. aylar sonra varlığını hissetmiştim. Bu mükemmeldi!

Yüzümü birkaç kez yıkayarak dışarı çıktım. Masaya ilerlediğim de Ömer gözlerini dikerek bana bakıyordu ama onu umursamadım. Buğra kulağıma eğilerek, "Benim Pınar'ın yanına gitmem gerek İrem kalkalım mı?" diye sorduğun da gözlerimi masaya çevirdim ve daha rahat olduğumu hissederek, "Ben gelmesem olur mu Buğra?" diye sordum.

"Sanırım sevdin bizimkileri, tabii kal," dediğinde gülümsedim. "Hey millet! Ben kaçıyorum fıstığıma iyi bakın," dediğinde Alper belime sarılarak, "Bana emanet," dedi.

Bir süre daha oturduktan sonra kalkmaya karar verdik. Sena gittiğin de Melis'e baktım. Ömer'e dayanarak duruyordu. Onu umursamamaya çalıştım ama gözüm sürekli onlara kayıyordu.

"Araban var mı?" Alper'in sorusuyla Ömer'den bakışlarımı çekerek Alper'e baktım.

"Hayır, yok," dediğim de, "Aa seni ben bırakırım, görüşürüz Ömer," diyerek Ömer'e elini uzattığın da Ömer sadece bana bakıyordu. Sadece elimi kaldırarak görüşürüz der gibi elimi sallayıp arkamı döndüm ve Alper'in koluna girdim. Birbirimize gülümseyerek yürümeye devam ettik. Beyaz mercedes bir araba önümüz de durdu. Kapıyı açarak oturmama yardımcı oldu.

Gözlerimle kulübe çevirdiğim de buraya neden gelmiştim ve neler olmuştu.

Üzgünüm ama Ömer'den vazgeçemezdim. Unutamıyordum ve kendimi zorlamayacaktım. Alper gaza basmasıyla hızla ayrıldık. Derin bir nefes alıp verdim. Yine sensiz geçirdiğim bir gündü.


Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin