•BS• 61

1.9K 82 10
                                    

Y/N: Bölüm ile ilgili yorumlarınızı merak ediyorum! İyi okumalar.

Gözlerimi bir saniye bile kapatmamıştım. Sadece kapıya dikerek aynı pozisyonda sabahın ilk ışıklarına kadar oturmuştum. Geleceğini biliyordum, gelirdi ama bende alıp götürdüklerini getirebilir miydi bilmiyorum. Hakkım olmadığı halde unutmuş olması nedensizce üzüyordu beni. Konuşmak derin bir sancıydı, sustum bende. Bundan sonra olacak her şeyi büyük bir sessizlikle izledim. Varlığım hiçbir şeye sebep değildi. Evren bile beni kabul etmiyorken bir başkasının beni kabul etmesi zaten tuhaf olurdu.

Sustum.

Buğra iki gün boyunca tepemde dikilerek bana bağırdı, sarstı, bir şeyleri devirdi, korktuğundan falan bahsetti. Ona sadece baktım ve sustum.

Daha sonra Ömer geldi. Salondaki o koltuktan hiç kalkmamıştım ve gözümü hiç kırpmamıştım. Yüzünde ki o tuhaf ifadeden tiksindim. Kendini bana affettirmek ister gibi bakıyordu. Önümde diz çöktü ve ellerimi sımsıkı kavrayarak gözlerimin içine baktı. O kadar boş hissediyordum ki, bende ona baktım.

"Özür dilerim," diye fısıldadığında sesi uzaktan bana ulaştı. Sadece baktım. Gözlerim uykusuzluktan kan çanağına dönmüştü, gözaltlarım mosmordu. "Gerçekten önemli bir şey olmasa gitmek zorunda kalmazdım," dediğini işittim. Benim için önemli bir gün değildi doğum günüm, zira hiç kutlanmadı da ama hayatıma birini almıştım, aylardır yanında yaşıyordum ve beni sevdiğini söylüyordu, belki dedim belki o kutlar, kutlamaktan kastım bir şeyler alması falan değildi, sadece sımsıkı sarılması ve yanımda olmasıydı. Sadece yanımda olsun istedim. Gözleri gözlerimi hapsetsin, dudakları dudaklarımı esir alsın, kalbim heyecandan gümbürdesin istedim. Huzur vardı kollarında, beni sarsın istedim. "İrem yapma böyle gerçekten böyle olmasını istemedim," dediğinde yine sadece bakıyordum. Ellerimi sarstığında yerimde sallandım, gücüm hiç yoktu. "Korkuyorum İrem," dediğinde sesi kısılmıştı.

Bende korkuyorum Ömer, her şeyin son bulmasından korkuyorum. Bir gün uyandığımda yanımda olmamandan korkuyorum. Ellerimi tutmamandan korkuyorum. Ben bu iğrenç duyguyla yaşamaktan korkuyorum. Bugün mü yarın mı gideceksin diye düşünmekten korkuyorum.

İçimden çığlık çığlığa bu cümleleri kursam da dışarıdan sadece bakıyordum. Kendimi dışarı kapatmıştım.

"Söz veriyorum bir daha olmayacak, gerçekten bir daha böyle bir hataya düşmeyeceğim," dedi. Kendi kendine sözler vermesi umurumda değildi. Bunun bir daha tekrarlanmaması şu an hissettiğim şeyleri silebilir miydi?

Hayır.

Önümden kalkarak odada tur atmaya başladı. Ellerini saçlarının arasına sokarak düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. Buğra bir köşede durmuş beni izliyordu. Öylece duruyordum. Kıpırdamaya halim yoktu. İstediğim tek şey yalnız kalmaktı.

"İki gündür böyle mi?" diye Buğra'ya sordu.

"Tek kelime dahi kurmadı," dediğinde sıkıntıyla saçlarını çekiştirdi.

"Amacın bana acı çektirmekse İrem, acı çekiyorum. İnan asla kendimi affetmeyeceğim," dediğinde yine boş boş baktım kusursuz suratına.

Amacım acı çektirmek değildi. Sadece daha fazla değersiz hissetmek istemiyordum.

Gözlerindeki o duyguyu görmek benim daha fazla canımı yakıyordu. İçimde akan pınarları kurutuyordu. Elleri saklı duran cennetin kapısını açabilecek kadar kudretliydi.

"İrem, konuş benimle. Lütfen," dediğinde ona sadece baktım. Buğra kollarını kovuşturmuş bir şekilde sadece bana bakıyordu.

"Kızın doğum gününü unutup gittin Ömer!" diye patladığında böyle bir tepki vermesini beklemediğim için şaşırdım. İçime akan sıvıyla gözlerimi Buğra'ya diktim. Unutmuştu. Benimle ilgili hiçbir şeyi önemsemediği için unutmuştu. Ömer duvara yumruk atmaya başladığında bakışlarım tekrar ona kaydı ve sinir krizinin eşiğine gelen Ömer'i izledim ve hiçbir şey yapmadım. Elinin kaynadığını fark edince bile gözlerimi bir saniye bile kırpmadım. Buğra Ömer'i durdurmak için atıldı. Derin derin nefesler alarak duvardan çekildiğinde karşımda ki koltuğa oturttu.

"Seni bir yere götürmek istiyorum İrem," dediğinde sadece bakıyordum. Eli kanıyordu ve bunu hiç umursuyormuş gibi görünmüyordu. Ayağa kalkarak yanıma geldi ve beni ayağa kaldırdığında başım döndü ve gözlerim birkaç saniyeliğine ayakta sallandım ve yerime geri oturdum.

"İyi misin?" diye sorduğunda başımı evet anlamında sallayarak tepki verdim. Kolumu sımsıkı kavrayarak beni kucağına aldı. Ellerim otomatik olarak boynuna dolandı ve düşmemek için tutundum. Arabaya beni yavaşça bıraktığında hızlıca şoför koltuğuna oturdu. Başımı cama yaslayarak gözlerimi kapattım, bedenim uykuya açtı. Başımda hafif bir sızı vardı. Ömer'in bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Geldik," dediğinde gözlerimi aralayıp çevreme bakındım ve tanıdık şeylerin göze çarpması içimdeki sızıyı arttı.

Büyüdüğüm, annemi kaybettiğim, babamın yokluğunu hissettiğim eve gelmiştik. Mirasın bir oyunla Şenay'da kalması sonucunda bu evden ayrılmak zorunda kalmıştım. Gözlerim dolduğunda Ömer elimi kavradı. "Bu ev artık senin," dedi ve elime anahtarı sıkıştırdı. Ayaklarımda güç yoktu ama büyük bir hevesle arabadan inerek eve doğru yürüdüm. Elimdeki anahtarı çevirip duruyordum. Kulağım çınlamaya başladığında anılar zihnimden akıp gitmeye başlamıştı. Annemin sesi yankılandı. Ömer birkaç adım gerideydi. Anahtarı deliğe sokarak kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdiğimde ağlama istediğim ağır basıyordu ama dişlerimi sıktım. Ömer kapıda durduğunda arkamı ona döndüm, kapıyı sımsıkı kavradım.

"Teşekkür ederim, her şey için," diye fısıldadığımda kapıyı yavaşça kapattım.

Ömer dışarda kaldığında kapıyı yumruklamaya başladı. "Aç kapıyı!" diye bağırdı ama umursamadım. İçerisi çok değişmişti. Anılar zihnime baskı yapıyordu.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin