•BP• 45

2.3K 85 20
                                    

Y/N: Yazım hataları veya anlam bozuklukları olabilir. İyi okumalar!

Bir süre pencereden dışarı izledim. Dün gece ne olmuştu bilmiyorum ama dışarı çıkıp birilerini aramak istemiyordum. Ömer'in ne halde olduğunu bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum. Başımda keskin bir ağrı vardı. Pişman mıydım? Bana yapılan onca şeye rağmen pişmanlık hissedebiliyor muydum? Sıkıntıyla nefesimi bıraktım. Odada tur atmaya başladığım sıra kapım açıldı ve irkildim. İçeri Pınar girmişti. Kaşlarım otomatik olarak çatıldı.

"Ne işin var burada?" diye sordum. Sesim buz gibi çıkmıştı. Aniden tepki vermeme irkildi.

"İrem iyi misin?" diye sorduğunda şaşırdım çünkü bana nazik bir tavırla yaklaşmıştı. Bu tavrı beni çileden çıkardı.

"Sana ne!" diye bağırdım. Resmen bağırmıştım, sesim boş odada çınladı.

"Herkes senin nasıl böyle bir şey yaptığını sorguluyor. Herkesi ne kadar şaşkına uğrattın,en çok da Ömer, tüm bunlardan haberin var mı?" diye sordu.

Ömer'in adını duyunca kendimi yine suçlu gibi hissettim. "Kimsenin hiçbir şeyden haberi yok," dedim. Ömer beni aylardır kandırıyordu. O mesajları kendi gözlerimle okumuştum.

"Ömer sana ne yapmış olabilir?" diye sorduğunda birkaç adım Pınar'a yürüdüm.

"Emin ol senden daha büyük kaltaklık yapmamıştır," dediğimde yumruklarımı sıktım. pınar'dan gerçekten nefret ediyordum. "Nasıl yüzüme bakabiliyorsun? Nasıl karşıma geçmeye utanmıyorsun?" diye sordum.

Gözlerini kaçırdığında üzerine atılıp saçlarını asılmamak için kendimi zor tuttum. "Sende nefret ediyorum. Kardeşim dediğin insan hakkında neler düşündüğünü ilk kötü anında görmüş olduk. Sen hep en güzeliydin, sen hep en çekici olanıydın, sen hep gözdeydin. Senin ailen yanındaydı, istediklerin yapılıyordu, sıcak bir aile yuvan vardı. Ben bir kez bile seni kıskanmadım! Sana asla bir şey söylemedim! Ama sen ilk fırsatta onun gibi yetim kalmak istemiyorum, diye kendini oradan oraya attın." Sinirle soludum, "Şimdi karşıma geçip hesap soramazsın! Çık git odadan, çık git hayatımdan!" diye bağırdım. İşaret parmağımla kapıyı gösteriyordum.

Sessizce odadan çıktığında sinirden gözlerim dolmaya başlamıştı.

Bir süre sonra odaya Buğra girdiğinde gözlerimi devirdim, daha yeni sakinleşmiştim. "Odaya sırayla mı girip çıkacaksınız?" diye sordum.

"Başka kim girdi ki?" diye bana merakla baktı. Elimle boş ver işareti yaptım. Yanıma oturduğunda omzumu ovdu.

"İyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım ama aslında değildim.

"Dün gece gerçekten çok uzundu," dediğinde dudağımı içten ısırdım. Yerimde kıpırdanarak ben bayıldıktan sonra nelerin olduğunu sormak istedim ama sormadım. "Neden Sarp'a yardım ettin, baştan planladığın bir şey değildi, bunu en iyi ben anlayabilirim çünkü beraber bu organizasyonu yaptık," dediğinde başımı salladım.

"Evet, ben güzel geçmesi için elimden gelenin daha fazlasını yapacaktım ama Ömer bu sefer sınırı aştı, bana çok büyük kazık attı," dediğimde Buğra bakışlarını bana çevirdi.

"Ömer? Ömer sana kazık atacak ha?" diye sorduğunda neden kimsenin inanmadığını merak ettim.

"Evet, Ömer," dediğimde çenemi sıktı.

"Ömer asla sana öyle bir şey yapmaz," dediğinde kaşlarımı çattım ve başımı çekerek elinin boşluğa düşmesine neden oldum.

"Buğra bir yerlerimden uydurmadığıma göre evet yaptı," dedim.

"Anlat fıstık, haklıysan yemin ederim Ömer'in hesabını herkesten önce ben keserim."

Yerimden yavaşça kalktım, "O sana anlatır, o zaman bana hak verirsin," dedim.

"Nereye gideceksin?" diye sordu. Omzumu silktim. Gidebilecek bir yerim yoktu.

"Bilmiyorum," diye cevap verdim. Buğra'da oturduğu yerden kalktı. "Alper'e söylerim seni güvenli bir yere bırakır," diyerek kolumu tutarak beni odadan çıkardı. Etraf fazlasıyla sessizdi. Birkaç koridor geçerek dışarı çıktık. Hava soğuktu, yüzüme çarpan rüzgarla titredim, üzerimde hala askılı mini elbisem vardı. Kollarımı kavuşturarak beklemeye devam ettim.

Buğra Alper'e telefon etti. Birkaç dakika sonra kapı açılarak hızla dışarı Ömer çıktı. Dağılmış saçları, mor göz altları, kıpkırmızı gözleri vardı. Alper zorla kolundan tuttu.

"Abi sırası değil," dese de Ömer büyük bir sinirle kolunu çekti.

"Karışmayın bana!" diye bağırdı. Alper anında susarak arabaya doğru yürüdü. Nefesimi tutarak Ömer'in sinirle bana yürümeye başladı. Birkaç adım geriye attım ve sırtım arabaya çarptı. Ömer tam karşımda durduğunda soluyordu. Yutkunarak perişan haline baktım.

"İrem!" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım.

"Konuşmak istemiyorum," diyerek arabanın kapısını açtım ama çelik gibi elleriyle anında beni durdurdu.

"Ben konuşmak istiyorum!" diye bağırdığında kolumu çekmeye başladım. Buğra ve Alper olayı büyük bir sessizlikle izliyorlardı. Alper'e yardım et dercesine baktım.

"Ömer istemiyorum gerçekten," dediğimde bana yine haya kırıklığına uğramış gibi bakıyordu. Eli gevşediğinde kolumu hızlıca çektim ve arabaya bindim. Alper'de bindiğinde hızla kulüpten uzaklaştık. Bir süre sessizce ilerledik, Alper arada yüzüme bakıp duruyordu.

"Ne oldu?" diye sorduğumda, "Ömer'e olan aşkın hep gözlerinden okunurdu ve ona böyle bir şey yapacağını hiç kimse düşünmezdi," dediğinde gözlerimi kaçırdım.

"İnan başka şeyler de var, bende böyle bir şey yapacağımı hiç düşünmezdim," dedim.

Pişman değildim çünkü bana karşı yapılan her şeye göz yumdum ama artık yapamazdım. Başımı dikleştirdim ve güçlü durmaya çalıştım.

Çok üzgünüm, gerçekten çok özür dilerim. Sana yalvardığım için, gözyaşı döktüğüm, bunca günümü sana harcadığım ve senle birlikte olma, yürek birleştirme, hayal kurma, senin geleceğin için endişelenme ve diğer tüm kahredici anılar için. Dünler iyi ki yaşanmış ki ben bugünleri görebildim. Ne ayrıntıları kaçırmışım meğer ki. Alttan alan umut vermekle yoğrulan yüreğim ne pırıl pırılmış. Anlatmak için sana dizmeye çalıştığım güzelliklerin nasıl külleri dökülüyor şimdi üzerime. Kişiliğinin ve karakterinin ne istediği ve ne olduğu, söylediklerinin ve sevda bittikten sonraki davranışlarının nasıl insan ruhuna pelesenk ettiğini öğrenme fırsatı yakaladım. Bin yıl bitmez sandığım yüzünün güzelliği, bir gecede güneş sönüğü şimdi. Sana bin teşekkür sevdiğim. Bin vefa var bana. Seni ruhumdan soğuttuktan sonra kalbimin bırakması asla zaman almayacak. Öperim sevdiğim güzel kalmış gün batımlarımızdan. İyi kalmış temiz yanlarımızdan. Sana kurduğun hayaller, büyük dostluğun, olmuş ve olacak sevgililerinle mutlu bir ömür diliyorum.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin