•BS• 63

1.8K 76 13
                                    

Gözlerimi araladığım da kanepe kıvrılmış bir şekilde uyuduğumu fark ettim, hava kararmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi araladığım da kanepe kıvrılmış bir şekilde uyuduğumu fark ettim, hava kararmıştı. Kaç saattir uyuduğumu bilmiyordum ama başımda keskin bir ağrı vardı. Doğrulduğumda sırtımda hissettiğim ağrı yüzümü buruşturmama sebep oldu. Gözlerim karanlığa alıştığında ayağa kalktım. Başım döndüğünde biraz duraksamak zorunda kalmıştım. Ayağımı soğuk zemine sürüye sürüye mutfağa doğru ilerledim, değişmiş mutfağımızda çok oyalanmak istemeden kendime su doldurdum. Bardağı mermere çarparak bıraktığımda bir süre ellerimi dayayarak dikeldim ve istemsizce çevreme baktım. Yüzümü buruşturduğumda acıyı ruhumda hissettim. Dişlerimi otomatik olarak sıktığımda gözlerim ıslanmıştı. Annemin kokusu burnuma geldiğinde yanaklarımda ıslanmaya başlamıştı. Geçmiş beni esir almak üzere direniyordu ve sebepsizce gözlerimin önünden anılarım geçiyordu. Bir kutuya kilitleyip derinlere gömmeye çalışsam da izin vermiyordu. Titremeye başladığımda hızla uyuduğum salona geri döndüm ve ışıkları açtım. Karanlığı oldum olası sevmemiştim. Etrafa daha dikkatli bir şekilde baktım. Daha sonra bıraktığım evi incelemek üzere yukarı doğru giden merdivenlere yöneldim. Işıkları tek tek açarak odaları dolaştım. En son odamın önünde durduğumda kapıyı açıp açmamakla arasında bir tereddüt yaşadım ama dayanamayıp kapıyı araladığımda bir şok ifadesi anında yüzüme yerleşmişti. Odam hiç değişmemiş bir şekilde duruyordu. Kaşlarım çatıldığında odama girdim ve ışığı açtım. Cılız bir şekilde titrek yanan lambam cızırdamaya başladı. Her şey yerli yerindeydi. Evin her yeri baştan sona değişmişken benim odam öylece kalmıştı. Bir yandan sevinirken bir yandan yetim olduğum hissi yine tüm benliğime kaşınmıştı. Çalışma masamda hala ders kitaplarım duruyordu. Kitaplığımda okunmuş kitaplarım tozlanmıştı. Giyinme dolabımı açtığımda kıyafetlerimin öylece kaldığını gördüm. Bir seneden fazla olmuştu, buraya gelmeyeli. Sadece tozlanmıştı ve ben geçmişin o tozlu sayfaları arasında bir yolculuğa çıkmıştım. Dolabımın bir köşesinde annemden kalan giysileri sakladığımı hatırlayarak elimi kıyafetlerimin arasında daldırdım ve çıkardım. Gözlerimde buruk gözyaşları oluşmuştu. Koklasam da çoktan annemin kokusu yerine zamanın bıraktığı tozlu bir koku almıştı. İçim acıyla cızırdadı ve titredim. Kıyafetini sımsıkı tutarak annemin günlüklerini sakladığı yere doğru ilerleyip eğildim ve halıyı kaldırdım. Hafif bir tümsek vardı. Fark edilmeyecek kadar küçüktü. Orayı açtığımda günlüklerle tekrar karşılaştım ve birden ağlamaya başladım.

"Tanrım eğer varsan annemi neden yanına aldın bilmiyorum ama onu çok özlüyorum. Sadece bir kere bizi rüyada buluştur."

Kendimce dua etttiğimde duvara sırtımı yasladım ve bacaklarımı kendime çektim. Başımı duvara koydum. Yaşlar yeniden yanaklarımı ıslatmaya başladı. Gerçekten çok özlediğim insanlar vardı. Bu evde yaşamak için çırpınmıştım bir zamanlar, işte şimdi buradayım ama birçok şey eksikti. Soğuktu duvarlar. Yetimdi bu ev. Yarımdı her şey. Tamamlanmayacak derece yarımdı. Sarılamıyordu yaralarım.

Ayağa kalktığımda yavaşça odamdan çıktım ve girmediğim tek bir oda kaldığını fark ettim, orası da odam gibi değişmemiş miydi acaba? Merdivenleri yavaş yavaş tırmanmaya başladığımda gözlerim daha fazla doluyordu ve görme kalitemi bozuyordu. Göğüs kafesim sıkışmaya başladığında tırabzanlara tutundum ve soluklanmak amacıyla biraz durdum. Çığlık seslerim kulaklarımı dolduruyordu. oraya her defasında kapatılışım canlanmaya başladığında yüksek sesli ağlamaya başladım. Kimi zaman babam getirmişti buraya kimi zamanda Şenay. Yanağıma yediğim keskin tokatların sızısı kalbimden hissedilmeye başladığında bir hıçkırık benden bağımsız koptu. Tam kapının önünde durduğumda elim bir türlü gitmiyordu.

"Tanrım, eğer varsan bu dünyada artık kötüler değil iyiler kazansın. Lütfen, benim yaşadığım şeylerin daha kötüsün yaşasın."

Bir dua daha dudaklarımdan koptuğunda hak edenlerin cezasız kalmalarını daha fazla istemiyordum.

Derin bir nefes aldığımda gözlerimi sımsıkı kapattım ve kapının kolunu sımsıkı kavradığımda ellerim buz kesmişti. Göğüs kafesim nefes almam için bana emirler veriyordu ama zayıdlayan nefeslerim ciğerlerime çığlık attırıyordu. Kal atışlarım kulaklarımı sağır ediyordu. Vücudum titremeye başladığında yapamayacağımı düşündüm. Bu eve gelmem bile fazlayken, odalarını dolaşmıştım, odama girebilmiştim, annemin kalan son kıyafelerini bulmuştum, bana bıraktığı günlükleri almıştım. Bunlar bile bana fazlaydı. Evet, buraya girmek zorunda değildim ama yıllar sonra her şey değilmişken buraya gelmem bile mucizeydi. Dudaklarımı dişleyerek kapıyı araladım ve kendime baskı yaparak gözlerimi kapatmamak için direndim. Çünkü kapı tamamen açıldığında geçmişimle tamamen yüzleşmek istiyordum. Acı vereceğini bile bile açtım. Kapı tamamen açıldığında buranın da hiç değişmemiş olduğunu fark ettim. Öylece kapıda dikelmiş odayı izliyordum. Ağlamaya devam ettiğimde dişlerimi sıktığımı fark ettim ve gevşemeye çalıştım.

Odaya girdiğimde bir çığlık sesi kulağımda yankılandı. Bu odanın lambası yoktu. Yavaşça yürüyerek odanın ortasında durdum ve çevreme bakındım. Tanrım, canım çok yanıyordu. Ellerimi duvara koyarak okşadım. Canım gerçekten çok acıyordu. Ellerimle yüzümü temizledim ve görüntünün bir anlığına canlandı ve yeniden bulanıklaştı. Yaşlar görmemi engelliyordu. Duvara dayanarak yere çöktüm. Küf kokusu hala vardı. Çatı akardı. Yeri de sanki kırılgan bir çocuğu sever gibi okşadım. Ellerim titriyordu. Başımı dizlerime yaslayarak ağlamaya devam ettim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin