•BS• 76

1.4K 52 30
                                    

Y/N: Yorumlarınızı okumayı özlemişim, beni baya motive ediyor. Bölümler üç gün arayla gelecek, hatta daha kısa da olabilir. İyi okumalar!
Görsel: glbayramON ait.

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir yandan da ağlıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir yandan da ağlıyordum. Pişman mıydım? Belki. Neden kaçmıştım? Bilmiyordum. Koşmaya başladım. Yüksek topuklu ayakkabım olduğu için bir anda ayağım burkuldu ve tutunacak bir yerim olmadığı için olduğum yere düşüverdim. Ağlamam ayağımdaki acıyla beraber daha fazla arttı. Ne yapacağımı bilememiş bir şekilde bileğimi ovdum. Bana doğru gelmesini ve sarılmasını istedim. Ömer'e ihtiyacım vardı ama biraz önce her şeyi bok etmiştim?

Neden?

İçinde bulunduğum her şeyi bok ediyordum. Bileğime baktığımda hafif şişmiş olduğunu fark ettim. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.

Hala Ömer'in gelmesini bekliyordum. Bir daha görüşme ihtimalimizin bile olmamasını bile bile.

Ayağa kalkmaya çalıştım, birkaç denemeden sonra burkulan ayağıma basmadan seke seke yürümeye başladım.

"İrem!"

Arkamdan Onur'un bana doğru koşuşunu duydum. İstemesem de gözyaşlarım yanaklarımı ıslatarak aşağıya iniyordu ve şu an kimseyi görmek istemediğim için durmak istedim ama yavaş yürüdüğüm için Onur çoktan bana yetişmişti. Kolumu kavrayarak durdurdu.

"Sana sesleniyorum!" diye bağırdığında ona baktım ve yeniden ağlamaya başladım.

"İyi misin?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

"Gel," diyerek koluma girdi ve beni arabasına doğru sürükledi. Başımı omzuna koydum. Bir yandan bağıra bağıra anlatma istediği doldu içimi. Bir şeyleri içime atmak yerine bağırarak kendimi açıklamak istedim. Sürekli yaptığım şeyleri anlatıp kendimi açıklama yaparak buluyordum. Çünkü kimse beni anlamıyor ya da anlamak istemiyor.

Arabasına geldiğimizde kapıyı açıp beni dikkatlice arabaya yerleştirdi. Ellerimi başıma yerleştirdim ve ovdum. Çığlık atmak istedim. Yıllardır içimde attığım çığlıkları birilerinin duymasını umut ettim.

Onur yanıma oturdu ve arabayı çalıştırdı. Tam araba döndüğünde elleri cebinde Ömer'in bana baktığını gördüm. Gözlerimiz birkaç saniye buluştuğunda gözlerim dolmaya başladı.

Bana öyle bakma Ömer. Ben ne yaptığımı bilmiyorum. Arabayı durdurup ona koşmak istedim. Benden iyice kopup gittiğini birkaç saniye gözlerimizin kesiştiğinde anlamıştım. Dönüp arkaya baktığımda artık onu göremiyordum.

"Onur," diyebildim ama cümlemi tamamlayamadım.

"Efendim?" dediğinde yüksek sesle ağlamaya başladım.

"Beni Ömer'e götür!" diye bağırdım. Bana şaşkın gözlerle baktığında, iyi olup olmadığımı anlamaya çalıştı.

"Ömer'i özledim!" dediğimde iç sesim bana sövüyordu.

"Biraz önce ne yaptığının farkında mısın?" dediğinde daha fazla ağlamaya başladım.

"Evet," dediğimde bana hala şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"İrem seni anlayamıyorum," dediğinde geriye dönüp yeniden baktım ama çoktan ondan uzaklaştığımı idrak etmeye başladım.

"Sana evlenme teklifi etti!" dediğinde ellerimle yüzümü kapattım. Ayağamın sızısını bir an unuttum. Kalp acısı diğer fiziksel ağrıları kapatıyordu. "Neden kabul etmedin?" diye sordu.

Bir an düşündüm. Neden kabul etmemiştim? Neden onu orada öylece cevapsız bırakmıştım? Neden şu an boşu boşuna acı çekiyordum? Sadece sarılmasına ihtiyacım vardı. Sadece ona ihtiyacım vardı ama ben onu itmiştim. O bana gelmişti.

"Korktum," dediğimde aklımda biriken cümleleri yine doğru düzgün aktaramayacağımı biliyordum. "Onla olmaktan da onsuz olmaktan da korktum. Bana sarılırken bile beni sevmediğini düşündüğüm adamdan korktum. Onu seviyorum! Ona şu an herkesten çok ihtiyacım var ama... bilmiyorum Onur," diyebildim. Sessizce dinleyip beni anlamaya çalıştığını fark ettim. "Şu an Şenay'dan her şeyi almamın sebebi o, bana yardım eden, bana evini açan o, beni yalnız bırakıp giden yine o, beni şu an çıkmazda bırakan yine o!" diye bağırdım.

"Bak seni anlamaya çalışıyorum ve yaşadıklarını da biliyorum, küçük yaşta başlayan bir hayat mücadelen var ama abi tek bir şeyi anlamıyorum! İki insan birbirini severken neden böyle acı çektirir! Salaksınız!" diye bağırdı. Bir anda gösterdiği tepki karşısında affalladım. "Bir taraf sevmez, öbürü için acı çeker anlarım! Öbürü taraf sevmediği için mücadele eder ama olmaz yine anlarım! Ama ben sizi anlamıyorum! Salaklar!" dediğinde gözlerim pörtledi. Ağlamam anında durdu. "Şu an acı çekmeyi isteyen sensin," dediğinde gözlerim usulca yeniden doldu.

Derin derin nefes aldı ve gözlerini bir an bile yoldan ayırmadı.

Sonra aniden tekrar bağırmaya başladığı için korktum.

"Kusura bakma ama istesen bile artık Ömer'e ulaşamazsın! Reddettin! O çocuk senin için çabaladı! Birileri senin için çabalıyor ama sen şimdi burda kendi salaklığına yan!" dedi.

Dediklerinin haklı olduğunun farkındaydım ve bunun farkındalığı beni daha fazla yaraladı.

"Onur," diyebildim ama sözümü yine kesti.

"Sinirliyim şu an, konuşmayalım," dediğinde başımı ovdum. Gözlerim yine ve yeniden doldu. Yaptığım şeylerden hep daha sonra pişman olurdum.

"Bak yapma böyle," dediğimde bana bakmıyordu.

"Bende sen reddetince her şeyin bittiğimi düşündüm. Bir geldim yerde buruk bir ayakla oturmuş ağlıyordun. Madem pişman olacağını biliyordun, neden hayır dedin. Bari kaçmayıp düşünelim biraz deseydin!" diye bağırdı.

"Neden bu kadar sinirlendin?" diye sordum.

"Çünkü hepimizin bundan haberi vardı, günlerdir bugünü bekledik. Ömer'in ne kadar heyecanlı olduğunu gördüm, kaç kere seni ondan dinledim. Mutlu olacağını düşünmüştük," dedi.

Şaşkınlıktan kaşlarım havaya kalktı. "Ondan heyecanlıydın ve ondan Pınar gelmem için çok ısrar etti," dediğimde, "Evet!" diye bağırdı. "Ömer bugün için o kadar çok hazırlık yaptı ki, bir sürü şey planladı," diye ekledi.

Daha fazla bir şey duymaya hazır değildim. Böyle olacağını düşünmemiştim. Olayların böyle olduğunu bilmiyordum.

"Gerçekten bir süre ben sakinleşene kadar konuşmayalım," dedi.

Eve geldiğimizde beni odama kadar taşıdı, ayağım içinde doktor çağırdı. Düşündüğüm gibi burkulmuştu, doktor sardı ve birkaç krem yazıp gitti. Onur onları da alıp geldi, hiçbir şekilde yüzüme bakmıyordu. Sonra beni tamamen yalnız bıraktı. Ne kadar yalnız kalırsam olayı o kadar çok düşüneceğimi biliyordu ve bu düşüncelerin beni boğacağını ve daha fazla pişman olacağımı biliyordu.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin