•BS• 53

2K 92 2
                                    

Y/N: Bir kafedeyim, yağmur yağıyor. Ömer'i düşünüyorum. N'yi düşünüyorum, kendimi düşünüyorum. Camı ıslatan yağmur damlaları içime işliyor. Sigara dumanı gözümü yakıyor. Bu yağmur bizim için yağıyor. Bu kara bulutlar bizim için var. Her şey var ama sen yoksun.
Playist: Pinhani-Ne güzel güldün

Boş bakışlarıyla denizi izliyordu.

"Cehennem benim içimde. Cehennem benim güzelim. Cehennemime hoş geldin Venüs."

Buz mavisi gözlerinden çıkan ateşin kavurucu etkisini bir an hisseder gibi oldum. "Ömer neden bu kadar kötü davranıyorsun?" diye sordum. Sesim titremişti. "Evet, hatalıyım ama..." sözümü kesti.

"Bazen içimde ki canavarı iyilikle besliyorum ama bu onun canavar olmadığı anlamına gelmiyor," dediğinde korkuyla bakmayı sürdürdüm.

"Ömer?" dediğimde yeniden lafımı kesti.

"Konuşma!" diye bağırdı. "Konuşma artık. Ömer! Ömer! Ömer! Sürekli adımı söylüyorsun, sıkılmadın mı artık benden?" sesi her kelimesinden sonra daha da artarak yükselmişti. Ağlamaya başladığımda bunların olacağını tahmin edememiştim.

"Ne oldu birden?" diye sordum. Sesim fazlasıyla titriyordu. Elimi yavaşça yanağına doğru götürdüğümde hızlıca indirdi ve sıkarak tuttu. Acıdan yüzüm buruştu.

"Ne yapıyorsun?" diye bağırarak cırladım.

"Dokunma bana!" dediğinde titredim.

"Neden böyle davranıyorsun?" diye sordum. Yüzünü denize karşı çevirdi ve bir süre sadece yavaşça dalgalanan denizi izledi ve cebinden sigara paketini çıkardı. Dumanı uzunca verişini izledim. Kavisli burnunu, mercan gibi gözlerini, dolgun dudaklarına baktım bir süre. Titremeye başladığımda korktuğumu biliyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, ilk başta haklıydım ne ara her şey Ömer'in lehine dönmüştü anlayamadım.

Kalkmak için yeltendiğimde sıkıca kolumdan tutarak beni oturttu. Canım yandığında yeniden yüzümü buruşturdum.

"Ben sana kalk dedim mi?" diye bağırınca yerime sindim. Tanrım delirmiş gibiydi.

Bir süre sadece oturdum. Yerimden bir milim dahi kıpırdamadım. Ömer bana ne zaman git derse gidecektim. Ben aynı adama daha kaç kez daha öleceğim sahi?

Birden bana dönerek, yüzüme baktı. "Bana tüm yaralarını göster," dedi. "Kaç kere bana ihtiyacın olduğunu ve kaç kere yanında olmadığımı görmek istiyorum," diye fısıldadı. Yumuşamış yüz ifadesini görmem daha da şok olmama sebep oldu. "Ben sana zarar vermem İrem, ben seni kendimden bile korumak için yemin ettim, kendimden korumaya çalışıyorum. Bu dünyayı senin için güzelleştirmeye çalışıyorum," dedi.

"Biliyorum Ömer ama o an o mesajları okuduğum ne hissettiğimi anlayamazsın," diye fısıldadım.

"Anlıyorum güzelim, gerçekten anlıyorum," diyerek önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Sinirlendim sana çünkü ilk tanıştığımız andan itibaren sadece senin için nefes almaya başladım, sadece senin için çabaladım. Dünyayı önüne sermek istiyorum."

"Ben dünyayı istemiyorum, ben sadece seni istiyorum," diyebildim. Bakışları yüzümü esir almıştı. "Gidiyorsun Ömer, her seferinde benden gidiyorsun."

"Daima beni kalbinde yaşatacağını biliyorum. Ben senin daima buranda olacağım," diyerek elini kalbime bastırıyor. Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum.

"Evet, daima kalbimde olacaksın," diyorum.

Yağmur yağmaya başlıyor. Rüzgar yüzümüzü yalıyor. Saniyelerim o kadar kıymetli ki birini bile harcamak istemiyorum. Silinik anılarım olsun istemiyorum.

"Seni seviyorum," diyor.

Gözlerim aralanıyor ve ıslanmış saçlarına bakıyorum. Ellerimi sımsıkı tutarak beni ayağa kaldırıyor. Belimi sımsıkı kavrayarak kendine bastıyor. Kokusunu doyasıya içime çekiyorum. Yavaşça kendini sağa ve sola sallıyor, kendimi onun akışına bırakarak mini dansımıza ayak uydurmaya çalışıyorum.

"Bu yağmur bizim için yağıyor," diyor. Büyülü sesinden bir masal dinliyormuşum gibi hissediyorum.

"Beni büyülüyorsun," dediğimde gülümsüyor. Dudaklarının kenarında oluşan kıvrıma bakıyorum. Hep gülmesini diliyorum.

"Ne kadar harika bir insan olduğunu bilmiyorsun," diyor.

"Beni harika yapan sensin," dediğimde kendine daha da sıkı bastırıyor. Kokusunu sonuna kadar içime çekiyorum. Tanrım yalvarırım beni onsuz bırakma. Yalvarırım.

Başımı kaldırıp ona bakıyorum. Bulutsu gözleri içimi yeniden ısıtıyor. Dudaklarımı onun dudaklarına bastırıyorum. Yükselen kan basıncım, kalbimin gümbürtüsü, nabızlarımın atışı kulaklarıma baskı yapıyor. Kendimi bir yamaçtan aşağıya bırakmış gibi hissediyorum. Dudağımı esir almıştı. Gözlerimi sımsıkı kapatarak kesik kesik nefes alıp veriyordum.
Beni bıraktığında minik bir gülümseme eşlik etti.

"Seni bir gün bıraksam bile izliyor olacağım İrem."

Kaşlarım çatıldı, "Beni bırakma Ömer, lütfen," diye fısıldadım.

"Öyle bir niyetim yok güzelim."

Bu kaybetme hissi canımı yakıyor. Elimi tekrar sımsıkı kavrayarak sahil boyu yürüyoruz. Başımı omzuna koyuyorum. Büyülü bu anımız hafızama kazınıyor. Tanrı var mı yok mu bilmiyorum ama dua ediyorum. Onu benden almaması için dua ediyorum.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin