•BP• 37

2.3K 83 15
                                    

Y/N: Herkese merhaba! Yorumlarınızı görmek çok isterim, bölüm hakkında ne düşünüyorsanız bir şeyler yazarsanız çok sevinirim. İyi okumalar.

Hayat o kadar garipti ki, bir türlü ayak uyduramıyordum. Eve geldiğimizde kediyi yıkamak için banyoya ilerledim. Kediler yıkanmayı sevmezdi ama sokak kedisiydi ve bir şekilde onu yıkamam gerekiyordu. Uzun uğraşlar sonunda ellerim ve kollarım çizik içinde kalsa da kediyi yıkayabilmiştim. Kediye her baktığımda ağlama isteğimi bastıramıyordum. Kediyi yere bıraktığımda hızla koşarak içeri gitti, peşinden koşup yorulmak istemedim. Ellerimi kurulayarak aşağıya indim. Mutfağa girerek kendime kahve hazırlamak için bardak çıkardım. Ömer mutfağa girdiğinde, telefonla konuştuğunu fark ettim. "Sende ister misin?" diye sordum, başını hayır diye salladı. Daha sonra telefonu uzattığında anlamsızca tek kaşımı kaldırdım.

"Pınar seni istiyor," dediğinde ellerimi sinirden yumruk yaptım.

"Nasıl beni istiyor? Hangi yüzle! İstemiyorum! Onun artık İrem diye bir arkadaşı yok," diye bağırarak mutfaktan çıkıp gittim. Nereye gideceğimi bilemeyerek salonda birkaç saniye dikeldim ve son anda karar vererek kendimi montsuz dışarı attım. Soğuk hava yüzüme çarptığında birkaç saniye durakladım ve kollarımı bedenime sardım. Soğuk havanın etkisiyle ağzımdan buhar çıktığında dişlerim birbirine çarptı. Oğuz'un evine doğru ilerledim. Şu an bu durumda nereye gideceğimi bilmiyordum. Kapısını çaldığımda birkaç dakika içerisinde açtı ama ben o arada soğuktan donmak üzereydim. Üzerimde ince bir tişört vardı sadece. Kapı açılınca Oğuz şaşkınlıkla bana baktı ve ben o anda ağlamaya başladım.

"Kuzum neyin var? Gel buraya," diyerek bana sımsıkı sarıldı. Bana sarıldı diye daha fazla ağlamaya başladım. Neden buradaydım? Neden Oğuz'a sarılıyordum?

"Bir şeyim yok," diyerek elimin tersiyle gözümü sildim.

"Nasıl bir şeyin yok, ağlıyorsun İrem, kıyamam ben sana," dedi. Burnumu çektim, "gerçekten iyiyim bir şeyim yok," diye cevap verdim ama mantığım o zaman neden buradasın diye soruyordu.

"İrem!" Bir kükreyiş, sert bir ses duymamla Oğuz'un kollarından çıkıp arkama döndüğümde son derece sinirli bir Ömer'le karşılaştım ve bana sormadan sertçe kollarımdan tutarak kenara çekti ve Oğuz'un suratına bir yumruk geçirdiğinde istemsizce çığlık attım.

"Sen nasıl olur da İrem'e sarılırsın lan!" diye bağırdığında Oğuz Ömer'in yakasına yapıştı.

"Sana ne lan, kızı ağlatıyorsun bana sığınıyor," dediğinde dudağımı dişledi ve o an film koptu. Ömer gözlerinden ateş saçarak Oğuz'un suratına yumruklarını bir bir geçirdi. Arada Oğuz'da vurmaya çalışıyordu ama Ömer daha baskındı. Bir süre öylece dikelmiş onları seyrettiğimi fark eder etmez koşarak aralarına girmeye çalıştım.

"Ömer bırak onun bir suçu yok," diye bağırdım ama beni dinlemiyordu. Gergin çenesinden gerçekten de çok fazla sinirlendiğini anlamıştım. Oğuz'un burnu kanamaya başladığında korkuyla sertçe daha fazla Ömer'in kolunu asılmaya devam ettim. "Ömer! Oğuz'un bir suçu yok ona ben sarıldım!" dediğimde Ömer aniden durdu ve bana döndü. Sinirli bakan gözlerinin hedefi bu sefer de bendim. Sertçe yutkunarak gözlerimin derinliklerine baktığında, mavi gözlerinin daha da koyulaştığını fark ettim. Alev saçıyor gibiydi. Bakışlarını yavaşça Oğuz'a çevirdi. Oğuz o kadar dayak yemesine rağmen hala güçlü gözükmeye çalışarak Ömer'e bir bakış attı. Birden ortalık sessizleşmişti ve yoldan geçen arabaların sesleri hariç bir ses yoktu etrafta. Hafiften hafiften yağmur atıştırmaya başladığında Ömer'le bir kez daha göz göze geldim. Bu sefer gözlerinde acı vardı. Kaşları çatılmış bana bakıyordu. Bakışlarımı yola doğru çevirdiğimde kötü bir şey yapmadığımı düşündüm. Sadece sarılıyordum.

Oğuz'u sertçe yere bıraktığında başını yere çarptığını fark ederek yüzümü buruşturdum. Bunu gördüğü için gözlerimin içine bakarak Oğuz'a bir tekme attı ve Oğuz acıyla inledi. Benim yüzümden dövüldüğü için vicdanım bir kez daha sızladı.

"Yapma Ömer," diye fısıldadım. "Onun bir suçu yok."

Bana o kadar sert bakıyordu ki korkuyla bir kez daha yutkundum. Şimdi ne yapmalıydım? Kaçsam daha fazla sinirlenir ve peşime düşerdi. En iyisi kabullenip cezamı çekmekti.

Ben bunları düşünürken Ömer hızla üzerime atıldı ve kolumu öyle sertçe kavradı ki sarsıldım. Çekiştirerek yürümeye başladığında ayağım kaydı ve beni son anda tutarak çekiştirmeye devam etti. Eve girdiğimiz de kapıyı o kadar hızlı kapattı ki, evdeki camlar sallandı. Birkaç adım geriledim. Kolumu silkeleyerek bıraktığında hemen ovuşturdum.

"Ben sana benden izin hiçbir yere gitmeyeceksin demedim mi!" Sesi o kadar sert ve yüksek çıkıyor ki, ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Gözü dönmüş gibi sinirliydi ve daha önce tam olarak onu böyle hiç görmemiştim.

"Cevap ver bana!"

Gözleri koyu lacivertte dönmüştü. Ağzımı açtım ama bir şey söyleyemediğim için geri kapattım.

"Birde gitmeyi geç bir erkeğe sarıldın! Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Sen nasıl olurdu da bir erkeğe sarılırsın!"

Sesi çok fazla yüksek çıkıyordu, yüzümü buruşturdum. Sakince, "bunu daha sonra konuşalım mı?" diye sordum ve Ömer'in sinirini daha da fazla arttırmış olmalıyım ki kolumu sıkıp beni sarstı.

"Bana cevap ver!"

"Bırak kolumu." Kolumu çekmeye çalıştım ama bırakmıyordu. Beni sertçe yere ittirdiğinde geriye doğru düşmeden bir şeylere tutunmaya çalıştım ama etrafımda tutunabileceğim hiçbir şey olmadığı için yere düşmem birkaç saniyemi aldı. Eline geçirdiği her şeyi duvara fırlatarak paramparça olmasına sebep olurken ağlamaya başladım.

"Beni delirtmek mi istiyorsun İrem? Nasıl bir erkeğe sarılırsın! Nasıl? Aklım almıyor."

Ayaklarımın ucuna vazo parçaları düştüğünde daha fazla ağlamaya başladım. Bana doğru eğilerek yüzüme doğru bağırmaya başladı ve tekrar kollarımı sarstı. "Bana cevap ver! Ağlama! Lanet olsun ağlamanı istemiyorum," dediğinde başımı göğsüne yasladı. "Ağlamanı görmek istemiyorum İrem."

"Özür dilerim," dediğimde beni yavaşça bıraktı ve geri çekildi. Bir süre yüzümü izledi. Sonra hiçbir şey demeden beni öylece bırakıp gitti. Binlerce kırık vardı yerde, ağlamaya devam ettim ve Ömer'in nereye gittiğini bilmiyordum.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin