•BP• 29

2.6K 104 5
                                    

"Büyük umuttan sonra büyük hayal kırklığı gelir."

Ömer Vural.



Geri kalan yolculuğu sessiz bir şekilde tamamladık. Eve geldiğimiz de yavaşça arabadan indim, elini belime yerleştirerek eve doğru yürümeye başladık. Duraklayarak Ömer'e döndüm.

"Bu kapıdan asla ayrılmak için çıkmayalım, kavga etsek bile akşam beraber yatalım, asla bir günden fazla küs kalmayalım," dedim. Elimi sımsıkı kavradı.

"Söz veriyorum asla bu kapıdan ayrılmak için çıkmayacağım, asla yatağa küs girmeyeceğim ve asla bir günden fazla sana küs kalıp kendimden seni mahrum etmeyeceğim."

Ona gülümseyerek parmaklarımın ucunda havaya kalktım ve dudaklarına bir öpücük kondurdum. Elimi tutarak beni eve doğru çekti. Aylardan beri düşlediğim şey gerçekleştiği için kalbim heyecanla tekledi. Elini cebine atarak bir anahtar çıkardı ve tam kilide sokacakken birden durdurdum bana döndüğünde dişlerimi sıktım. "Korkuyorum Ömer," diye fısıldadığım da iki elini de omzuma yerleştirdi.

"Hayır, sakın korkma her şey çok güzel olacak," dedi.

"Olmayacak, biliyorum..." Parmağını dudağıma bastırdı. "Sus, sus söyleme öyle, sonra haklı çıkıyorsun."

"Çünkü hissedebiliyorum Ömer, biz diye bir şey yok. Hiçbir zamanda olmayacak." Gözlerim dolmaya başladığında Ömer alnını alnıma yasladı.

"Hayır, hiçbir zaman ayrılmayacağız. Belki bir gün öldüğümüzde bedenlerimiz ayrılacak ama benim ruhum senin ruhuna karışacak, bizi ölüm bile ayıramayacak."

Bir damla yanağıma düştüğünde baş parmağıyla sildi. "Lütfen ağlama, söz veriyorum bizim için çabalayacağım İrem, bunu yapacağım."

Elimi sımsıkı tutarak tekrar kapıya yönlendirdi. Eve girdiğimizde ışıkları yaktı ve tamamen içeri çekerek kapıyı kapattı. Birkaç adım atarak Ömer'e döndüm. "Değişen hiçbir şey yok," dedi.

"Sen olmadan hiçbir şeyin yerini bozmadım. Elinden tutarak salonun içinde koşmaya başladım. "Sen yokken bu fotoğraflarla konuştum, bu piyano tuşlarına derdimi anlattım, şu yastığı senmişsin gibi düşünüp yumruk attım," bana kıkırdayarak bakıyordu, elinden tutup yukarı yatak odasına çıkardım, "ve tişörtlerinle hasretimi gidermeye çalıştım," dediğimde kapıya yaslanarak ellerini göğsünde kavuşturdu. Odada kendi etrafımda dönmeye başladım, kollarımı iki yana açarak değişik sesler çıkararak sevincimi yaşıyordum, sonra başım dönerek yere düştüm ve kıkırdamaya başladım. Hala bana bakmakta olan Ömer'e çevirdim bakışlarımı, "Senin yanında ruhumun arındığını hissediyorum," diye fısıldadım.

"Bende öyle," dedi.

Yere geri yatarak gözlerimi tavana diktim. "Biliyorum bir gün sonsuza kadar ayrılacağız ve şimdi olduğum gibi şanslı olmayacağım, belki seni asla bulamam,"

"İrem bunları konuşmayalım." Odanın ortasına gelerek yatağa oturdu.

"Hayır, susturma beni de bir dinle," gözlerimi tekrar tavana diktim. "Beni unutmanı istemiyorum, yanlış anlama hayatını yaşamanı ve çok mutlu olmanı isterim ama ben her zaman aklının bir ucunda olayım, her gün olmasa da beni hatırla, beni zihninde yaşat Ömer, her şeyi birden silme, anılarımıza sahip çık. Tamam mı?" Başımı ona çevirdiğimde yüzünde değişik bir ifade gördüm. Beni kaldırarak yanına çektiğinde yatağa yatırdı.

"Söz veriyorum İrem, seni her zaman zihnimde yaşatacağım," dediğinde gülümsedim. Gözlerim tekrar dolmuştu. Uzanarak dudaklarına minik bir öpücük kondurarak geri çekildim. Gözleri gözlerimi bir süre esir aldıktan sonra tekrar uzandı ve dudakları dudaklarımı kavradı.

Sabah uyandığımda yanımın boş olduğunu fark ettim, bana kahvaltı hazırlıyor olabileceğini düşünerek gülümsedim ve gerinerek yataktan çıktım. Başımı kaşıyarak aşağıya indim. Masanın hazır olduğunu gördüğümde gülümsedim, etrafa bakındığımda Ömer'i göremedim. Birkaç adım daha attığımda bahçeye çıkan kapının açık olduğunu fark ettim. Başımı uzatıp bağırmak için hamle yaptığımda birisiyle telefonda konuştuğunu fark ederek başımı geri çevireceğim sırada bir şey beni durdurdu.

"Evet, Şenay Taşkın." Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra konuşmaya devam etti. "Evet, onu istiyorum, bir an önce!" Telefonu kapatarak bana döndüğünde ona doğru yürüdüm.

"Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda başıma öpücük kondurarak elini belime yerleştirdi.

"Hayır, sana kahvaltı hazırladım, yumurta soğumadan yiyelim," diyerek içeri girdi. Anlamsız bir şekilde arkasından Ömer'e baktım ve bende içeri girdim. Bunu daha sonra sorabilirdim, daha ilk günden bir kavga sebebi yaratmak istemiyordum.

Bende içeri girerek mutfağa doğru ilerledim ama aklım hala konuşmadaydı. Açık hiçbir şey söylememişti ama garipti. Şenay'ı aylardır görmüyordum ve birden Ömer'in söylemesi tuhaftı.

Ne işler çeviriyordu?




Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin