•BS• 72

1.6K 64 12
                                    

Y/N: Herkese merhaba!
İrem'i, Ömer'i, Onur'u hatta Şenay'ı bile çok özledim. Buz Parçaları benim bir parçam olmuş, koparmıyorum. 1 ay geçti üzerinden sürekli ne yapabilirim sorusu dönüp durdu kafamda. Çok zor ve yıkımlarla atlattığım bir dönemi geride bıraktım. Şimdi önümde Ygs sınavı var. Çok şey öğrendim bu kısacık süreçte. Kaldığım yerden devam etmeye hazırım. Hepinizi çok seviyorum!
Playist: Deniz Tekin- Gelir Miyim?

Kim bilir bu şarkıyı kaç kere daha paylaştım, paylaşmaya da decam edeceğim.


Düşünsene göz göze gelip aşık olduğun adam seni seviyor. Sesine, bakışına, gülüşüne aşık olduğun adam senin için çabalıyor. Aynı anda birbirinizi seviyorsunuz. Bu dünyanın en harika duygusu olmalı. Sevildiğini bilmek çok değişik bir duygu. Çoğu zaman benim gibi sevgi yoksunu insanlar, ilk başta afallayıp ne yapacağını bilemiyor. Şımarma, sevgi olayını abartma durumu yaşıyor, birinin onu sevme ihtimali çok tuhaf geldiği için inanmıyor, güvenmiyor. Herkes gibi onunda bir gün çekip gideceğini sürekli kendine hatırlatıyor. Bağlanmamaya çalışıyor, her seferinde kendini frenliyor. Sonra birden o kadar kendini tutmaya çalışan bu kadın bırakıveriyor gerilmiş ipleri ve sarsılarak bir süre ayakta kalmaya çalışıyor, birden kendine söylediği sözler buhar olup uçuyor ve kendini o adama kaptırmış oluyor. Çoktan aşık olmuş bile! Çoktan kalbi çalınmış. Kendini tutamıyor, bağlandıkça bağlanıyor ve sonra bu adamda verdiği sözleri unutuveriyor ve çekip gidiyor. Öylece, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi.

Kadın o kadar zaman kendini frenleyip inceldiği yerden kopan ipe baka baka kendini suçluyor. O kadar hatırlatmıştı kendine!

İnanma demişti beyni.

İnanma onun o güzel sözlerine, bakışlarına, gülüşüne.

İnanmamayı başaran kadın kalbini çoktan ona kaptırdığı için bu süreci çok kötü atlatıyor.

Tıpkı ben gibi!

Ömer'e kendimi kaptırmamaya çalışarak geçirdiğim günlerin sonunda tam da kendimi ona teslim ettiğimde o da arkasına dönerek gitmişti. Ama aptalım ya ben, geri döndüğünde hiçbir şey olmamış gibi gelişini kabullenmiştim. Çünkü hiçbir şey onun benim yanımda olmasından daha önemli değildi. Sonra her şey güzel giderken kendimi onun bana verdiği koltuk değneklerine tutunarak hayatta olduğuma kendimi inandırmış ve en iyi çözümü ondan uzaklaşmakta bulmuştum.

İlk zamanlar çok başarılıydım bu konuda, sadece hayatımı yola koyasıya kadar uzakta duracaktım. Ama günden güne içimde biriken acılar beni yıldırıyordu. Kalkıp çabalamak yerine olduğum yerde daha fazla debeleniyordum.

Aramayı bırakmıştı, evime gelmeyi bırakmıştı.

Belki çoktan yeni birini bulmuştu ve hayatına kaldığı yerden devam ediyordu.

Bu düşünce kalbimi sıkıştırıyordu. Birini sevme ihtimali bile beni mahvediyordu. Başka birine bakması, gülmesi, değer vermesi, dokunması bütün sinir uçlarıma dokunuyordu ve bedenim elektirik almışım gibi titriyordu. Saçlarımı geriye atarak ayağa kalktım. Bu ihtimal elbette ki olabilirdi, sonuçta sonsuza kadar beraber olmamız imkansızdı. Birinin sonsuza kadar beni sevmesi imkansız bir olay zaten.

Hadi ama toz pembe bir film de gibi mi gözüküyorum?

Kavuşan çiftler, mutlu sonlar, klişe başlangıçlar mı vardı hayatımda?

Belki ilk başta yakışıklı bir erkeğin olması bu hikayenin belki bir umut mutlu bitmesi için yeşil ışık yakıyor gibiydi ama imkansız gibi bir şeydi.

Bakışlarımı camdan dışarıya verdiğimde yemyeşil bir manzara karşılıyordu beni. Annem bu evi çok severdi. Manzarası gerçekten çok güzeldi.

Ömer'i özlüyordum.

Sanki her an benimle ama bir o kadar da uzak gibiydi.

Şimdi arasam açar mıydı? Ona ihtiyacım olduğunu söylesem gelir miydi?

Belki gelirdi, belki o da benim aramamı bekliyordur ama beni korkutan asıl olay, ikimizin de aynı kalmayışı. Bu olay ikimizden de birçok şey götürdü, ya onu bıraktığım gibi bulamazsam? Ya çoktan benden soğuduysa diye içim içimi yiyor.

Çok şey istemedim. Bir pazar sabahı sesin sesime, yüzün yüzüme karışsın istedim sadece.Günün telaşında bile aklımın orta yerine kur tahtını, hep orada kal istedim.Gece yarısı bölünen uykularıma eşlik etmeni, hatta bazen sırf seni uyurken izlemek için senden sonra uyumayı dört gözle beklediğim akşamlarımın tek sahibi ol istedim.Bilirsin güzeldir böyle şeyler.Bir adamı boynunun en güzel adresinden öpmek güzeldir elbet.Diyorum ya çok şey istemedim senden.Birgün bir şeye sinirlenip saçlarımı kesersem dizlerinde teselli bulduğum sen ol istedim.Ve neden olmasın, hep isterim. Sana söz adımı unutacağım adını anmaktan.O gün ilk defa usanmayacağım sevdanla yanmaktan.Solumda hiç dinmeyen yağmurlarım, aklımda sevdam.

Şimdi bedenimden ayrılan bu parçamı geri bulma zamanıydı, sadece doğru zaman ve doğru yer olmalıydı. Eğer doğru zaman olursa şanslıyım demektir. Ki benden bahsediyoruz. Ben ve Şans? Gerisi konuşarak halledebileceğim şeylerdi, sanırım.

Telefonumu bilinmeyene alarak Ömer'in telefonunu tuşladım. Birkaç çalıştan sonra açıldı, bir süre sakin durup ses vermeden beni dinlediğini biliyordum. Daha sonra yorgun bir ses tonuyla, "Alo," dediğinde gözlerimi sımsıkı kapattım. Yeniden, "Alo," dediğinde gözlerim doldu. Tanrım, ses tonunu bile özlediğime göre şu an burada olsa ağlayarak boynuna sarılır, hiç gitmemesi için yalvarırdım. Evet, bunu yapardım.

Evet, belki aciz olarak görülüyorum ama seviyorum ve seviyorsam her şeyi yapabilirim.

"Bak her kimsen, şu an keyfim yerinde değil! Daha sonra ara bak nasıl eğlendiriyorum seni," dediğinde ilk başta çıkan yorgun sesi daha sonraları güçlenmiş ve yeniden yorgun bir ifade almıştı. Çatallı çıkan sesini duymam onun görüntüsünü tamamlayabilmem için yeterliydi.

Karanlık ve dağınık bir oda, mor gözaltları, dağınık saçları... gülümsemem yüzüme yayıldığında onun bu görüntüsünü dahi özlediğimi hissettim sonra birden kaşlarım çatıldı. Belki de dağınık yatağında biri vardı. Belki de yorgun ve uykusuz olmasının sebebi o kızdı.

Kaşlarım çatıldı ve camdan ayrılarak salonda tur attım. Düşündükçe delirecekmiş gibi oluyordum.

Tanrım, onunla olmakta çok zordu, onsuz olmakta.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin