•BS• 52

2K 86 10
                                    

Odada sürekli volta atmaya, arada ağlamaya ve sürekli saatte bakmayı sürdürdüm. Buğra'nın yanında arada sırada oturup başımı omzuna koyuyordum. Alper bir süre sonra olayı öğrenmişti Buğra'dan. Babamın beni düşündüğümden daha çok sevdiğini anlamam mutlu etmişti. "Ömer'i görmek istiyorum," dediğimde Buğra'yla Alper bana baktı.

"İstersen arayayim ama bilirsin Ömer bu açmayabilir ve birkaç gün ortadan kaybolur."

"Olsun ara sen," dediğimde telefonunu masadan alarak Ömer'i birden fazla aradı ama açmadı. Heyecanla açmasını bekledim ama hat her seferinde meşgule atıldı. Oflayarak kendimi koltuğa bıraktım.

"Yine ben suçluyum! Her seferinde olduğu gibi," diye söyleniyordum.

"Tamam, artık olan olmuş, üzülme artık," dedi Alper.

Ayağa hızla kalkarak odama ilerledim ve üzerime bana bol gelen ceketimi alarak şapkasını başıma geçirdim, ceplerimi kontrol ettiğimde sigara bulamadım, içeri büyük adımlarla ilerleyerek Buğra'nın sandalyeye asılı ceketine elimi daldırdım ve paketini alarak cebime soktum. Masada duran arabanın anahtarını alarak onu da cebime soktum.

"Nereye gidiyorsun gecenin bu saatinde," diyerek Buğra önümü kesti. Bu kadar korumacı olmaları canımı sıkıyordu.

"Seni ilgilendirmiyor," dediğimde bana şaşkınlıkla baktı.

"Ne demek ilgilendirmiyor, sen bana emanetsin, Ömer'e hesap veremem sonra," dediğinde kapıya yürümek için büyük bir adım attım ama çelik gibi koluyla direkt engelledi ve geriye çekti.

"İrem yapma! Sağlıklı düşünemiyorsun," dedi.

"Buğra bırak beni! Evet, sağlıklı düşünemiyorum. Evet, delirmek üzereyim. Evet, kafayı yedim. Dışarı çıkıp sokak sokak Ömer'i aramak istiyorum. Sıkıldım her şeyden! Her seferinde Ömer'i beklemekten yoruldum. Burada oturup bekleyemem!" Yüksek sesle bağırdığım için Buğra bana üzgün bir şekilde baktı. "Şimdi bırak beni!" dediğimde başını sanki bu tavrımı onaylamıyormuş gibi salladı.

"Tamam, İrem sen daha iyi bilirsin," diyerek önümden çekildi, hızla evden çıkıp gittim. Dışarı çıktığımda soğuk hava yüzüme çarptı. Biraz duraksayarak hava aldım ve çevreme bakındım. Ömer şimdi nerede olabilir diye düşündüm. Buğra'nın arabasına ilerleyerek otomatik kilide bastım.

Önceliğim kulüp olmalıydı. Arabayı çalıştırarak camı indirdim ve sigaramı yakarak kendimi trafiğe bıraktım. Şehrin hemen çıkışında olan kulübe vardığımda her zamanki gibi kalabalıktı. Arkadaki girişe yöneldiğimde araba tanıdık olunca kapı direkt açıldı ve bir adam koşarak geldi ve kapımı açtı.

Anahtarı üzerinde bırakarak içeri hızla girdim. Bir koruma yolumu keserek beni durdurdu. "İrem hanım bir arzunuz var mı?" diye sorduğunda Ömer'in beni herkese tanıtması bir an hoşuma gitti.

"Ömer buraya geldi mi?" diye sordum ellerimi cebime sokarak.

"Hayır, efendim. En son doğum günü sabahı gördük Ömer Beyi," dedi. Sıkıntıyla yerimde oynadım.

"Tamam, teşekkürler," diyerek hızla arabayı bıraktığım yere ilerledim. Ehliyetimi almıştım ama hiç tam olarak arabaya binerek bir yerlere gitme fırsatım olmamıştı. Ömer beni bıraktıktan sonra benim için bir sürü kurs ayarlamıştı, hiçbirine tam katılamamıştım. Ömer'siz hiçbir şeyin tadı tuzu olmuyordu.

Arabaya tekrar binerek iş yerine doğru sürdüm. Tekrar sigara yaktığımda dumanı uzunca dışarıya üfledim. Sıkıntıyla elimle direksiyona tempo tutuyordum. İş yerine geldiğimde buraya uzun bir süre gelmediğimi fark ettim. Bu sefer öğrenmiştim, girişteki sekreterlere sormadan direkt üst kata çıkacaktım.

İçeri girdiğimde herkesin çıkmak üzere olduğunu fark ettim. Işıkların bir kısmı kapatılmıştı. Kimsenin beni durdurmasını istemeden hızlıca asansörlerin olduğu tarafa doğru ilerledim. En üst kata bastığımda asansör kapanarak hareket etti.

Zil sesiyle açıldığını belli ederek asansörün kapısı iki yana açıldı. Dışarı adım attığımda ışıkların yanmadığını fark ettim, asansör kapandığında iyice karanlık oldu ortam. Karanlık korkum bir an beni gerdi ama yavaşça yürüyerek kapıya ilerledim. Burada da bulamazsam gidebileceğim başka bir yer kalmayacaktı.

İçeri girdiğimde karanlık olduğunu fark ettim, elimi kapıdan sokarak duvarda gezdirdim, anahtarı bulunca basarak içerinin aydınlanmasını sağladım. Oda gayet düzgündü. Ömer burada da yoktu. Somurtarak odaya son kez bakarak çıktım ve koşarak asansöre ilerledim. Hızlıca şirketten çıktığımda arabaya ilerledim. Başımı direksiyona koyarak düşündüm.

"Nerede olabilirsin?" diye fısıldadım.

Bir sigara daha yaktım ve geriye doğru yaslanarak sadece bekledim. Dakikalar saatleri kovalıyordu. Nefesim kesik kesik çıkmaya başladı. Kan akışımın zayıfladığını hissettim. Hayal kırıklıklarım parçalanıp kalbime saplandığında ağlamaya başladım. Ömer. Ömer neredesin?

Aniden aklıma gelen fikirle yanaklarımdan süzülen yaşları sildim. deniz kenarında olabilirdi! Bunu nasıl unuturdum? Hızlı ve beklemediğim bir şekilde manevra yaparak park alanından çıkarak deniz kenarına doğru sürdüm arabayı. Nedensizce içimi bir mutluluk kavramıştı. Ömer'i görme düşüncem bile beni delicesine mutlu ediyordu. Kırmızı ışıkların bazılarına durmadan geçtim. Yaptığım hatanın farkındaydım ama içimde kıpır kıpır dolanan bu heyecan hiçbir şeyi umursamamamı fısıldıyordu.

Sahile geldiğimde bir yere gelişi güzel park ettim ve yeniden sigaramı yakarak yürümeye başladım. Daha ileriye de park edebilirdim ama Ömer'e yürüyerek gitmek istedim. Bir süre arkasından izleme fikri müthiş olurdu. Burada olduğundan o kadar emindim ki köşeyi döndüğümde tek başına duran banktı ve direkt Ömer'i fark ettim sadece birkaç saniyemi aldı. Yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldığında sigaramı içerek Ömer'i sadece izledim.

Yavaşça yürümeye başladım, izlememin artık yeterli olduğuna karar verdiğimde. Tam bankın kenarında durarak izmariti denize attım ve Ömer'in yanına oturdum. Ömer hiç istifini bozmadan duruyordu. Bir süre baktığı noktaya baktım. Onun izlediği yeri izlemek bile güzeldi. Yanımdaydı. Buradaydı.

O konuşmasa da olurdu, yüzüme bakmasa da olurdu, gülmese de olurdu. Ben tüm bunları onun yerine de yapardım. Yeter ki, yeter ki yanımda dursun. Varlığını sadece hissettirsin yeterdi bana.

"Ömer," diye fısıldadım.

Bir anlık bakışları gözlerime değdiğinde gözlerim doldu.

"Özür dilerim," diye fısıldadım.

Sadece baktı. Sadece baktı. Sadece baktı.

Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin