•BP• 21

3.2K 113 2
                                    

Y/N: Herkese merhaba, çok çok kısa bir bölüm oldu bir sonraki bölümle telafi etmeye çalışacağım. İyi okumalar.


Alper evin önünde durduğun da yine birbirimize gülümsedik. "Ömer'in evi değil mi burası?" diye sorduğun da eve baktım. Bir zamanlar ikimizin eviydi burası.

"Evet, ama bu aralar ben kullanıyorum."

"Ömer'le tanışıyor muydun?" şaşırarak bana baktı.

"Evet." Sesim cılız çıkmıştı. Peki, biz gerçekten birbirimizi tanıyor muyduk?

"Ama masada hiç tanıyor gibi değildiniz?" dediğin de yüzümü buruşturdum, beni tanımamazlıktan gelmesi canımı sıkmıştı.

"Evet, beni sevdiği söylenemez," dedim.

Elini elimin üzerine koyarak sıktı güç vermek istercesine, gülümseyerek bende elini sıktım. "Seni nasıl sevmez, çok iyi birisin," dediğin de kıkırdadım.

"Aa değil mi? Beni sevmeyen ölsün!" diye hafifçe bağırdım. Sonra eğilerek dudağına yakın bir yere minik bir öpücük kondurdum ve geri çekildim. "Her şey için teşekkür ederim," diyerek arabadan indim. Sarsakça eve doğru yürümeye başladım.

Eve girip ışığı açtığım da küçük bir çığlığı engelleyemedim. Şenay ve birkaç adam evimdeydi. Şenay beni görünce ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Evimde ne işin var?" Kaşlarım çatılmıştı ve sesim sert çıkmıştı.

"Oo İrem burası senin evin değil ki." Yanıma gelip durduğun da ona sinirle baktım. "Sen bir erkeğin evine sığınmış bir zavallısın."

Başka gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Eğer babam beni düşünüp mirası bana bıraksaydı başıma böyle şeyler gelmeyecekti. Burada kalmaya mecburdum.

"Bunlar seni artık ilgilendirmiyor," dediğim de kıkırdadı.

"Kızımı ziyarete gelemez miyim?" diye sorduğun da gözlerimi devirdim.

"Bunu hiçbir zaman anlamayacaskın değil mi? Sen benim annem değilsin." Tam karşımda durduğun da gözlerimin içine baktı. Birbirimize bir süre sinirle baktık ve sonra arkasına dönerek Ömer'in piyanosuna doğru ilerledi ve elini üzerinde gezdirerek bana baktı.

"Sende beni hiçbir zaman annenin yerine koymayacaksın değil mi?" diye sorduğunda dişlerimi sıktım.

"Sen delisin," dediğim de kıkırdadı.

"Bu eve sahip olabilmek için kaç kere altına yattın Ömer'in", dediğinde daha fazla sinirlendiğimi fark ettim.

"Def ol!" Elimle kapıyı işaret ettiğimde hala olduğu yerde bana baktığını fark ettim. "Hemen evimden def ol!"

Kıkırdayarak yanıma geldi ve kulağıma eğilerek, "Sana acıyorum ucube," diye fısıldadı ve evden çıkıp gittiler. Olduğum yere çökerek kulaklarımı tıkadım. Beni kapattığı oda aklıma gelince ve çığlıklarımın yankısı kulağımda çınlamaya başladığında gözlerim dolmaya başladı.

Hayır, hayır o günler geri de kalmıştı. Artık bana inanmayan ne babam vardı ne de beni oraya kapatacak bir üvey anne. Şu an güvendeydim ve kimse beni bir yere kapatamazdı.

Hayır, aynı şeyler başıma bir daha asla gelmeyecekti. Tanrım, bu çok zor ve ben artık dayanamıyorum.

Bir süre daha yerde yatarak ayağa kalktım. Çekmeceden bir paket sigara çıkararak balkona çıktım. Hayatım gözlerimin önünden geçti. Ömer hayatıma giresiye kadar boktan olan hayatımın nasıl da güzelleştiği açık bir şekilde ortadaydı. Neden? Neden birden beni bırakmak zorunda kaldın Ömer?

Birkaç tane daha sigara içerek içeri girdim. Başım zonkluyordu, kanepeye kıvrılarak uyumaya çalıştım ama gözümü her kapattığım da Ömer'in elini Melis'in belinde görüyordum, Melis'in ona sırnaşması, ona bakması, keskin gözlerin arada benim üzerimde olması, tuvalette beni yakalaması ve sinirle neden içki içtiğimi sorması hepsi çok garipti.

Hala karışmaya hakkı olduğunu düşünüyordu. Hala canımı yakıyordu.


Buz Parçaları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin