16. Lanet Halkası

5.1K 320 137
                                    


Güler köyün bakkalından ekmek almış eve dönüyordu. Karşıdan Gazeteci Emine'nin geldiğini görünce, oğluna ve onun sevdiği kıza iftira atmanın hesabını sormaya karar verdi. Adımlarını hızlandırarak onun karşısına dikildi.

"Gız Emine! Bana bak hele! Sen gencecik bir kızın adını lekelerken hiç utanmadın mı?" diye diklendi. "Diyelim ki utanmadın, Allah'tan da mı korkmadın iftira atarken?"

Gazeteci Emine karşısına dikilen Güler'in keskin ses tonundan biraz ürkse de bozuntuya vermedi. Başını dik tutarak "Ben ne utanacam be. Senin oğlun utandı mı gündüz vakti elin kızını kucağında taşırken!" diye karşılık verdi.

"Bana bak! Ağzının ayarı yok mu senin kadın. Lafını bil de konuş! Benim oğlum sadece yolda bayılan bir kıza yardım etmiş, hepsi bu!" diye tıslarken karşısındaki kadının saçını başını yolmamak kendini zor tutuyordu Güler.

Gazeteci Emine ise inatla burnunu dik tutuyordu. "Aman neyse ney!" diyerek elini havada salladı. "Sen merak etme senin oğlanın başına da kalmadı kız. Almanya'dan tanıştığı Nevşârli (Nevşehirli) bir oğlana vereceklermiş böğön (bugün)."

Güler inanmadı Gazeteci Emine'ye. Onu kolundan tutup sertçe kendine doğru çekti.
"Bana bak! Eğer yine iftira atıyorsan o kıza!" diye atıldığında Emine "Ne iftira atacam be! Az önce konuştum kızın anneannesiyle. Bu akşam söz kahvesini içeceklermiş." diye cevap verdi çok bilmiş bir tavırla.

Güler donuk bir yüz ifadesiyle elinin kavramasını gevşetti. Duydukları gerçek olabilir miydi? "Murat... Murat'ım..." diye geçirdi içinden. Yüreğine bir yıldırım gibi düşen bu haber kim bilir oğlunun canını ne kadar yakacaktı. Gazeteci Emine'nin onun şaşkınlığını bir fırsat bilip kaçmasını tepkisizce izledi. O daha çok Murat'a Meryem'in bir başkasıyla sözleneceğini nasıl söyleyeceğini düşünmekle meşguldü.

Murat ise babasıyla daha fazla ters düşmemek için annesinin bakkaldan dönmesini bile beklemeden evdeki bayat ekmekleri heybesine koyup yine dağa çıkmıştı koyunlarla. Dağda yalnız kalınca sanki daha da yakın oluyordu sevdiğine. Bozkır'da sırtını dayadığı her kayaya, kucağına aldığı her kuzuya dökmüştü içini geçen bir yıl boyunca. "Meryem..." demişti iç çekerek, "Gözleri senin gözlerinden daha da kara..." Gel gör ki hasretin biteceğini düşündüğü bir anda yeni bir ayrılık başlamıştı. En kötüsü de bu ayrılığın ne zaman biteceğini bilememesiydi Murat'ın. Yoksa beklemekten şikayetçi değildi ki. Hep beklemişti zaten. Beklerken öğrenmişti sevmeyi.

Meryem ise Ürgüp sokaklarında o mağaza senin bu mağaza benim sürükleniyordu annesinin ve Makbule Hanım'ın peşinden. En büyük keyifleri bahçede çay höpürdetip çekirdek çitlemek olan iki kadın bugün her nedense bir alışveriş sevdası tutturmuştu. Bu elbise sana çok yakışır diyerek hiç giymeyeceği kıyafetleri zorla alıp tutuşturuyorlardı ellerine. Eziyet gibi geçen bir  günün ardından üzerinde hiç giyinmek istemediği ama Makbule Hanım'ı kırmamak için giyindiği gül kurusu bir elbise ile akşam üstü Hancıoğlu konağına döndüklerinde, Meryem Salih dayının minibüsünü kapıda görünce şaşkınca annesine baktı. "Anne bu minibüs dayımın minibüsü değil mi?"

"Ha... Evet kızım. Dayının minibüsü." diye cevap verdi Saliha. "Ben çağırdım dayını."

"Niye ki?"

"Yarın akşam birlikte dönelim köye diye."

Meryem duyduklarına inanamadı. Annesi köye mi döneceğiz demişti? Sonunda bitecek miydi bu kabus? Bundan emin olmak için "Yarın köye mi döneceğiz ki?" diye sorduğunda içinde açan çiçeklerin sesine yansımasına engel olamadı.

"Hep burada kalacak değiliz ya, döneceğiz elbet." dedi Saliha tok bir sesle. Meryem'in sesindeki mutluluk pek hoşuna gitmemişti. Belli ki aklı hâlâ o köydeki çobandaydı. Yoksa neden bu kadar sevinsin ki? O zaman Serkan'a neden umut vermişti? Vermese oğlan kabul eder miydi? Şüpheli bakışlarla kızının sırıtkan yüzünü incelerken aklı oldukça karıştı. Bu sabah Yunus Bey, "Oğlumun sizin kızda gönlü var. Eğer sizin kızın da gönlü var ise biz büyükleri olarak baş tutup bu akşam söz kahvelerini içelim mi?" diye sorduğunda Meryem'in de gönlü olduğunu söylemekle bir hata mı etmişti acaba? Meryem ya ters bir tepki verirse? Bunu nasıl açıklayacaktı Yunus beylere? Saliha'nın düşüncelerini korkuları ele alırken araba konağa iyice yaklaştı.

BOZUK PARA (final oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin